GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
10 Ocak 2014 Cuma

Tunç Soyer hakkında yazmak…

Dün akşam, Sosyal Demokrat Diyalog Platformu’nda, “Cittaslow”u anlattı, Tunç Soyer. İlgiyle dinledik. Bilginin ve aklın siyasal magazine üstün geldiği bir akşamdı. Kimse, kimsenin adaylığını konuşmadı. Seferihisar’da yaşanan deneyimden yola çıkarak, insan odaklı yerel siyaset konuşuldu.
 
Yazılarımı izleyenler bilir, olumlu veya olumsuz, özel olarak kişiler hakkında yazmamaya özen gösteriyorum. Ama o da bir yere kadar. Tunç Soyer gerçekten çok farklı bir insan… Gel de yazma!
 
Bir kez, Seferihisar’da ‘Köy yoksa geleceğimiz de yok’ sloganıyla başlattığı “Geleceğin Köyleri Hareketi” nedeniyle Tunç Soyer’den söz etmiştim. ‘Hepimizin vicdanı olduğunu’ yazmıştım.
 
Tunç Soyer’in Seferihisar’da yaptıklarını izliyorum; çünkü yaptıkları, söyledikleri ve eylemleriyle kendisini sıra dışı buluyorum.
Yaptıklarına ‘sonuç odaklı’ bakıldığında, istenirse kolaylıkla eleştirilebilir. Ne var ki ortaya koyduğu çaplı projelerin hemen hepsi, yönetilmesi gereken “yatay süreçler”den oluşuyor. Bu durumu göz ardı ederek, “neden-sonuç” ilişkisi içinde determinist bir yaklaşımla yaptıklarını değerlendirmek yanlış olur. Her gün hayata yeni değerler katacak işler yapıyor. Çarklar dönüyor, zamanı geldikçe bir dişli atıyor.
 
Belli ki Tunç Soyer’in hayalleri vardı ve bir yerden başlamak gerekiyordu; Tunç Soyer de bunu yaptı, bir yerden başladı.
Başladığı yerde, bireyin ve toplumun önceliklerini ve yararını gözeten, insana ve doğaya duyarlı hizmet fikri var. Onu farklı kılan, bu hizmetlerin yatay süreçlerde gerçekleşmesi gereğinin farkında olmasıdır. Ve bu süreçleri başarıyla yönetiyor. Katılımcılık ilkesinin tam da yatay toplumda karşılık bulduğu yerdir bu yatay süreçler.
Demem o ki, Tunç Soyer, bugünün dünyasında toplumsal yarar ilkesini doğru okuyor, doğru yorumluyor.
Bu özelliği elbet de onu eleştiriden muaf tutmaz. Ama üretilen işlerin içinde yer alarak yapılacak eleştirinin farklı bir değeri ve ağırlığı olacaktır.
 
Bu eleştiri meselesini durduk yerde yazmıyorum. Tunç Soyer’in bir eleştiriye verdiği yanıtı okudum. Ardından o eleştiriyi de okudum. Yapıcılık adına yıkıcı bir eleştiri yazısıydı. Amacını aşan ifadeler ve bildiği her şeyi söyleme telaşı dikkat çekiyordu.
Tunç Soyer’i bir miktar üzdüğü anlaşılan o eleştiri yazısına verdiği yanıtta; “elinde tuttuğun kalemin gücü kırdığını onarmaya yetmeyebilir,” diyordu.
 
Kendisine yapılan ve haksız bulduğu eleştiri karşısında bile, sahip olduğu gücü değil, yüreğini ortaya koyan bu bilgece yaklaşımı çok etkileyici buldum.
Kendi payıma, yazdıklarıma da bu gözle bakma gereği duyduğumu söylemeliyim.
Köyleri, doğayı, emeği savunan Tunç Soyer, aynı insancıl tutumunu, kendisine yöneltilen ağır eleştirileri yanıtlarken de sürdürüyor. Çünkü sahici bir insan.
 
Tunç Soyer, Seferihisar’dan yeniden Belediye Başkanlığı’na aday adayı…
Topluma verecek çok şeyi olduğunu düşünenlerdenim; Güven veren kişiliği, çok iyi formasyonu ve iş yapma potansiyeliyle dikkat çeken bir Başkan.
Tunç Soyer, yerel ve evrensel düzeyde sorunları ele alış biçimi ve düşünce yöntemiyle, İzmir’de görmeye alıştığımız siyasetçi profilinin çok dışında.
Bu şehirdeki varlığıyla bana çok keyif veriyor.
Kendisine yürekten başarılar diliyorum. Yolu açık olsun!