GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
6 Ocak 2014 Pazartesi

CHP’de değişim sürerken…

Önümüzdeki yerel seçimler, ülke için tarihi önem taşımanın yanı sıra, CHP’nin de yeni rotasını test edeceği kritik bir dönemeç olacak. Yeni rotada hedef, merkez sağ ve liberaller ile yenilikçi sol kanat ittifakında iktidara gelerek, AKP’nin mezhep siyasetiyle sulandırdığı değişim sürecini merkeze çekerek yönetmek olacaktır; Söz konusu ittifak, uluslararası sistem tarafından destekleniyor. Bu yol CHP’yi iktidara taşır mı, orası şimdilik meçhul.
Bununla birlikte, AKP ile Gülen Cemaati arasında patlayan iktidar mücadelesi ve yolsuzluk kavgası, CHP’nin iktidar yürüyüşünü bir ölçüde kolaylaştıracak.
Ancak, ortaya çıkan devlet krizi nedeniyle, Türkiye olduğundan daha da sancılı bir döneme giriyor. Bu kriz sürecinde Kürtler, Aleviler ve şimdilik sessiz duran diğer din ve etnisite grupları kartlarını açmaya başlarsa, işler çok karışır.
Demokrasinin inşası ve toplumsal mutabakatın yeniden sağlanması, ülkenin gündemindeki en acil ve yaşamsal sorun olarak yerini koruyor.
Öte yanda, Erdoğan’ın iktidarı bırakmaya hiç mi hiç niyeti olmadığından, otoriter bir rejime yönelmesi olasıdır.
Ülkenin önünde iki yol var; Erdoğan ile “tek adam” yönetimi veya CHP ile demokratik yönetim.
CHP’nin üstünde büyük sorumluluk var. Bu sorumluluğun gereğini yerine getirmesi halinde ülkeyi yönetebilir…
 
CHP’de değişim, Türkiye’de ortaya çıkan değişim ihtiyacı sonucu başlamıştır. Cumhuriyet’in mevcut kurumları ve soğuk savaş dönemi ideolojisiyle değişimin yönetilemeyeceğine, dolayısıyla yapısal dönüşümü gerçekleştirecek yeni bir CHP’ye ihtiyaç olduğuna dair bir algı yaratılmıştır. Ve bu algı sonucu CHP’de değişim ve yenileşme siyaseti destek bulabilmiştir.
Yerel seçimlerde ortaya çıkacak aday profili, CHP yönetiminin değişimden ne anladığına ve değişimi nasıl gerçekleştirdiğine dair bir fikir verecek.
 
Artık İktidar olmak isteyen CHP’nin bazı tabuları yıkmak çabası içinde olduğunu biliyoruz. Ne ki bu tabuları ulusalcı cenaha rağmen yıkmak pek kolay olmayacak.
Yenilikçi sol, liberaller, ulusalcılar arasında uzlaşma koşulları var mı, bunu yakın gelecekte göreceğiz. Şimdiki halde böyle bir uzlaşma zemininin varlığından söz etmek zor. Bir süredir sessizlik var. Umarım, hayra alamettir.
 
Aslında CHP iktidarının aşağı yukarı neye benzeyeceğini kestirmek mümkün;
CHP, küresel politikalarla uyumlu, Batı yanlısı bir tutum benimseyecek. Muhtemelen Kürtler ve Aleviler, ülke yönetiminde daha çok söz sahibi olacaklar. Ortadoğu’da ABD politikalarına uyum sağlamış bir CHP olacak. AB ile ilişkilerde daha tutarlı ve kararlı bir politika izlenecek. Ekonomide, iş dünyasının endişeleri giderilecek. Uluslararası sisteme güven veren para politikaları izlenecek. Özgürlük dönemi başlatılacak. Demokrasiye geçilecek. Gezi eylemcilerinin taleplerine uygun bir anlayışla katılımcılık ilkesi hayata geçecek. Laisite yeniden yorumlanacak.
Basına özgürlük… Yaşam tarzına saygı… Askerlere itibarlarının iadesi… İş bulamayan ailelere maaş… Kaynak varsa, sosyal devlet…
 
CHP’nin olası iktidarında, bu tablo içinde yenilikçi solun ve liberallerin kendilerine yer bulacağı öngörülebilir. Ne ki ulusalcılar için aynı öngörüde bulunmak mümkün değil; eğer ki değişime kafa tutmaktan vazgeçmezlerse.
Bu tabloya bakarak, ulusalcıların yanlış tutum aldığını söylemek doğru olmaz. Fakat haklı veya doğru olmanın yetmediği durumlar da olabiliyor. Tıpkı içinden geçmekte olduğumuz küreselleşme çağında olduğu gibi; Efendilerin haklılığı, bütün haklılıkların üstünde olabiliyor.
 
Türkiye ilk defa “öngörülebilir olmayan” gelişmelerin belirsizliğinde yol alıyor. Siyasal öncülük hiç olmadığı kadar önemli hale geldi. İki din grubunun iktidar mücadelesi, ülkeyi beklenmedik biçimde karanlıklara yuvarlayabilir.
Küresel düzende, insan haklarını din ve etnisite grup haklarına dayandıran anlayış için defalarca belirttiğim kaygılarım ne yazık ki doğru çıktı.
Grup haklarının belirleyici rol oynadığı devlette ortaya çıkan yapısal sorunlar, gruplar arası iktidar mücadelesi sonucunda adeta ulusal bir yıkımı başlattı.
Türkiye’de grup haklarına sorunlu bakış açısı, ülkeyi çöküşün eşiğine getirdi.
 
Çıkış, Türkiye Cumhuriyeti’nin birikimlerini ve Aydınlanma devriminin getirdiklerini kavramaktan ve bu bilgilenmeye dayalı yeni bir mutabakat inşa etmek için yeni yollar aramaktan geçiyor.
CHP’nin yaşadığı değişim sürecinin, ülkenin içinden geçtiği değişim sürecinin gerektirdiklerine karşılık gelmesini umut ediyoruz.