GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
9 Aralık 2013 Pazartesi

Aziz Kocaoğlu’nu anlamak için…

Aziz Kocaoğlu için çok şey söylendi; Kimi zaman övdük, göklere çıkardık… Kimi zaman kızdık, yerden yere vurduk.
Ama onun yaptığı öyle bir iş var ki, her türlü yergi ve övgünün ötesinde, yerelliğe yeni bir anlam yüklüyor. Bunu anlamak için, İzmir’de yerel yönetimin yüzyıl ufkunu görmek, yerel yönetim anlayışındaki değişime ve bunun gereklerine Aziz Kocaoğlu’nun nasıl baktığını bilmek lazım.
 
Son olarak Selçuk’ta yaptığı konuşmasında Aziz Kocaoğlu; Büyükşehir Belediyesi’nin görevi olmamasına rağmen neden okul açtıklarını, kooperatiflere destek olduklarını, organize bölgeleri kurduklarını anlattı. Bu yatırımların gerekçesini “yerelde kalkınma” olarak açıkladı;
“Biz istesek de istemesek de yerel yönetimlerin öncülük ettiği iller, havzalar, bölgeler kalkınacak. Dünyada hak ettiği payı alacaktır. Yerel yönetimlerin öncülük etmediği bölgeler geri sayacak ya da durağanlaşacaktır. Yerel yönetimler kalkınmanın lokomotifi olacaktır. Büyükşehir de bu konuda her türlü altyapı yatırımını gerçekleştiriyor. …”
Agora’yı, Antik Roma Tiyatrosu’nu, Foça kazılarını, yel değirmenini, Kadifekale’yi bu nedenle ayağa kaldırdıklarını, Adnan Saygun Kültür Merkezi’niyine aynı nedenle yaptıklarını, Anadolu Coğrafyası’nın temelini de bu anlayışla attıklarını, söylemiş Aziz Kocaoğlu.
Bunları yapmak Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın görevi olduğu halde, Büyükşehir Belediyesi ve İlçe Belediyeler birlikte bunları yaparken merkezi hükümetten bir kuruş para alınmamış. Yine görevi olmadığı halde Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’nin en büyük fuarını yapmak için 400 milyon TL kaynak ayırmış; fuar yakında bitecek. İzmir limanı geliştiriliyor. Körfez temizleniyor.
 
İzmir geleceğini arıyor. Bu arayış lafla olmuyor. Sonuçları hemen görülmeyen kimi orta vadede, kimi uzun vadede ortaya çıkacak yatırımlar yapılıyor.
 
Yeni dünya düzeninde, uluslararası, ulusal ve yerel düzeylerde ele alınan üretim ve kalkınma meselesinde yerel boyut yenidir. Yerel yönetimler artık yatırım ve kalkınma meselelerinde uluslararası sisteme eklemlenecek işler yapmak zorundadır. Bu zorunluluk merkezi hükümet tarafından göz ardı edildiğinde doğaldır bütün sorumluluk yerel yönetimin sırtında kalıyor. İzmir’in yaşadığı sorun tam olarak budur.
AKP iktidarı güçlü ekonomiye sahip bir İzmir’i arzu etmiyor. İzmir AKP’ye oy verse de bu gerçek değişmeyecek. Çünkü İzmir’in AKP vizyonuna aykırı bir duruşa sahip olduğunu, İzmir’e yapılacak harcamaların islam devleti idealine hizmet etmeyeceğini biliyorlar. Nitekim vaat ettikleri 35 yatırımdan sadece birini başlattılar, o da bitecek gibi değil. İzmir’e verecek bir şeyleri yok, sadece alacaklarıyla ilgililer.
 
İzmir binlerce yıllık yaşanmışlığıyla ortadadır. Köy kompleksimiz yok. AKP’lilerin “mega köy” benzetmesi ciddiye alınacak gibi değil. AKP İzmir yerelinde iktidara gelirse asıl o zaman göreceğiz mega köyü.
İzmir dar bir kıyı şeridinde yer alır ve dağlarla çevrilidir. Kentin doğal çevresi ve dokusu AKP’nin savunduğu obez yapılaşmaya izin vermez. Kentin ışığını, havasını, rüzgârını korumak gerekir.
Onların gelişme dedikleri çok katlı binalar, AVM’ler ve şehrin ortasından geçen otoyollar tam olarak görgüsüzlük ve köksüzlük olarak adlandırılabilecek şark zihniyetinin ürünüdür.
 
Demem o ki, İzmir başının çaresine bakmak zorunda olan bir şehirdir ve Aziz Kocaoğlu bunun bilincindedir.
Bu nedenle kısa vadede halka sevimli görünecek işlerden ziyade, İzmir’i orta ve uzun vadede sürdürülebilir bir kalkınma modeline kavuşturacak, ekonomik olarak güçlendirecek altyapı yatırımlarına yönelmiştir. Aziz Kocaoğlu, zor olanı seçmiştir. Ahlaklı bir seçim yapmıştır.
Cumhuriyet değerlerini savunan İzmirliler, AKP iktidarının baskısına direnen ve İzmir için doğru işler yapan Büyükşehir Belediyesi’nin yanında yer almalıdır.
 
Aziz Kocaoğlu diyor ki, “… Lafla olmuyor. 11 senedir ne yaptıysan bundan sonra da onu yapacaksın. Ben de 10 senedir ne yaptıysam yine onu yapacağım ve o istikamette yürüyeceğim.”
Bu sözleri hafife alan çok yanlış yapar. AKP yerelde iktidara gelirse başımıza geleceklerin yalın ve gerçekçi bir dille ifade edildiği bu sözleri çok önemsiyorum ve O’nun yanında mücadele etmek gerektiğini düşünüyorum.
Çünkü bu mesele, Aziz Kocaoğlu’nun şahsi meselesi değil, İzmir’in “olmak ya da olmamak” meselesidir.
 
NOT: “Mallar yerelindir” kampanyası bölgeselleşerek Muğla ve Aydın’ın desteğini alıyor. Sırf bu meseledeki tutumu dahi AKP iktidarının İzmir için söylediklerinde ne denli samimiyetsiz olduğunu göstermeye yeter.