GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
25 Kasım 2013 Pazartesi

Düzenin Adamları

Türk siyasal yaşamında düzene karşı çıkmakla meşhur “düzenin adamları” oldum olası aklımı karıştırmıştır.
Nasıl karıştırmasın, düzenin adamları düzene karşı!
 
Sistemin siyasal partilerinde solcuların varlığı önceleri şöyle bir ihtimali barındırıyordu; zamanla parti dönüşebilir. Oysa şimdi görüyoruz ki parti dönüşmedi ama solcular düzenin adamına dönüştü. O kadar ki, bugün solun en büyük partisi olan CHP’nin maksimum solu ancak Cumhuriyet’in kuruluş yıllarındaki burjuva devrimine tekabül edebiliyor. Devrimciler ise en son seksen darbesine postu sermişler, sonrasıyla pek ilgili değiller. Sadece sosyal demokratlar görece daha iyi durumdalar.
 
Neden böyle? Böyle çünkü CHP’de siyaset yapan solcular, siyaseti düzene karşı bir platforma taşımaktansa, mevcut düzen içinde siyaset yapmayı tercih ediyorlar. Bunun nedeni de, sol siyaseti taşıyacak donanım ve kararlılıktan yoksun olmalarıdır. 68’li, 78’li olduklarını söyleyen devrimcilerin hemen hepsi, Türk siyasal yaşamı içinde düzenin adamlarına dönüşmüşlerdir. Yaptıkları devrim muhabbetleri sadece nostaljidir.
 
Gerçek şu ki, Türkiye’nin içinden geçtiği değişim sürecini, iktidarıyla muhalefetiyle düzenin adamları yönetiyor.
Solculuğun kriteri Kürdistan’ın özerkliği ve din gruplarının özgürlüğü oldu…
Yoksul daha yoksul, zengin daha zengin… Özgürlükler polise emanet… Demokrasi başka bahara… İnsan hakları ayaklar altında…
Bütün bu olumsuzlukların önünü alacak, piyasa ekonomisini savunmayan antikapitalist bir sol program var mı?
İktidara uzanabilecek siyasal partilerin antikapitalist parti programları yok.
CHP’nin parti programını biliyorum; rahatlıkla böyle bir program olmadığını söyleyebilirim.
 
CHP’nin solun partisi olma iddiasının altı ne yazık ki boştur. Kanımca asıl sorun da budur.
CHP bir düzen partisidir ve merkezde siyaset yapmaktadır. Bunu illaki kötü bir şey olarak görmemek gerekir. CHP’nin merkez partisi olması, gerçekçidir. Zaten tuhaf olan, sosyalist parti muamelesi görmesidir.
Bir merkez partisi olarak CHP’nin bu ülkeye yapacağı en büyük iyilik, insan haklarına dayalı devleti ve yönetim biçimi olarak demokrasiyi inşa etmektir.
CHP’nin sol değil ama sosyal demokrat kimliği derinleştirilebilirse, ülke ölçeğinde hayatı değiştirecek bu büyük değişim başarılabilir.
Hiç kuşku yok ki bu değişim, Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra, Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük siyasal başarısı olacaktır.
Öte yanda, solun da önü açılacağından, programları ve ideolojileriyle solda yer alan partiler, siyasal yaşamda daha anlamlı yerler tutmaya başlayacaktır.
 
Düzenin adamlarından devrim yapmalarını beklemiyoruz. Onlar da kendilerine böyle bir misyon edinmeseler iyi olur. Onlardan beklentimiz; kapitalist sistem içinde, Avrupa’nın sosyal yaşam normlarına kavuşmuş bir Türkiye için mücadele etmeleridir.
İnsan haklarına dayalı devlet;
Yönetim biçimi olarak demokrasi;
Toplum yararını önceleyen siyaset;
Hepsi bu…
Çok mu zor, dersiniz!..