GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
11 Kasım 2013 Pazartesi

Ne demokratlar tanıdım zaten demokrat değillerdi

Attila İlhan’dan esinlenerek attığım başlık umarım mazur görülür. O ünlü dizeye gönderme yapmak fikri, dizedeki paradoksal ifadenin dayanılmaz cazibesinden kaynaklandı.
 
Batı dünyasında kapitalistlerin “en az kusurlu yönetim biçimi” ya da “mümkün olanın en iyisi” olarak tanımladıkları demokrasi, sıkça unutulmasına karşın, sadece bir yönetim biçimidir. Her ne kadar kimi dindar devlet büyüklerimiz demokrasinin tramvay olduğunu zannediyorsa da…
 
Demokraside keramet yoktur, sadece çok sıkı kurallar vardır; ama bizim İslamcılar aksine inanıyor olmalılar ki, demokrasinin hiçbir kuralını iplemedikleri halde, sırf islam devleti kurmak için demokrat görünüyorlar. Köprüyü geçinceye kadar…
 
İslamcı cenahta hal böyle iken “Atatürkçü” cenahta durum çok mu farklı?
Kanımca değil. Çünkü uzun yıllar Atatürkçülerin yönettiği ceberut devletin antidemokratik uygulamalarına, baskı ve zulmüne katlandık.
Bugün otoriter İslamcı bir rejim kapımızı çalıyorsa, Atatürkçüler, insan haklarına dayalı devleti inşa edemedikleri içindir.
 
Her iki cenahta da demokrasi hak getire… Bunu yaşadıklarımızdan biliyoruz.
Kendimi bildim bileli memlekete demokrasi geliyor… Heyhat, ne geldiğini gören var, ne de gittiğini… Gelemiyor ki gitsin.
Kanımca, bundan sonra, demokrasinin geleceği var idiyse bile artık gelmez.
Minarelerin süngü, kubbelerin miğfer, Camilerin kışla, müminlerin asker olduğu bir ülkede demokrasi olmaz. Tercih başka yönde kullanılmış olduğundan, demokrasiden gayrı her şey olur.
Kaldı ki, ülke insanı, demokratik bir yönetim biçimine o kadar da hevesli değil.
 
Bir ülkede yaya geçitlerinde kırmızı ışıkta geçenler ezici çoğunluktaysa, toplum rüşveti içine sindiriyorsa, aldığı aygıtı, kullanma kılavuzunu okumaya gerek duymadan kullanıyorsa, gemisini yürüten kaptan ise, yasa, tüzük, yönetmelik, hiçbiri umurunda değilken, “nerede bu devlet!” diyebiliyorsa, ötekinin haklarına saygı göstermiyorsa; Kurallar rejimi olan demokrasi bu memlekete ne yapsın!
 
Ülke siyasetinde boy gösteren siyasi figürlerin hepsi de müzmin demokrat... İktidarıyla, muhalefetiyle bütün siyasetçiler sapına kadar demokrat… Aksini söyleyen siyasetçiye hiç rastlamadım.
Halkın da demokrasi istediği rivayeti yaygın…
Yönetenler demokrasi istiyor… Yönetilenler demokrasi istiyor… Ama demokrasi gelmiyor… Neden? Askeri vesayet var… 
Bütün ülke demokrasi istiyor; Olmaz, askeri vesayet var…
İyi ama asker 33 yıldır darbe yapmıyor!
AKP iktidarı, askeri vesayete son verdiğini söylüyor; Lakin demokrasi topluma hiç olmadığı kadar uzak.
Bunu izah edecek bir sosyal bilimci, siyaset bilimci var mıdır?
Son derece kurallı bir yönetim biçimi olan demokrasi, kuralsız yaşamayı seven halkımıza muhtemelen dokunuyor. Bünye kaldırmıyor.
 
Uzun sözün kısası, demokrasi adına ülkede olan biten, tahammülden ibarettir.
Halk yöneticilere, yöneticiler de halka tahammül ediyor.
Yapılan bir tanıma göre de; demokrasi, tahammül rejimidir.
Bir yandan olan bitene tahammül ederken, bir yandan da başınızın çaresine bakacaksınız. Kitabına uydurulmuş bütün işler meşrudur.
Bu ülkede yaşamanın kuralı bu…