GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
18 Aralık 2013 Çarşamba

Türkiye’yi kimler yönetiyor?

Türkiye’de alışılmışın dışında bir şeyler oluyor. İçişleri Bakanı’nın oğlu polis tarafından gözaltına alınıyor ve Bakan’ın bundan haberi olmuyor. Oğulları gözaltına alınan diğer iki Bakan’ın hakeza…
Yolsuzluk, rüşvet, kaçakçılık, tehdit, komplo iddiaları havalarda uçuşuyor. İktidar partisinin bileşenleri güç savaşına girmiş gibi… Veya böyle gösterilmek isteniyor. Tam bir bilgi kirliliği var. Olan biten kimine göre yolsuzluk, kimine göre komplo…
Yaşanan olaylara dair tarafların birbirine yönelttiği suçlamalar şu iki kritik soruya açıklık getirmiyor;
Birincisi, yapılan operasyonun kaynağı devlet içinde devlet gibi duruyor. Bakanlardan habersiz Bakan çocukları ve iş adamları birlikte gözaltına alınıyorsa ve Başbakan öfkeden köpürüyorsa, ne düşüneceğiz?
Altında çalışan bürokrasi Bakanı haberdar etmeden böyle bir operasyon yapmaz; Eğer yapmışsa, Devlet içinde bağımsız hareket edebilen ve kusursuz çalışan bir yapının varlığını sorgulamak gerekmez mi?
Yaşananlar, kimin muktedir olduğuna dair çok açık bir meydan okumadır.
İkincisi, iktidar çevrelerinin kirli işlere bulaştığına dair ciddi endişeler uyandıracak belge ve bilgilerin varlığıdır. Bu belge ve bilgilerin hangi amaçla kullanıldığı şu an için meçhulümüzdür.
Türkiye, önümüzdeki aylarda, yeniden yapılandırılan Ortadoğu’da beklenmedik tavizler verirse şaşırmamak gerekir.
Veya AKP’nin yeniden dizayn edildiğine tanık olabiliriz.
 
Biraz geri çekilerek olan bitene bakınca insanda şöyle bir kanaat oluşuyor;
Bu işler, söylendiği gibi Gülen cemaatinin işi değil. Ama Gülen cemaati ile Erdoğan’ın çevresini karşı karşıya getiren bir güç var. Ve bu güç en başından beri devredeydi.
Devlet erkini elinde bulunduran Erdoğan’ı, Gülen cemaatinin hem de hükümete meydan okuyarak köşeye sıkıştırması mümkün değil. Askeri hizaya getiren bir erke sahip olan Erdoğan bir cemaate teslim olmaz.
Eğer bu gerçekten Gülen cemaatinin işi olsaydı, Erdoğan elindeki güce dayanarak çoktan bu grubu yaptıklarına pişman etmişti.
 
Görünen o ki, Türkiye, uluslararası sistemin kıskacında. ABD’den yönetilen Gülen cemaati de büyük fotoğrafın bir köşesinde yer alıyor olabilir ama hedef gösterilecek bir öneme sahip olduğunu düşünmüyorum. Eğer hedef gösteriliyorsa, bu hedef saptırmak içindir.
 
“Tek Adam” yönetiminden yakınıyorduk; oysa görülüyor ki Türkiye Ankara’dan yönetilmiyor. Devlet organları kendi içinde olan bitenden habersiz, kimin kimi yönettiği belli değil.
Devlet içindeki hesaplaşmanın gösterdiği bir başka gerçekte de, artık kimsenin güvende olmadığıdır.
O “Malum Balyoz” kimin elindedir ve kimin tepesine inmektedir enikonu karışık bir meseleye dönüşmüş durumda.
Son olaylara bakarak şunu söylemek mümkün; O Balyozun sapındaki el izlerini Ankara’da aramak abesle iştigaldir. Malum Balyoz Cumhuriyetçilerin tepesine inerken ellerini ovuşturanlar, aynı balyozun kendi tepelerinde sallandığını görmekteler.
Hayat bu!..