GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
16 Ocak 2014 Perşembe

Sema Pekdaş’ın aday adaylığı…

Sema Pekdaş’ın İzmir Baro Başkanlığı görevinden istifa ederek CHP’den Konak Belediye Başkanlığı’na aday adaylığını açıkladığı günden beri örgütte bir huzursuzluktur gidiyor.
Evet, Sema Pekdaş’ın adaylığına örgütten itiraz var. Ama itirazların mesnetsiz, eleştirilerin de genellikle amacını aştığını söylemeliyim.
Sema Pekdaş’ı fazla tanımıyorum. Manisa olayları ve Baro Başkanlığı sırasında yaptıkları ve söyledikleriyle basından tanıyorum.
CHP’den adaylığı söz konusu olunca, “Kimlerdendir?” diye sordum; “Sizden”dediler. Herhalde “sol kanat” demek istediler. Güzel…
 
Daha sonra, Sosyal Demokrat Diyalog Platformu’nda katıldığı toplantımızda kendisini dinlemek ve daha yakından tanımak imkânım oldu.
İzlediğim Sema Pekdaş her haliyle bana güven verdi. Çok net ve bilgiye dayalı konuşuyor. Toplantıda, yapılan eleştirilerin yarattığı baskı nedeniyle, daha çok kendisine yöneltilen eleştirileri yanıtladı. Yanıtları doyurucuydu. Dünya görüşü sorulduğunda, “Marksist” olduğunu söyledi. Atatürkçü salvolara karşı; “Kadınım. Hukukçuyum. Baro Başkanlığı yaptım. Böyle bir insanın Atatürk ile nasıl bir sorunu olabilir ki!..” demesi beni etkiledi.
Yerel yönetim modellerini taramaya Latin Amerika’dan başlamış. Çalışıyor. İnsan hakları konusunda çok duyarlı olmanın yanı sıra, zorlu bir kadın hakları savunucusu…
 
Buraya kadar her şey güzel, ah bir de şu demeç olmasaydı:
“Kentin ihtiyaçları olduğunu biliyorum. Çeşitli yerlerden gelen ısrarlar sonucunda Konak’a talip oldum.”
Yani biz seçmenler oy verirken, “size çok eziyet olacak ama bir zahmet şu Konak Belediyesini de bir yönetiverseniz” mi demiş olacağız!.
Sayın Pekdaş’ı kurtarıcı olarak gören ısrarcı “çeşitli yerler” aylardır aday adaylarını mahalle mahalle çalışırken uzaktan seyretti, sonra da birden hidayete erdi ve ısrar etmek için Sema Pekdaş’ın eteğine sarıldı; böyle mi anlayacağız?
Ama böyle anlaşılmıyor. Bütün aday adaylarının ortak kanaati; aday gösterileceğine dair işaret aldı ve istifasını vererek aday oldu…
Bundan sonra, yarışın eşit olmayan koşullarda sürdüğüne dair oluşan kuşkunun gölgesini kaldırmak hiç kolay olmayacak.
Bu sözlerimle Sema Pekdaş’ı eleştirmiyorum; Onun adaylık koşullarını sorgulamamıza yol açan tutumu eleştiriyorum. Aksine, yaptıkları ettikleriyle, dünya görüşüyle, benim gönülden desteklediğim bir aday adayıdır kendisi.
 
Sayın Pekdaş’ın açıklamasında yadırgadığım bir başka husus da; “Konak için neo-liberal politikaların dayattığı bir yönetim anlayışı gütmeyeceklerini”, söylemiş olmasıdır. Kuşkusuz iyi niyetle söylenmiş doğru sözlerdir bunlar.
Gene de benim itirazım var; Çünkü CHP’de yenilikçi sol ile liberallerin ve eski merkez sağın ittifakı, neo-liberal politikaların gereği olarak ortaya çıkmıştır. Sayın Pekdaş’ı aday adaylığa taşıyan bu yenileşme süreci, uluslararası sistemin de desteğini almıştır. Soldan Sema Pekdaş’ın, sağdan Mustafa Sarıgül’ün adaylığının ortaya çıkışı bir tesadüf değildir.
Uluslararası sistemin sözcüleri, CHP’de yenilikçi sol kanat ile liberallerin işbirliğini uzun zamandır dillendiriyordu. CHP’de yenilikçi solun, liberallerin ve merkez sağın önü açıktır.
 
AKP’nin soluğu kesildi, Türkiye’nin içinden geçtiği değişimi sürdürecek yeni siyasal yapılara ihtiyaç var. İktidarın yolu neo-liberal politikalardan geçiyor; CHP de bu yolun yolcusu...
Tek kutuplu dünyada kapitalist dünya sistemi yeryüzüne egemen olunca, insanlık, sosyalist sisteme sırtını döndü. İyimserliğe kapılmanın alemi yok.
Sol kanat ile liberallerin ve merkez sağın CHP’de yapacağı ittifakı doğru bulanlardanım. Bunu birçok yazımda belittim. Karşı çıktığım konu; bu politikayı başka türlü gösterme çabalarıdır. Neden kendimizi kandırıyoruz ki…
 
Kapitalist sistemin baskısını bir nebze olsun hafifletecek, yoksullukla mücadele edecek, sosyal devleti yeniden inşa edecek, özgürlüklerin ve insan haklarının önünü açacak sosyal demokratların iktidarı, mevcut koşullarda, başımıza gelebilecek en iyi şeydir.
 
Uzun sözün kısası, Sema Pekdaş’ın adaylığını destekliyorum. Onu yıpratmak için ortaya atılan içi boş iddiaları ve yapılan yıkıcı eleştirileri yersiz buluyorum.
Onun yönettiği Konak’ta hayatın çok daha güzel olacağına inanıyorum.
NOT: Sevgili dost Gönül Soyoğul’un yazısıyla eşzamanlı olarak aynı kişiyi yazmam tamamen (ama güzel) bir tesadüftür.