GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
23 Mayıs 2012 Çarşamba

Olası Engin ve Eyipişiren yarışı!

CHP İzmir’de ‘adayım’ diyen tek isim mevcut İl Başkanı Tacettin Bayır olmasına karşın 3 Haziran’daki büyük yarışta asıl rekabetin Ali Engin ve Levent Eyipişiren arasında yaşanacağı varsayılıyor. Ankara’nın her gelene ‘mavi boncuk’ dağıttığı ve tarafsızlığını ilan ettiği kongre öncesi 2014’e yönelik yerel rekabet üzerinden temelde ‘iki parçaya’ bölünen örgütte Başkan Aziz Kocaoğlu ve siyaset arkadaşları tarafından desteklenen Ali Engin ile ‘İlçe Belediye Başkanları’ tarafından destekleneceği varsayılan Levent Eyipişiren öne çıkıyor.

Üç aydır adaylık çalışması yürüten Ali Engin, henüz resmi açıklama yapmamasına karşın harıl harıl çalışıyor. Rakip cephede olması muhtemel belediye başkanlarını, eski vekilleri bile ziyaret eden Engin, Çiğli ve Karşıyaka ile başladığı ilçe turlarında iki gündür Gaziemir, Buca, Ödemiş ve Bayraklı ile sürdürdü.
Belediye Başkanları’nın Ankara’ya kadar giderek Kılıçdaroğlu’nun nabzını yokladıktan sonra ‘adaylığı’ öne çıkan PM Üyesi Levent Eyipişiren ise potansiyel rakibi Engin’e göre geç başladığı ilçe turlarına bugün Küçük Menderes’ten başladı.
Ama Eyipişiren hala İlçe Başkanları ve Belediye Başkanları’nın adaylığı hakkında vereceği son kararı bekliyor. Özellikle ‘İzmir’i tanımıyor, örgüte yabancı’ denilerek yıpratılan Eyipişiren, ‘Herkes kadar İzmirliyim’ demiş olsa da başkanların örgütün nabzına göre ‘aday değiştirme’ ihtimali az da olsa hala var.
Dün Eyipişiren’le hem de Ali Engin’le görüştüm. 3 Nisan’daki İzmir kongresine ‘ortadan’ bakabilmek için ikisine de eşit ağırlıkta sorular sordum. Avantajlarını ve dezavantajlarını hatırlattım. İlk tespitim her iki adayın da çok iddialı olduğu… Biri 300 öbürü 400 oydan söz ediyor. Ali Engin, olası rakibinin İzmir örgütüne uzak olmasının kendisi için avantaj olduğuna inanırken Eyipişiren, Engin’in İzmir örgütündeki desteğinin dar kapsamda kalmasının kendisi için avantaj olduğunu savunuyor. Ve ekliyor: İzmir’de siyaseti daha geniş tabana yayma iddiasını taşıyorum.
Bunun anlamı şu: Geçmişte Önder Savcı ya da Baykalcı olarak tanımlanan başkanları Yeni CHP’ye entegre etmeye, olası tasfiye ya da ötekileştirmelerden korumaya hazırım. Belediye Başkanların Eyipişiren’e sarılmasındaki maksat da bu aslında.
Pek çoğunun iki yıl önce PM’ye seçildiğinde tanıdığı, İzmir’den 8. sıra adayı olduğunda gördüğü Eyipişen’in örgüte yabancı olduğu tespiti yanlış değil. İş hayatı nedeniyle İzmir’den taşınmak durumunda kalan Eyipişiren’in İzmir’e uzaklığı dezavantaj gibi gözükse de Ankara’ya yakınlığı da avantaja dönüşüyor. Ankaya’ya yani Kılıçdaroğlu’na…
İzmir’deki rekabetin temeline 2014’te yaşanacak çatışmayı, parti içi rekabeti koyarsak Kılıçdaroğlu tarafından 2 yıl önce PM’ye alınmış, milletvekili adayı gösterilmiş, sonrasında partinin 2 nolu koltuğunda oturan Nihat Matkap’ın yardımcılığını yürütmüş bir ismin, 2 yıldır ötekileştirilme ve tasfiye korkusu yaşayan belediye başkanlarının tutunacakları ideal bir dal olduğunu görürüz.
Buraya kadar her şey iyi görünüyor belediye başkanları cephesinde. Tabi ki Aziz Kocaoğlu gibi dişli bir rakibin olduğu unutulmuyor. Sık sık hesap kitap yapılıyor. Çoğunluğu ‘sahipli’ delegenin nerede/nasıl tavır alabileceği sorgulanıyor. 40 yaşında, genç, dinamik ve de tecrübeli bir aday görüntüsündeki Eyipişiren adaylığa en yakın isim. Ama yine de
B ve C planları üzerinde hesaplar yeniden gözden geçiriliyor.
Onlar bu hesabı yaparken Eyipişiren, Eski Vekil Sedat Uzunbay’ın kontrolünde Küçük Menderes’i turlamak üzere yola çıktı.
Ama Eyipişiren bana yaptığı açıklamada ‘İlla ki de ben olayım’ gibi bir yaklaşımının olmadığını söyledi. Ve ekledi: “Benim asıl gayem İzmir siyasetinin daha geniş bir tabana yayılması, örgütteki tüm unsurların eşit koşullarda siyaset yapabilmesinin önünün açılmasıdır. Tabi ki başkanlar değerlendirecek, ilçe örgütleri, delegeler değerlendirecek. Onların nazarında kongrede en fazla oy alacak aday bensem ben o göreve hazırım. Yok, o aday ben değilsem öne çıkacak arkadaşın arkasında durmaya da hazırım”

*

Gelelim Ali Engin’e…
Uzun yıllar İzmir’de siyaset yapması kesinlikle bir avantaj… İzmir’in en hakim gücü Büyükşehir tarafından destekleniyor olması da öyle…
Her ne kadar Kılıçdaroğlu, onu kast ederek ‘Yolda görsem tanımam’ dese de CHP Lideri’nin hemşehrisi olduğu gerçeğini de unutmamak gerekiyor. Adı Kılıçdaroğlu’nun ‘Kara Kutusu’na çıkan Gürsel Erol’un İzmir’de adeta kamp kurup ‘dostum, arkadaşım’ dediği Ali Engin için çalıştığı da varsayılırsa, genel merkez desteğinin hiç olmadığını farz etmek safdillik olur kanımca. Tabi ki bazıları tarafından Kılıçdaroğlu’nun hemşehrisi olmak avantaj kabul edilirken bazıları da bu tablonun ters tepebileceğini savunuyor.
Dahası 2012 Türkiye’sinde hala insanlara mezhebi, etnik kimliği üzerinden yaklaşılabiliyor.
Ali Engin’e yönelttiğim ilk soru buydu.
Genel Başkan’ın sizin için ‘Yolda görsem ‘şudur’ diyemem’ demiş. Nasıl yani…?
Yanıt gayet netti: Sayın Genel Başkanım haklı. Her ne kadar İzmir programlarında hem Bostanlı’da hem Foça’da iki kez aynı sofrada oturmuş olsak da beni çıkaramamış olmasını anlayışla karşılıyorum. Ben de zaten bugüne kadar hiç kimseye ‘Kılıçdaroğlu ile kankayız, sık sık görüşürüz’ demedim. Genel başkan yoğun bir tempoda çalışıyor. Beni çıkaramamış olması kadar doğal bir şey yok!
Ben o görüşmeden (dışarıya yansıyan bölümlerini tamamen doğru kabul ederek) şunu anlıyorum. Genel Başkan Kılıçdaroğlu İzmir’de tarafsız kalacak. Zaten başından bu yana biz de aynı şeyi savunuyoruz. Üç aydır ilçe ilçe dolaşıyorum. Adaylığımı ‘şunun ya da bunun’ üzerine kurmamak için uğraşıyorum. Tabi ki başta Aziz Başkan olmak üzere beni destekleyen arkadaşlara da teşekkür ediyorum”
Kendisine yönelik mezhepsel yıpratma politikasına da sert çıkan Engin, “Siyaset bu kadar aşağı çekilmemeli. Etnik ya da mezhepsel değerlere hiç indirgenmemeli. Bazı çevrelerin bu yorumları yaptığını üzülerek izliyorum. Ama iddialıyım. Ben ve arkadaşlarım kongre çarşaf liste olursa en az 400 oyla seçimi kazanacağız” diyor.
*
3 Haziran’daki kongreye iki aday üzerinden bakarsak manzara aşağı yukarı bu…
Tabi ki Ali Engin’in vurgu yaptığı İzmirlilik unsuru Kılıçdaroğlu’yla olan hemşeriliğinden bile önde geliyor. Ama Eyipişiren’in Eski CHP’lilere Yeni CHP’de yer açma vaadi de 2014 kâbusu gören, İzmir’i Alaattin Yüksel-Aziz Kocaoğlu ikilisine terk etmek istemeyen belediye başkanlarının, milletvekillerinin hatta eski vekillerin iştahını kabartıyor.
Çatışma bu eksene oturursa bu seçim kıran kırana geçecektir. Tabi ki kongrenin ‘çarşaf mı yoksa blok mu’ olacağı da sonucu etkileyecektir. Ali Engin cephesinin ‘ısrarla’ çarşaf vurgusu yapmasındaki maksat belediye başkanlarının kontrolündeki delegeyi dağıtmak… Seçim blok liste olursa delege ağaları, ‘öbür listeyi’ toplamak suretiyle kimin kime oy verdiğini tespit edebilecekler. Seçime çarşaf listeyle gidilirse kimsenin böyle bir şansı yok. O nedenle seçimin nasıl yapılacağına dair oylama çok önemli…
Belediye başkanları cephesi delegeyi kaçırmamak için ‘İstanbul’daki kötü örneği’ hatırlatıp, ‘Çarşaf listede tüzük nedeniyle sıkıntı var’ diyebilir.
Bu arada küçük bir ihtimal de olsa aday olmaya yakın Eyipişiren, her an başkanların uzlaştığı bir ismin lehine yarıştan çekilebilir. Çekilmezse hesap iyi yapılmış demektir.
Çekilirse kartlar yeniden karılacak, dengeler mutlaka değişecektir. Bu arada… Bu iki adayın netleşmesi halinde mevcut İl Başkanı Tacettin Bayır’a olan desteğin de kongre gününe kadar eriyeceğini görüyorum ama sayıları 70’i geçen Bayırcıların ne yöne kayacağını öngöremiyorum.
DEVAM EDECEK…