GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
21 Mayıs 2012 Pazartesi

Kılıçdaroğlu ile 75 dakika!

3 Haziran öncesi CHP İzmir’de il başkanının kim olacağı sorusuna yanıt aranıyor. İzmir’den Ankara’ya uzanan yelpazede toplantı üzerine toplantı yapıyor. Kartlar karılıyor, dengeler gün be gün değişiyor ama şurası kesin ki saflar artık iyice netleşiyor.
İlçe başkanları, belediye başkanları, vekiller ve de Büyükşehir Belediye Başkanı…
Şu ana kadar ilk ve tek resmi aday Tacettin Bayır…
Kılıçdaroğlu ile görüştükten dakikalar sonra ‘vize aldım’ diye açıklama yapan ancak apoletli vekillerden ‘azar’ işiten Bayır.
Şu dakika itibariyle netleşen ikinci isim Ali Engin…
Ve de büyük ölçüde netleşen son adaysa Levent Eyipişiren…
Daha önce de tanımladığımız üzere İzmir’de hâkim iki yapının mücadelesini izleyeceğiz 3 Haziran’da...  ‘2014’te yüzde 90 adayım’ diyen Aziz Kocaoğlu ile kentin siyasi patronluğunu O’na bırakmak istemeyen mevcut belediye başkanları…
*
Eskisi gibi ‘genel merkezden yönetilen’ bir süreç yok. Mücadele daha çok yerel ölçekte... Saflar da öyle şekilleniyor. Rekabetin merkezinde 2014 yerel seçim süreci var.
Ama Genel Merkez İzmir’e müdahil olmuyor, olamıyor.
Kılıçdaroğlu yanına kim giderse gitsin, kapısını çalan herkese aşağı yukarı aynı mesajı veriyor. ‘Taraf değilim, kim seçilirse onunla çalışırım’
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Ankara ve İstanbul’da aldığı açık tavrı İzmir’de neden sergileyemiyor?  
Her iki kentte de ‘atadığım il başkanının seçilmesinden yanayım’ diyen ama ‘kim seçilirse onunla da çalışırım’ diye ekleyerek rengini belli eden Kılıçdaroğlu, İzmir söz konusu olduğunda ‘tarafsız’ genel başkana dönüşüyor.
Burada 2 yıldır İzmir’i idare eden Tacettin Bayır’ın gelinen noktada hemen herkesin ‘olmazına’ dönüşmesinin etkisi yüksek…
Dahası İl Başkanı Bayır’ın partinin geçiş sürecinde yıprandığı, yıpratıldığı ortada.
Kılıçdaroğlu’na çok yakın biriyle yaptığım özel görüşmede bu soruyu yönelttim. Ali Engin’i desteklediğini düşündüğüm bu isme göre de Bayır, kentte oldukça yıpranmış, süreci ‘sağlıklı’ idare edememişti. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun Ankara ve İstanbul’da atadığı isimlere yönelik desteğini İzmir’in İl Başkanı Tacettin Bayır’dan esirgeme nedeni, Bayır’ın kentte yaşadığı çatışmalardı.
 
Peki, Kılıçdaroğlu tarafsız görünüyor ama gerçekten tarafsız kalabilecek mi?
Yoksa ‘çaktırmadan’ bir adayı ya da bir yapıyı işaret edip el altından destek mi verecek?
Yapılan açıklamalardan tatmin olmayan İzmir’in ilçe belediye başkanları, bugün bu iki sorunun yanıtını aramak için genel merkezdeydi.  
Akıllarında ‘Levent Eyipişiren’ vardı ama onların merak ettiği ‘Kılıçdaroğlu’nun aklında’ kimin olduğuydu.
Genel Başkanlarıyla bir saati aşkın süre görüştüler. CHP’de genel başkanla ne kadar görüştüğünüz dakikasına, salisesine kadar önemlidir.
Bir saat 10 dakika diyen de vardı tam 75 dakika diyen de…
Karşıyaka, Karabağlar, Buca, Çiğli, Çeşme, Menderes’in belediye başkanları vardı heyette. Önceki akşam Levent Eyipişiren’in de olduğu toplantıda 8 kişiydiler. Ankara’ya uçarken 2 fire verdiler ama iddiaları sayılarının en az 17 olacağı yönünde.
Geçen yıl yaz aylarında temeli atılan ‘Mahşerin atlıları’ ekibi 3 Haziran öncesi yeniden diriliyor gibiydi. İzmir’in siyasi patronluğunu dolayısıyla da 2014 adaylık sürecindeki ipleri Aziz Kocaoğlu-Alaattin Yüksel yapısına bırakmak istemeyen, en azından ilçelerinde hakim oldukları örgütü il düzeyinde de kontrol etmek isteyen yapıydı ortaya çıkan.
Kocaoğlu ve arkadaşları diye tanımladığım yapının da amacı aynı aslında. Hem seçime kadar olan süreci hem de seçim sürecini kontrol etmek.
 
Kılıçdaroğlu’nun bu iki yapı arasında tercih yapması bekleniyor şimdilerde... Dahası İzmir’deki her iki yapı da Kılıçdaroğlu’nu kendi safına çekmek istiyor. Bilinen ve bilinmeyen görüşmelerde herkes örgüt kantarında kaç kilo geldiğini anlatmaya çalışıyor.
Mesela 75 dakikalık görüşmede belediye başkanları en az 300 delegenin kendileriyle hareket ettiğini garanti etti. Bu aslında ‘seçimi aldık’ demekle aynı şey. Kılıçdaroğlu’nu kendi yanlarına çekemeseler bile ‘çekimser, tarafsız’ kılmaya çalışıyorlar belki de.
Alandan gelen verilere bakılırsa, gelinen noktada ‘karpuz gibi’ ikiye bölünen İzmir örgütünde Kemal Kılıçdaroğlu’nun tarafsızlığının altında da bu görüntü yatıyor.
Taraf olup kaybetme ihtimali.
Bugün oval ofise giren 6 başkanın CHP’deki siyasi kimliğine baktığımızda da ortaya ilginç bir manzara çıkıyor. Yeni CHP’nin 2 yıldır ötekileştirmeye, tasfiye etmeye çalıştığı Deniz Baykal ve Önder Sav yapısına yakın isimler.
Cevat Durak, Sıtkı Kürüm, Faik Tütüncüoğlu, Ercan Tatı…
Bu kadar uzun süre görüşülür de 2014 sürecinde adaylığa giden yol sorulmaz mı?
Sormuşlar. Ve aldıkları yanıt şu:
“Hepinizi ayrı ayrı izliyorum. Çok çalışın ve halka kendinizi sevdirin. 2014’te bir oy fazla olan arkadaşımızla yola devam edeceğiz. Sağlıklı kamuoyu yoklamaları yapacak halktan destek alan başkanımızı partinin adayı ilan edeceğiz. Baykalcı, Önder Savcı ayrımı geride kaldı. Herkes bu partinin, bir bütünün ayrılmaz bir parçası… Kamuoyu yoklamalarından çıkan arkadaşımız aday değilse bile onu ikna edip aday yapacağız. Çünkü bir oy fazla alacak adaya CHP’nin ihtiyacı var. Kimse ‘ben geçmişte sucuydum, bucuydum, benim üzerim çizildi’ diye düşünmesin. Halk tarafından seviliyor ve işini doğru yapıyorsa yolu şimdiden açık olsun”

Yeni CHP tarafından 2014’e yönelik tasfiye korkusu yaşayan İzmirli başkanların duymak istediği sözler bunlardı aslında... Sözde değil özde bir yaklaşımsa Kılıçdaroğlu’nu tebrik etmek gerekiyor. CHP’yi ‘eski-yeni’ diye ayırıp, partinin yarısını devre dışı bırakma hatasından döndüğü için… Ama daha önce pek çok kez söylediği ile yaptığı arasında ciddi tezatlar ortaya çıkan Kılıçdaroğlu’nun bu kez samimi olup olmadığını zaman gösterecek. Ancak bu kadarı bile İzmir’in başkanlarını kamçılamaya, mutlu etmeye, teşvik etmeye yetmiş görünüyor.
75 dakikalık görüşmenin en can alıcı noktasına gelince…
“Ali Engin’i tanımıyorum. Yolda görsem tanımam’ dediği iddia ediliyor Kılıçdaroğlu’nun…
PM üyesi yaptığı için ‘tanımıyorum’ deme şansı bulunmayan Levent Eyipişiren içinse herhangi bir olumsuz cümle kurmamış. Hatta ‘Levent arkadaş geldi, görüştük. Tacettin Bayır da geldi onunla da görüştük’ diye eklemiş.
Tabi ki karşısındakilerin Eyipişiren’i desteklediğini bilerek söylemiş de olabilir tüm bunları. Yine de ‘Ali Engin’i tanımıyorum, yolda görsem tanımam’ ifadesini ciddiye almak lazım. Bir yandan adı Kılıçdaroğlu’nun kara kutusuna çıkmış bir ismin İzmir’de günlerdir Ali Engin propagandası yaptığı düşünülürse, Kılıçdaroğlu’nun ‘tanımıyorum’ demesi bana manidar geldi açıkçası.
Ama şurası kesin. CHP Genel Başkanı İstanbul’da ya da Ankara’da takındığı açık tavrı İzmir’de ne mevcut il başkanı için ne de diğer iki potansiyel aday için takınmıyor, takınamıyor. Bunun da en büyük nedeni İzmir örgütündeki güç dengelerinin birbirine çok yakın olması bana göre. Açıkça taraf olup kaybetmek de var işin ucunda çünkü…