GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
7 Mayıs 2012 Pazartesi

Yüzde 90 Binali!

Ulaştırma-Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım…
Başbakan Erdoğan tarafından 12 Haziran seçimleri öncesi İzmir’in kilidini çözmek için gönderildi. Sandık sonuçları gösterdi ki Yıldırım verilen görevi önemli ölçüde tamamladı.
Yüzde 30-32 bandını bir türlü aşamayan AK Parti, 10 yıllık iktidarında ilk kez yüzde 37’yi gördü.
Açıkladığı 35 proje kentte heyecan yarattı, alkış aldı. Yıllarca İzmir’e üvey evlat muamelesi yapmakla, kenti ihmal etmekle suçlanan iktidar, ilk kez en önemli yatırımcı bakanı üzerinden kente hizmet yağdırmayı taahhüt ediyordu.
Bu hamle bazılarınca ‘sakıncalı’ yani ‘İzmir’i düşürmenin’ bir yolu olarak görüldü.
Ya da yılların ihmalini ortadan kaldıracak basit bir adım…
Yıldırım’a ve ‘çılgın projelerine’ mesafeli bakanlar, AK Parti’nin tamamen değişen İzmir politikasının sonuç vermesinden korkuyordu.
12 Haziran öncesi açıklanan projeler için 13 Haziran sabahı düğmeye basan Bakan Yıldırım, 9 projeye start vererek, merkezi iktidarın hizmetine susamış kentliyi ikna ediyor, sokaklarda ‘acabalar, belkiler’ konuşulmaya başlanmıştı 2014 yerel seçimine dönük.
Temeli atılan bazı çılgın projelere aylarca kazma bile vurulamamış olsa da Yıldırım’ın projeleri İzmir’in ulaşım damarlarına by-pass niteliğindeydi.
Kenti karadan, denizden ve havadan dünyaya bağlayan, sadece trafik sorununu ortadan kaldıran değil aynı zamanda ticareti geliştiren, istihdamı arttırması beklenen projeler…
İstanbul Otoyolu, Kruvaziyer Limanı, Çandarlı Limanı, Ankara-İzmir hızlı treni, Adnan Menderes İç Hatlar Terminali, Konak Tüneli vs…
Sadece bakanlığı uhdesindeki projeler bile İzmir’in yıllara dayanan ihmalini ortadan kaldırmaya yetiyordu. Kuşkusuz ki bu ihmalin 10 yıllık faturası da Bakan Yıldırım’ın da görev yaptığı AK Parti iktidarına aitti.  
 
Bakan Yıldırım’ı İzmir’de farklı kılan ön önemli faktör, kuşkusuz ki İzmirlinin ona duyduğu sempatiydi. Hükümetin İzmir’e yönelik projelerinin neredeyse tamamı onun bakanlığı uhdesindeydi. Çevre yolu, Manisa Yolu, Duble Yollar, Adnan Menderes Havalimanı Dış Hatlar Terminali… Ve tabi ki de Aliağa-Menderes projesi.
İzmir’e gönderilmeden önce Başkan Aziz Kocaoğlu tarafından defaten taltif edilen, İzmir Ticaret Odası tarafından ‘yılın İzmirlisi’ seçilen Yıldırım, kentte bu açıdan hiç zorlanmadı.
 
Daha önceki mevkidaşlarının aksine kenti tehdit etmek yerine ‘hizmet etmekten’ söz ettiği için de kısa sürede geniş kesimlerin sevgisine mazhar oldu.
Ve sandıkta bunun karşılığını da ziyadesiyle aldı.
Milletvekili olarak üçüncü dönemini yaşadığı için mi yoksa açıkladığı projelerin çoğu yerel yönetim projesi olduğu için mi bilinmez İzmir’den aday gösterildiği günün ertesinden itibaren 2014’ün Büyükşehir adayı olarak konuşulmaya başlandı.
Ankara’da makamında gerçekleştirdiğimiz bir röportajda bu yöndeki soruma da şöyle yanıt vermişti Binali Yıldırım: “Şu anda ortada bir seçim yok. Bunları konuşmak için erken. Ama böyle bir görevden onur duyarım”
 
Yüzde 37’lik başarının ardından CHP’lilerin, “Biz bir Ali bekliyorduk. Adam ‘Bin Ali’ çıktı’ diyerek espriyle karışık seçim başarısındaki rolünün altını çizdiği Bakan Yıldırım, kulislerin aksine bir süredir İzmir’e mesafeli duruyordu sanki.
Hakkında ortaya atılan ‘Aslında İstanbul’u istiyor’ iddiasından da olabilirdi bu mesafeli duruş, Erdoğan’ın köşke çıkmasından sonra yerine gelmesi muhtemelen ‘başbakan adayı’ olarak görülmesinden de. Hatta İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne dönük ‘çete/örgüt’ davasının kentte yarattığı siyasal sancıyı, ideolojik kamplaşmayı hissetmesinden de…
Bir hafta önce Bayındır’daki çiçek festivaline katılan Yıldırım, Kocaoğlu’nun ‘çete/örgüt davasında’ ‘beni de tutuklayın’ çıkışının kendisine sorulması üzerine, “Artık bu dava bir an önce sonuçlansın. Adalet yerini bulsun’ derken biraz da ‘Yeter artık, hizmeti, siyaseti konuşalım’ der gibiydi.
Henüz kente atanalı bir yıl olmasına rağmen kısa sürede İzmir’in siyasi ağabeyi olarak kabul edilen Yıldırım, İzmir’de siyaset yapmaya devam edeceğine dair ilk emareyi partisinin il kongresine müdahil olarak gösterdi.
Teşkilatta tanınmıyor olmasına rağmen çıkardığı iddia edilen ‘il başkan adayı’ Pakdemirli, Başbakan Erdoğan’ın önüne konulan 3 kişilik listede kendisine yer buldu. Ve Yıldırım’ın ‘il başkanını belirleme’ isteği ‘İzmir adayı olmaya’ hazırlanıyor iddialarını güçlendiriyordu.
İzmir’de partisinin oyunu ilk kez yüzde 35 bandının üzerine çıkaran isim olarak Bakan Yıldırım da çok iyi biliyor ki Başbakan Erdoğan tarafından ‘İzmir Büyükşehir adayı gösterilme’ ihtimali her zaman vardı. Bugüne kadar sıkı bir görev adamı olduğunu ortaya koyan ve belki de bu sırf bu nedenle İstanbul Büyükşehir’deki ‘İDO Müdürlüğünden’ ülkenin en uzun soluklu ‘ulaştırma bakanlığına’ yürüyen Yıldırım’ın ‘ustam’ dediği Erdoğan’ı kırması, görevi kabul etmemesi bana değil kime sorarsanız sorun mümkün değil.
Ve işin ucunda İzmir’i almak ya da İzmir’de yeni bir rekora imza atmak gibi önemli bir hedef varsa iki kez mümkün değil. CHP’nin değilse de AK Parti’ye karşı muhalefetin başkenti kabul edilen İzmir’i almak… Kimilerine göre fethetmek hatta.
Türkiye’de 10 yıldır iktidar olan ancak İzmir’de muktedir olamayan AK Parti cephesi için İzmir’i almış ya da zorlamış bir figürün genel kabul görmüşlüğünü düşünün…
Ve yıllardır her seçimde ‘İzmir’i istiyorum’ diyen ancak sandıkların açılmasıyla birlikte ‘sükût-u hayal’ yaşayan Başbakan Erdoğan’ın duyacağı memnuniyeti…
 
Bakan Yıldırım tüm bu nedenlerle gerekirse kaybetmeyi de göze alarak bu yarışa girme ihtimali güçleniyor. Bu ihtimalin güçlendiğini daha dün partisinin kadın kolları kongresinde yaptığı konuşmayla da ortaya koydu Bakan Yıldırım…
Öyle bir konuşma yaptı ki salonu dolduranlar hükümetin yatırımcı bakanını değil İzmir’in Büyükşehir adayını dinlediğini sandı bir an…
Hedefinde İzmir Büyükşehir Belediyesi vardı ve ilk kez muhalefet dilini bu derece sertleştiriyordu. Haklı, haksız… Bindirdikçe bindirdi.
Boş, dolu demeden vurdukça, vurdu. Bana göre Kocaoğlu’nun kamuoyuna da yansıyan, ‘Yüzde 90 adayım’ açıklamasının bir benzeri niteliğindeydi o sözler.
*
Hala kuşkunuz varsa o konuşmanın satır aralarından çektiğim ifadelere göz atın bir de:
*
-'İzmir’e siyaset yapmaya değil hizmet yapmaya' geldik. İzmir için laf üretenler boşa zaman geçirenler yeter artık dedik. 'İzmir'in zamanını daha fazla almayın. Düşün İzmir'in yakasından' dedik. 35 projeyi İzmir'e AK Parti iktidarının bir taahhüdü olarak, İzmirliler'in önüne koyduk.
 
—İzmir’e vaatlerimizi hafife aldılar. 'İzmir kalemiz' dediler. 'Kale tanımayız İzmir'in tek kalesi var o da Kadifekale' dedik. İzmir'in kalesi, İzmir'e hizmet edenlerdir
 
—İzmirli artık son 15 yılda kaybolan yılları gibi zaman kaybetmek istemiyor. Bunun hesabını da sormak istiyor.
 
—Ama gelin görün, belediyeler ayrılan paralarla, yatırım bütçesinin yüzde 40'ını bile gerçekleştiremediler. Hizmet er kişinin işidir. AK Parti'nin işidir. Üç yıl sonra İzmir- İstanbul'a otoyolla komşu kapısı oluyor. Hayırlı uğurlu olsun.
 
—Yerel yönetimler ne kadar sorun üretse de yokuş çıkarsa da tek tek hepsini aşarak İzmir'e hizmet için ne lazımsa onu yapacağız. 60 yaş kartında mızıkçılık yaptılar. Enselerine binmeye devam ettik. Çözümü ürettik. 60 yaş kartını devreye soktuk. 'Körfeze gemi alacağız' dediler. 'Yanlış iş yapmayın yanlış iş Bağdat'tan döner' dedik. İkinci kez ihale yaptılar.
 
—Hedef 2023, 35 İzmir 35 proje. İzmir'i marka yapmak bizim en önemli hedefimizdir. Bir hedefimiz daha var. İzmir'i Türkiye'nin ikinci büyük kenti yapmak…

**

Şimdi yerimde siz olsanız ne düşünürdünüz? Bakan Yıldırım, Kocaoğlu gibi açıkça söylemedi belki ama ‘Yüzde 90 adayıma’ gelecek her şeyi söyledi.
Ne dersiniz, haksız mıyım?