GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
18 Nisan 2012 Çarşamba

O açıklamanın şifreleri

Başkan Kocaoğlu'nun teamüllerinin aksine 2 yıl öncesinden 'yüzde 90 adayım' çıkışı İzmir siyasetinde bomba etkisi yarattı. Dün de altını çizdiğim gibi bu hamleyi bekliyordum.


*

Kocaoğlu ne yapmaya çalışıyor? Asıl mesajı kime veriyor?
Neden kendi kuralı olan '6 ay şartını' ihlal edip 2 yıl öncesinden masaya vurdu?
Dahili ve harici faktörlerin bu süreçte hatta bu hamlede etkisi var mı?
Ya da çok yakınındaki isimlerin...
Yanıt bekleyen öyle çok soru var ki...
Öncelikle bu açıklamanın zaman ve mekan denklemine bakalım. Çete reisi sıfatıyla yargılanan ve 10 gün boyunca işi gücü bırakıp bir saniye olsun bürokrat arkadaşlarını yalnız bırakmayan Kocaoğlu, ses getiren açıklamayı davadan hemen sonra yaptı.
Ve de bürokratlarına karşı konuşuyor.
O nedenle 'güçlü adaylık sinyali' olarak yorumlanan bu sözlerin Büyükşehir bürokrasisini kamçılama amacı taşıdığı muhakkak. Lakin tek mesaj Büyükşehir bürokrasisine değil...
Hem siyasi iktidara hem de partisindeki bazı aktörlere de açık mesaj verdi Kocaoğlu bence.
Aylar öncesinden İzmir'de konuşulan bir senaryo...
Kocaoğlu'nun savcının iddianameye yazdığı örgütün 1 nolu ismi olarak ifadeye çağrıldığı andan itibaren konuşuluyordu bu senaryo.
Senaryonun ilk perdesinde Kocaoğlu'nun 'örgüt lideri' olarak tutuklanacağı varsayılıyordu.
Sonrasında ise tabi ki yerine kimin geçeceği sorusuna yanıt aranıyordu.
Bir ilçenin belediye başkanı mı yoksa Büyükşehir meclisinin bir üyesi mi?
Adana örneğinde bir ilçe belediye başkanının 'başkan vekili' olarak seçilemeceği görüldü. Bu kez parti içi mihraklar belediye meclis üyesi denklemini yürütmeye çalıştı.
Tüm bunlar İzmir'de oldu.
Konuşuldu, kapalı kapılar ardında tartışıldı.
Senaryo öyle güçlüydü ki Kocaoğlu tutuklanacak ve uzun süre salınmayacaktı.
Yerel seçime kadar Büyükşehir'i bir başkan vekili idare edecek, sonrasında da bir aday nasıl olsa bulunacaktı.
Aylar önce kulağıma gelen bu senaryoyu kaleme almıştım.
Sonra iddianame açıklandı.
Kocaoğlu için 397 yıl istendi.
'Tutuklanacak' senaryosu güçlenmişti aslında.
Ama iddianamenin içi boştu. Özellikle Başkan Kocaoğlu'nu doğrudan ilgilendiren bölümlerde yasal olarak hemen hiçbir şey yoktu.
Yine de sözde örgütün lideri olduğu için yüzlerce kişinin yaptığından yasal ve makamsal açıdan sorumlu tutulmuştu. O senaryoyu yazanlar yine kapalı kapılar ardında 'ilk duruşmada tutuklanır' demeye başladı. Kapalı kapılar ardında bunu konuşanların bir bölümü adliyedeki 'destek' toplantılarına da gelip sahte gülücükler saçarak 'şirin' görünmeye çalıştılar.

*
Bir kaç belediye başkanını kast ettiğim sanılmasın...
Vekiller de vardı, sivil toplum örgütleri de, parti yöneticileri de...
Tabi ki de bu senaryoya ucundan kenarından bulaşan bazı genel merkez yöneticilerini de unutmamak lazım.
'Kocaoğlu dönemi bitti' diyerek yeni dönem hazırlıklarına başlanmış olması Aziz Başkanı parti içindeki potansiyel adaylara ve de genel merkeze de rest anlamı yüklenebilecek açıklamayı yapmaya zorlamış olabilir.
Bu açıdan bu çıkışta bence 'yıkılmadım, ayaktayım' vurgusu yoğundu.
Tabi ki de 'sağdan soldan, önden-arkadan, manevra yapıp pozisyon almaya çalışanlar' diyerek kast ettiği sadece CHP'liler de değildi.
Büyükşehir'e yönelik uzunca bir süredir yürütülen psikolojik harekat, müfettiş, denetmen ablukası ve özel yetkili mahkemede sonlanan polis baskınlarını bir çeşit 'yıldırma politikası' olarak değerlendirip bazı kesimlerin yaptığı gibi 'itibarsızlaştırma' operasyonu olarak telakki edersek...
O zaman bu açıklamayı da zamanlaması bakımından bir meydan okuma olarak değerlendirebiliriz.
Hem yıldırma/itibarsızlaştırma politikasının arkasındaki güçlere karşı...
Hem CHP içindeki faktörlere karşı...
Çok yakınında olduğu varsayılan Milletvekili Alaattin Yüksel'in bile basından/medyadan öğrendiği bu açıklamanın bir şifresi de budur aslında.
Açıkça meydan okuma... Ve rest çekme. Ayrıca Aziz Başkan ilk kez basına kapalı yaptığı ekip toplantısını medyaya 'görüntülü' olarak servis etti.
Bu açıdan bakıldığında da konuşmanın içeriğinin önceden planlandığını düşünebiliriz.

Tabi ki Kocaoğlu'nun '2014'te yüzde 90 adayım' çıkışını çaresizlikten kaynaklı zorunlu bir hamle olarak görenler de var. Ya da sadece bürokratları kamçılamak için söylenmiş bir söz olarak... Geçtiğimiz yaz başlayan ilçe belediye başkanları isyanını bastırmak için Büyükşehir Meclis Grubu'nda '2014'te aranızda aday olmayacak bir kişi varsa o da benim' diyen Kocaoğlu, bu sözleriyle potansiyel adayların iştahını açarken, bürokratların gazını kaçırmıştı.
Siyaseten kendisini 'topal ördeğe' dönüştüren ve geniş kesimlerce 'talihsiz' bulunan o açıklamayı tedavülden kaldırmış oldu.
'Yerine Alaattin Yüksel'i hazırlıyor' diyenleri susturmuş, 'tutuklanma ihtimalinden' bile medet uman dahili medbahtarla restleşmiş, yıprandı, yoruldu artık aday olmaz diyen harici bedhahtlara da meydan okumuş oldu.
CHP'den adaylık hazırlığı yapan pek çok isim artık 'yüzde 10'luk' ihtimalin adayına dönüştü.
Diyorlar ki, 'Kılıçdaroğlu Kocaoğlu'nu aday yapmaz'
Dava sürdüğü müddetçe siyaseten böyle bir ihtimal yok.
CHP adına miting düzenlediği, adliye önünde nöbet tuttuğu Başkan Kocaoğlu'nu yarı yolda bırakamaz. Bırakmak istese de bunu yapamaz.
Eğer böyle bir hamle yaparsa İzmir kamuoyu bunu affetmez.

Yüzde 10'luk ihtimale yani aday olmama meselesine gelince...
Dava yerel seçime kadar biter...
Kocaoğlu ve arkadaşları beraat edip, aklanırsa...
Bu süreçte iyice yorulan Başkan, kendi isteğiyle kenara çekilir.
Başka bir ihtimali göremiyorum.
Gören varsa söylesin...

Davaya rağmen Kocaoğlu seçim kazanabilir mi?
Kendi iddiası yüzde 60'ın üzerinde oy alacağı yönünde...
Benim şu anki tesbitime gelince...
Yüzde 60 olmasa da 50'ye yakın bir oyla seçileceği yönünde...
Süren davaya İzmir'in bakış açısı ortada...
İddianamenin içinin ne kadar boş olduğunu AK Partili vekiller bile söylüyor artık.
Dava siyasallaştıkça Kocaoğlu'nun gücü katlanacak.
Dosyaların üzerindeki soru işaretleri kalktıkça destek çığ gibi büyüyecek.
Çünkü Türk milleti mağduru sever.
Okullara mandalina, süt dağıtan bir çetenin lideri olmak da Kocaoğlu'nu yeterince mağdur yapmaya yetiyor.