GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
2 Nisan 2012 Pazartesi

Nihat Solak-Polat Kürüm ve 3 Nisan!

CHP İzmir'de kongre ateşinin feri düşmüyor. Geçtiğimiz haftaya Konak kognresinin üzerine kalem oynatarak başlamıştık. Geleneği bozmadan Cumartesi-Pazar yapılan 3 kritik ilçe kongresiyle devam edelim. Konak'la bu 3 kongreyi ayıran en temel özellik ilçe belediye başkanının sonuca etkisiydi.
Konak'ta Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan'ın örgütü kontrol etme, ilçe başkanını belirleme gibi bir iddiası başından itibaren yoktu. Mahalle seçimlerinde taraf olmadı. Son dakikada bir şeyler yapmak istediyse de 'Atı alan Üsküdar'ı geçtiği' için fayda etmedi. Hatta iddiaya göre salondan oy bile kullanmadan ayrıldı Tartan. 
Oysa ki haftasonu yapılan Karabağlar ve Çiğli kongresi, belediye başkanları açısından 'olmak ya da olmamak' anlamına geliyordu. Sonuçta yerel yönetimin (iktidarın) gücü de sandığa fazlasıyla yansıdı.
Karabağlar Kongresi Başkan Sıtkı Kürüm için hayat memat meselesiydi.

İki kez Konak ilçe başkanlığı yapmış olan ve bu işleri iyi bilen Sıtkı Kürüm, Yeni CHP olgusunun siyaseten evinde boğmak istediği isimlerden biriydi. Eski Genel Sekreter Önder Sav'ın İzmir ekibinin 2 nolu ismi olan Kürüm, Sav'a olan desteğini en net ortaya koyan isimlerin de başında geliyordu.
Son olarak tüzük kurultayında da Sav yanlısı dik/omurgalı duruşunu sergileyen Kürüm, uzun süredir İl Başkanı Tacettin Bayır'ın da hedefindeki isimdi. İlçe kongresini kaybetmenin bir anlamda Kürüm'ün altındaki halının çekilmesi anlamına geldiğini bilen Bayır, var gücüyle Konak kongresindeki çizikçileri örgütleyen Erkan Büyükkaya'yı destekleyecekti.
Mahalle seçimlerinden itibaren başta Erdal Aksünger olmak çok sayıda milletvekiliyle boğuşmak zorunda kalan Kürüm, bir yandan eskiden etle tırnak olan ekibinin de paramparça olduğu gerçeğiyle yüzleşirken, Karabağlar'daki yerel iktidarın kullanımından kaynaklı sorunları da onarmaya çalışıyordu.
Herkes biliyordu ki; özellikle Önder Sav'ın genel merkezdeki gücünü kaybetmesinin ardından Kürüm'ün altındaki taşlar birer ikişer oynuyor hatta kayıyordu.
Basit bir belediye gezisi bile meclis üyeleri arasındaki kamplaşmaları körüklüyor, Kürüm'ün hemşehrileri Bitlislileri kayırdığı yönündeki iddialar bir zamanlar en yakınındaki Mardinliler tarafından dillendiriliyordu.
Meclis üyeleri arasındaki Bitlisliler-Mardinliler çatışmasına 'küskün Karslılar da' eklenince Sav'ın İzmir'deki kalesi Karabağlar'ın siyaseten sallandığı şeklinde yorumlanıyordu.
Tüm bu çatışma ikliminde İl Başkanı Bayır'ın bir kaç kez görevden almaya yeltenip en sonunda disiplin cezasıyla geçiştirmek zorunda kaldığı İlçe Başkanı Birol Ağırbaş yıprandı.
Ekip içinde de tartışılan Ağırbaş'ın çekilmekten başka yolu kalmadı.
Aslında İzmir özelinde Karabağlar'a sıkıştırılan Sav ekibi, ağır ateş altında siyaset yapmayı öğrenmeye başlıyordu. Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm, özeleştiri yaparak, fazla öne çıkardığı hemşehrilerine denge unsuru olarak önemli bir hamle yaptı.
Siyaset yolculuğunda onu yalnız bırakmayan Mardinlilerin gönlünü almak için Meclis Üyesi Vahap Batıhan'ı 'başkan yardımcısı' yapan Kürüm, İlçe Başkan Adayını da Karslılardan seçerek, kontrolü ele almayı başardı. Vahap Batıhan'ın başkan yardımcılığı, Polat Manduz'un ilçe başkan adaylığıyla Bitlis-Mardin-Kars üçgenini oluşturan ve eski günlerdeki gibi ekibin gücünü aynı noktada toplayan Kürüm, yine de rahat değildi.
Genel Merkezle yaşanan çatışma ikliminin delege üzerindeki etkisini son 3 kurultayda yaşayarak öğrenen Kürüm, ekibin 1 nolu ismi Eski Genel Sekreter Yardımcısı-İzmir Milletvekili A. Rezzak Erten'in de katkısıyla kalenin düşmesini engelledi. Konak'taki liste pazarlıkları aşamasında yenilen golün ardından Karabağlar'da diken üstünde duran ekip, tüm iç ve dış müdahalelere rağmen kenetlenerek kaleyi savunmayı başardı. Oysa ki bir önceki kongrede durum çok farklıydı. Buca ile aynı güne denk düşen kongreye ekibin ağır topları kongre salonuna gitme ihtiyacı bile duymamış, aday gösterilen Birol Ağırbaş, tabanda genel kabul görmese de karşısına rakip bile çıkarılamamıştı.
Ekip ise o gün tüm gücünü Buca'da sırat köprüsünden geçen Mehmet Süne'yi ilçe başkanı yapmak için kullanmıştı.
Bugün en güçlü olduğu Konak'ta bile yok sayılan Sav ekibi, şu ana kadar ancak Karabağlar'da varlığını koruyabildi. Ama yine de İzmir siyasetinde önemli bir renk olduğunu kanıtladı.
İl Başkanı Bayır'ın yanısıra Milletvekili Alaattin Yüksel-Mustafa Moroğlu hatta Erdal Aksünger'in de desteğini alan Erkan Büyükkkaya'ya karşı zafer kazanan Sıtkı Kürüm, 'yıkılmadım, ayaktayım' mesajını vermeyi başardı.
 
Benzer bir kritik zafer de Çiğli'den geldi. Merhum Ensari Bulut'un yerine meclis tarafından seçilen Başkan Metin Solak, Ali Rıza Koçer'in 13 yıllık iktidarına burun farkıyla da olsa son vererek, siyasi geleceği için önemli bir adım attı. Hem muhalif örgüt yapısından hem de potansiyel bir rakipten kurduldu.
Siyasi geçmişinde Karşıyaka belediye başkan adaylığı, Karşıyaka Meclis üyeliği hatta son seçimde Bayraklı Belediye Başkan aday adaylığı gibi sıfatlar bulunan Solak, hasbel kader meclis üyesi olduğu Çiğli'de olaylı seçimlerinden ardından başkanlık koltuğuna oturmuştu.
Bir taraftanÇiğli'yi yönetirken bir taraftan bu ilçede siyasi taban tutmaya çalışan Solak, Koçer gibi dişli bir rakibi burun farkıyla da olsa alt ederek siyaset yolculuğunun önemli dönüm noktalarından birini geride bırakmış oldu.
Eski yöneticilerden Nihat Gültekin'i aday gösteren Solak, mahalle seçimlerinin her biri olaylı, yumruklu geçen kongrenin galibi olmayı başardı. Nasıl mı? Tabi ki yerel yönetimin gücüyle...
CHP delegasyonundaki kişisel 'İş/aş' beklentilerine cevap veren Solak, hemşehrisi Aziz Kocaoğlu'na yakın isimlerin destek verdiği Koçer'in 13 yıllık iktidarına son vererek, İzmir ölçeğinde CHP örgütünü kontrol eden başkanlar arasındaki yerini aldı.
Karşıyaka'ya dönersek... Meclis Üyesi Günsel Sağlam'ın kazanma ihtimali bana göre zaten yoktu. Adnan Alabay'ın 300'ün üzerinde imza desteğiyle seçime gittiğini bile bile Cevat Durak-Adnan Alabay muhalefeti tarafından öne sürülen Meclis Üyesi Sağlam, yine de 100'ün üzerinde oy alarak, başarılı bir grafik sergiledi. Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak'ın mahalle seçimlerinden itibaren 'bazı mahallelerde yalnız bırakılmasına karşın' yanında olduğu Alabay'a tam destek verdiği biliniyor. Yönetim listesinde tanıdık simalar yok. Ama delege listesi oldukça renkli.
Yıllar sonra CHP'ye dönen ve Yeni Kent Merkezi-Basmane Çukurundaki Dünya Ticaret Merkezi Projesi'nde Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'na zor anlar yaşatan Yüksel Çakmur'un da yer aldığı listede renkli simalar var.
Karabağlar Belediye Meclis Başkan Vekili Salih Erkek'ten Büyükşehir Belediyesi'nin 3 Nisan'da başlayacak davasının kilit isimlerinden biri olan Eski Grand Plaza Müdürü Birol Soylu'ya kadar... Ama genel itibarla siyasette ahde vefayı ortaya koyan liste, örgütün bütününü kucaklıyor.
3 Nisan demişken...
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve bürokratları hakkında açılan 'çete' davası başlıyor. Aslında İzmir, tam manasıyla bu davaya kilitlendi. Hem duruşma salonundaki gelişmelere hem de adliye dışındaki eylemlere...
Kocaoğlu'nun 397 yılla yargılandığı dava için 'adalet' çağrısına, İzmir ne ölçüde yanıt verecek?
CHP örgütü adliye önünde nasıl bir sınav verecek?
'130 kişilik çeteye' ilişkin sürpriz gelişmeler yaşanacak mı? (Yeni bir iddia, delil ya da şahit mesela) Mahkeme kamuoyunu şoke edecek yeni bir karar verebilir mi? İlk duruşmada kaç kişi tahliye olacak?
Tüm bu soruların yanıtlarını 10 gün boyunca, egedesonsoz.com ekibi olarak hem adliye içinde hem de dışında sizler için arayacağız. Benim tahminim tutukluların büyük bölümünün serbest bırakılacağı yönünde. Bunu hem iddianameye bakarak hem de özel yetkili mahkemelere yönelik son dönemde artan eleştirilerin kaynaklarına (hükümet çevreleri ve yüksek yargı) bakarak tahmin ediyorum. Ve bunu İzmir'deki siyasal iklimin normalleşmesi, 2014 seçimlerine gidilirken yerel rekabetin her iki tarafının da özgürce mücadele verebilmesi ve de kentin en büyük kamu kurumu olan Büyükşehir Belediyesi'nin İzmir adına yeniden işlevsel hale gelebilmesi adına arzu ediyorum.
Takdir tabi ki mahkemenin...
Kendi adıma adaletin bu kez kenti ıska geçmeyeceğine inanıyorum sadece..