GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
9 Mayıs 2012 Çarşamba

Akay’ın diriliş hikayesi

AK Parti kulislerini uzun süredir meşgul eden ‘il başkanı’ meselesi nihayet son buldu. Duble temayüllerin ve Ankara’daki yapılan uzun mülakatların ardından ‘Beyefendi’ kararını verdi.
2 yıl önce atadığı Ömer Cihat Akay’la ‘devam’ kararı hem rakiplerin yüzlerine okundu hem de teşkilatlara tebliğ edildi.
Hem potansiyel adaylar hem de teşkilatlar rahat bir nefes aldı.
Peki neden Ömer Cihat Akay bu kadar yıpratıldı, parti ve kent kamuoyunda tartıştırıldı?
Aylardır çektiği karın ağrıları ve onun yerine atanmayı umanların yaşadığı hayal kırıklıkları neden? Bunun ileri ya da geri demokrasiyle açıklanabilir bir tarafı yok çünkü...
 
Mutlaka geçerli nedenleri vardır tabi ki.
İl Başkanı Ömer Cihat Akay, İzmir’de bir genel seçim geçirmiş, partisinin yüzde 37’lik başarısında karınca kararınca pay sahibi olmuş bir siyasetçiydi.  
Akay’ın organize ettiği İzmir mitingini Başbakan Erdoğan canlı yayınlarda övmüş, ‘milli görüş’ geleneğinden geliyor olmasına rağmen İzmir’in kent dokusuyla kısa sürede anlamlı bir bağ kurmuş, izlediği derin siyasetle CHP’yi en çok zorlayacak siyasetçi figürü olmaya namzet gösterilmişti.
Belki teşkilatın arzu ettiği gibi ‘sabah-akşam’ Büyükşehir Belediyesi’ne vurmuyor, CHP’li rakiplerini sıkıştırmıyordu.
Ya da eskiden olduğu gibi parti içi güç dengeleri meselesini çok iyi beceremiyordu, kıvıramıyordu. Ama İl Başkanı Ömer Cihat Akay bizim baktığımız pencereden ‘oturduğu koltuğu’ dolduruyor, dışa dönük mesajlarıyla vakur, olgun bir il başkanı olduğunu ortaya koyuyordu.
*
Ama tüm bunlara rağmen bizzat partisinin genel merkezi tarafından tartışmaya açılıyor, başka illerde hiç yapılmayan temayül yoklaması İzmir’de iki kez yapılıyordu.
‘Gitsin mi, kalsın mı?’ diye sordular önce…
Sonra 4 kişilik liste yapıp bunlardan hangisi diye sordular.
4 yanlışın bir doğruyu götürdüğü garip bir süreç yaşandı.
İMKB Borsası’ndan farksızdı kulisler.
Akay’ın şansı bir gün azalırken öbür gün artıyor, sonra başka bir aday öne çıkıyordu.
Bazı adaylar damdan düşercesine teşkilatın önüne konuyor, bazıları son anda listeye ekleniyordu. Sonuçta bu anlamsız, kaotik süreç son buldu.
Başbakan Erdoğan (Beyefendi) böyle buyurdu ve İzmir rahat bir nefes aldı.
 
Başından bu yana Akay’a tam destek veren 1 kişi vardı.
Bursa Milletvekili Bülent Arınç… Darbe sonrası yıllarda aynı davadan (163. madde) yargılandığı dava arkadaşı Ömer Cihat Akay’ın alnını aylar önce öpmüş, başarılar dilemişti.
 
Ve Manisa’dan Bursa’ya gönderilen Arınç’ın dediği oldu.
Ki kulislerde bu öpücüğün Akay’ın işini zorlaştırdığı bile konuşuluyordu. 2014 sürecinde yaşanacak olası kırılmalar üzerinden yapılan siyasi tahminlerde Erdoğan’ın İzmir gibi üçüncü büyük kentte ‘Arınç’ın dediğini’ yapmama olasılığından bahsediliyordu.
Hatta 2014’te İzmir adayı gösterilmesi olası Bakan Binali Yıldırım’ın desteklediği Bekir Pakdemirli’nin ipi göğüsleyebileceği konuşuluyordu.
 
Adaylar Başbakanlık konutuna girerken ‘Uğur Türkan’ın atandığı’ haberi düştü hatta İzmir kulislerine…
Genel Merkez tarafından iki kez kapıları çalınan milletvekilleri başka sevdalara düşmüşler her birinin gönlünde başka bir aslan yatıyordu. Bazılarının gönlü geniş olduğundan birkaç aslan birden yatıyordu ya…
Vekiller paramparçaydı.
Teşkilat ise ‘iki’ parça…
İkinci temayülde açıkça ‘Akay devam etsin’ diyenlerin oranı yüzde 51’di.
Diğer 8 adayın toplam oranı ise yüzde 49… İşte bu orandır Akay’ı yeniden ‘başkanlık’ koltuğuna taşıyan.
Geçen hafta bir aday için İstanbul’da kapısı çalınan Başbakan Erdoğan, ‘İzmir teşkilatında değişiklik düşünüyorduk ama…’ diye başlamış ve Akay’ı yeniden atayacağının sinyallerini vermişti.
Ve dün sabah Radyo Pause’daki ‘Sesli Gazete’ programında konuğum olan İzmir’in deneyimli vekili Ali Aşlık da canlı yayında aynı şeyi söylüyordu.

-Yüksek ihtimalle mevcut arkadaşımızla devam edilecek.
-Peki neden bu kadar zor geçti bu süreç?
-Herkes, özellikle mevcut arkadaş bu süreçten gereken siyasi dersi almıştır. 

Olay aslında bu kadar da basitti.
Ders almak, tecrübe etmek vardı işin ucunda.
‘Ben oldum, artık tamam’ dememek...
 
Gazetelere bugün yansıyan bir haberde ilginç bir noktaya dikkat çekiliyordu:
Başkanlık sistemi iki yıl önce (genel seçim öncesi) gündeme geldiğinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den yana tavır alan ve ‘Parlamenter sistemin devamından yanayım’ diyen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, aynı tartışma için bugün Erdoğan’ın yanında bir tavır sergileyerek, ‘Tayyip Erdoğan’ın seçilmesinden korkuyorlar’ açıklaması yaptı.
 
Dedik ya AK Parti’yi bekleyen asıl mesele bu…
Başkanlık sistemi… Anayasa Mahkemesi’nin vereceği şok bir kararla bile Türkiye kendini bir anda bu tartışmanın içinde bulabilir. Ve böyle bir tartışma başlarsa AK Parti’nin omurgası kabul edilen simaların nerede, kimin yanında duracağı çok önemli.
Cumhurbaşkanı Gül’le Başbakan Erdoğan arasında yaşanan çatışmanın zaman zaman su yüzüne çıktığı ama derinlerde halen sürdüğü bir dönemden geçiyoruz.
Gül ile Erdoğan’ın bilek güreşine tutuştuğu anda Arınç’ın nerede duracağı çok önemlidir.
Başbakan Erdoğan’ın genel seçim öncesi gündeme getirdiği ‘başkanlık sistemi’ önerisi o dönem Gül ve Arınç’ın karşıt görüşlerinden sonra sümenaltı edilmişti.
Cemaatin ‘başkanlık sistemine’ sıcak bakmadığı zaten biliniyor.
Keza en son Abant Zirvesi’nin sonuç bildirgesi açık…
Değil başkanlık sistemini, cumhurbaşkanının yetkilerinin azaltılması isteniyor.
Hal böyleyken… Tablo buyken…
Arınç’ın alnından öptüğü, dava arkadaşı Akay, İzmir’e il başkanı olarak atanır mı atanmaz mı sizce? Bence atanır.
Ama iyice sarsılır, ufalanır, ezilir ve hizaya getirilir.
Zaten temayüllerle yapılan da buydu.