GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
10 Temmuz 2023 Pazartesi

İzmir hak ettiğini neden alamıyor?

Son verilere göre, 4,5 milyon nüfusun yaklaşık 1 milyonu yoksulluk sınırı altında. Bu yeni durumun, ülkede ve dünyada dengeden çıkan sistemden kaynaklandığı aşikâr. Bu meseleyi, ekonomik bunalım ve göç hareketleri bağlamında ayrıca tartışmak gerekiyor.

İzmir’in hak ettiğini alamadığına dair yakınma son yirmi yılın meselesi değil; seksenlerde, doksanlarda da aynı yakınmalar vardı. 

Şu gerçeğin altını çizmek gerek; ülke rantı, İstanbul-Ankara hattında oluşuyor. Dolayısıyla, ülke yönetimi ve büyük yatırımlarla ilgili karar süreçleri de bu hat üzerinde oluşuyor.

Mesela, her iki şehrin Belediye Başkanı seçim alanlarında ve Cumhurbaşkanı Yardımcılığı gibi bir statü tanımlandı. Oysa, 23 yıldır iktidara direnen biricik metropoldür, İzmir.

İzmir’e gelince, siyasette ve üretimde geri planda kaldığı doğrudur; ülke rantından payına düşen, ürettiğinden az.

Dahası, merkezi yönetim İzmir’e üvey evlat muamelesi yapıyor. Bir kamu kuruluşu olan belediyenin İzmir’de kamu hizmeti üretmesinin önüne engeller çıkarılıyor.

Bu sorunu derinlemesine kavramak için İzmir burjuvazisinin konformist tutumuna da bir göz atmakta yarar var.

Türkiye burjuvazisinin oluşumundaki rolü ve ekonomideki ağırlığı, İzmir’in ülke yönetiminde çok fazla söz sahibi olmasına izin vermiyor.

İzmir’in önde gelenleri, dendiğinde akla gelen, şehir eşrafından hallice bir zümredir.

Bu şehrin elitleri çalışmayı fazla sevmez, öyle aman aman üretmez.  

Ülke ölçeğinde bir şeyler üretmek ve yaptıklarıyla ülke çapında bilinir olmak isteyenler, İstanbul’a gider.

İzmir, kendi içine kat etmeyi seven bir şehir. Günü kendince yaşamayı seviyor. Ülke yönetiminde, ekonomisinde söz sahibi olacak ölçüde üretim ve sermaye birikimi yapmayı dert edinmiyor. İzmir’in büyük aile şirketleri en fazla üç kuşak yaşıyor; sonra da ya yok oluyor ya İstanbul sermayesi satın alıyor.

Hal böyle olunca, politik ağırlığı olmayan şehrin ülke rantından payına düşenin pazarlığını yapacak gücü de olmuyor. Boş bırakılan siyasal alan, hemşeri dernekleri ve siyaseti geçim kapısı yapanlar tarafından dolduruluyor.

Hayatın tadını çıkaran İzmir elitinin durumu, İzmir’in daha fazlasını elde etmesine izin vermiyor. Öncü sınıf yok.

Bununla birlikte, tarihsel koşulları ve değişimin yarattığı koşulları itibarıyla, İzmir’in Doğu Akdeniz’de yeniden parlayacağı günler uzak değil. Yeni Dünya düzeninde önemli metropoller arasında yer alacağı koşulların öncülleri ortaya çıkmaya başladı.

İzmir’in dağlarında çiçekler açmaya devam edecek.