GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
2 Haziran 2023 Cuma

Siyaset işte…

“Seçim mi, kaybettirmek istiyorsun!” suçlamasının baskısı altında hep sustum. Ama o da bir yere kadar...

Seküler toplumun inşasının önündeki iki büyük engelden biri haline gelen din grupları üzerine konuşmaktan uzak durmanın anlamı ne?

Alevi-Sünni çatışmasını CHP-AKP eksenine taşıyan kimlik siyasetini artık geride bırakmak gerekiyor. Kamusal yaşam normlarının yeni toplumsal mutabakat bağlamında yeniden tanımlanacağı dönemdeyiz.

“Pirom” diyerek itaat bildirenler, CHP’yi cemaat partisi gibi görmektenvazgeçmeli. Yoksa, CHP’nin içi fena karışacak.

Yanı sıra, kimlik siyasetiyle bulanıklaşan siyasal alanın vasatların işgaline uğraması, ülkeyi enikonu sıkıntılı bir konuma sürüklüyor.

Kimlik siyasetiyle amaçlanan, sistemin kıyısında kalan din gruplarının sisteme kazandırılması, tüketim toplumuna dahil olmasıydı. Bu süreç de sona eriyor.

“Yürüyüşümüz devam ediyor.” diyen Kılıçdaroğlu’na sormak gerek; Neo liberal siyasetin “görece korumacı ekonomi” önerileriyle devreye giren Jeremy Rifkin, DaronAcemoğlu gibi uzmanların eşliğinde mi, yürüyorsunuz?

Yükselen milliyetçi dalgayı görmek için neden seçimin ikinci turunu beklediler, bu da bir başka garabet. Milliyetçi eğilimlerin güçlendiği, kamucu ekonominin öne çıktığı koşullarda, CHP’nin izlediği siyaset, anlaşılır bir dille anlatılmalıydı.

Toplumsal mutabakatın tam olarak ne anlama geldiği elan seçmen tarafından doğru dürüst bilinmiyorsa, ana muhalefetin bu konuda yetersizliği sorgulanmalı.

Siyaset yapmak böyle ucuz olmamalıydı. Halkın çoğunluğunun cahil ve geri zekalı olduğu varsayımından hareketle siyaset yapmak belki işleri kolaylaştırıyor ama vicdani ve ahlaki değil. Burada, aydınlar da kötü sınav verdi.

Siyaset metalaştırıldı. İnsanın değerini sorgulamaktan vazgeçen siyasetçi, siyasetin finansmanına odaklandı. Hal böyle olunca, siyaset söz israfına dönüştü. Para ve yalan en yüce değer oldu.

Seçimler bitti, şimdi de “o gitsin bu gelsin” tartışması gündemi oluşturuyor. Şark zihniyeti, ne yapmalı, nasıl yapmalı gibi sorulara cevap aramak yerine, “kim?” sorusunun peşine düştü.

Millet İttifakı, yeni yol haritasını ve yeni toplumsal mutabakat koşullarını bir an önce açıklamalı. Kadrolarda değişim ihtiyacını yeni yol haritası zaten belirler. Masaları, sofraları da artık unutsalar iyi olur.

Yaklaşan bunalımın altından kalmak için geniş tabanlı mutabakat koşullarını zorlamaya mecburuz.