GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
13 Eylül 2012 Perşembe

Şeboy: En güzel makam, hürriyet!

Yerel seçimlerin ufukta görünmesi, zaten her adımını ufuktaki ‘sandık’ için atan zevatı hepten heyecanlandırmaya yetti de arttı. Kulislerdeki fısıltılar hafiften yüksek sese dönüşürken, her seçim öncesi ilk elden piyasaya sürülen isimlerin tozları da silkelenmeye başlandı.
Aslında her şeyin yerli yerine oturması için biraz daha zaman gerekiyor.
Örneğin AKP’nin 30 Eylül’deki büyük kongresinin yapılması, partinin yenilerinin belirlenmesi lazım ki, gönlünden belediye başkanlığı geçirenler kartlarını ona göre açsın ya da ‘pas’ deyip geçsin.
Ama bu demek değil ki, biz gazeteci milleti oturup kartların dağılmasını ya da yemeğin pişmesini bekleyeceğiz. En azından ihtimaller üzerinde konuşmak/konuşturmak, ‘ne olursa’ üzerine laf çevirmek, bu işin olmazsa olmazlarından.
Eh, ben de onu yaptım.
Serde Bucalılık/hemşerilik gibi ortak paydamız olması bir yana; AKP içinde bir grubun sahiden de İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan adayı olması için sessiz ve derinden bir çalışma yürüttüklerini bildiğim için… Cemil Şeboy’u aradım.
 
15 yıllık Buca Belediye Başkanlığı döneminde gazeteci/başkan ilişkisi içinde bir kez bile kırmadığım/kırılmadığım Cemil Bey’le, yine aynı sıcaklık ve samimiyetle uzun uzun konuştuk telefonda.
Lafı uzatmadan ‘Büyükşehir’e aday mısınız’ diye sorar sormaz, ‘Yok yok yok yok!’ cevabını almam bir oldu. ‘Allah korusun’ demedi ama sanki der gibiydi…
“Ben” dedi, “Size daha önce de söylemiştim. Dünyaya bir kez geliyoruz ve en büyük makam hürriyet. 15 yıllık belediye başkanlığından sonra ben özgürlüğüme kavuştum. Yeniden esareti niye isteyeyim ki?”
Gönlünden başkanlık geçiren ama bunu ‘evet istiyorum, şartlar uygunsa neden olmasın’ diye yekten söyle(ye)meyenlerin ne kadar çok olduğunu bildiğimden üsteledim elbet.
“Sizinle belediye başkanlığınız bittikten sonra yaptığımız sohbetlerde nasıl rahatladığınıza, üstünden büyük yük kalkmış insanların hafifliğine kavuştuğunuza şahit olmuş biriyim. Ama diyelim ki Başbakan Erdoğan sizi aradı ve ‘Cemil Bey, Büyükşehir adayımız sizsiniz’ dedi. O zaman ne olur?’
Çok kısa bir sessizliğin ardından, sorumu ‘Milyonda bir ihtimal’ diye cevapladı Şeboy.
Ve bu cevabını şu sözler izledi:
“Bir Başbakan’a hayır demek mümkün değildir elbet ama Sayın Başbakan’ın beni arayıp böyle bir teklifte bulunma ihtimali milyonda birdir.”
Cemil Bey, belediye başkanlığını istememesinin altında yatan (bence) en önemli sebebini ise sona bırakmıştı:
“Bu koşullarda belediye başkanlığı yapılmaz. Belediye başkanlarının başına gelenlere baksanıza. Belediye başkanı olmak istemek için, önce belediye başkanını koruyacak mekanizmaların kurulması gerekiyor. Meclisteki milletvekillerinin kürsü dokunulmazlıkları var, söyledikleri sözlerden dolayı yargılanmıyorlar. Bu doğru bir şey ama belediye başkanları attıkları hatta atmadıkları imzalardan bile sorumlu tutulup yargılanıyorlar. Böyle şey olur mu? Hiç görmediğim, imzam olmayan evraklardan bile yargılandım, yargılanıyorum ben. Binlerce bina yapılıyor, binlercesi yıkılıyor mesela. Ve siz hiç görmediğiniz bu binalar için atılan her imzadan sorumlu tutuluyorsunuz. Adam bir şeyleri beğenmiyor ya da size gıcık ya da kızgın; savcılığa koşuyor, haydi soruşturma, yargılama… Böyle başkanlık yapılmaz. Yapacak olanlara da Allah yardım etsin.”
“Niye o zaman taliplisi/meraklısı çok başkanlığın’ diyorum, gülüyor; “Başlarına gelecekleri bilmediklerindendir. Belediye başkanlığı eskiden ateşten gömlekti, şimdi cehennemin kendisi. Hiçbir cazibesi kalmadı başkanlığın. Dışarıdan bakıp iyi/güzel/rahat bir şey sanıyorlar, makam odalarının/arabaların cazibesine kapılıyorlar ama iş hiç de dışarıdan görüldüğü gibi değil. Bu haliyle hiç değil. Bu yasaların kesinlikle değiştirilmesi, belediye başkanlarını koruyacak mekanizmaların getirilmesi lazım. Ama bunlar hiç konuşulmuyor Ankara’da. Konuşulmalı…”
 
60 yıllık ömrünün dörtte birinin belediye başkanlığıyla geçtiğini, kavuştuğu özgürlüğünü yeniden siyasete kaptırmaya niyetli olmadığını vurgulasa da…
Adaylık için, sevgili Ümit’in ifadesiyle ‘açık kapı yerine iğne deliği kadar aralık’ bıraksa da Cemil Şeboy’u AKP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak görmek, beni şaşırtmaz. Meslek gereği; siyasette değişikliklere bazen iğne deliğinin bile yettiğini görecek kadar örneğe şahitliğim var zira.
‘Cemil Şeboy aday olur mu/olmaz mı’yı şimdiden söylemek/bilmek zor ama, bildiğim; olursa eğer, CHP’yi İzmir’de ‘Binali Yıldırım’dan daha fazla zorlayacağı’dır.
‘Neden zorlar’ın içini de o gün gelirse doldurur, yazarız artık…
‘Erken horoz’luğun da bir sınırı var ama değil mi?