GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
17 Mayıs 2012 Perşembe

Anne tarifleri

“Pastırma yazını, belki de mevsimlerin en güzelini yaşasak da…
Havada kışa hazırlık kokusu var. Evlerden sonbahar kokuları yükseliyor şimdi.
Kimi evlerin güneş alan odalarında turuncu renkli tarhanalar yayılı..
Mutfak pencerelerinin içlerinde reçel kavanozları. Balkonlarda çamaşır iplerine ya da demirlere asılmış dolmalık/kızartmalık biberler, patlıcanlar, bamyalar.
Domates/biber salçaları çoktan yapıldı, kızgın güneşi içip cam kavanozların içinde yerlerini çoktan aldı. Erişteler bez torbalarında çekmecelere, kilerlere yerleşti.
Turşular, şimdilik sirkeli/tuzlu/limonlu suda dinleniyor; bulgur pilavına, etli nohuta eşlik edeceği kış günlerini bekliyorlar sabırla…
Şimdi o telaşlar var mı? Hala tarhanayı, salçayı, turşuyu yazdan hazırlayan kadınlar kaldı mı? Komşu kadınlar hala evlerde toplanıp hep birlikte şamata/telaş/çocuk gürültüleri eşliğinde erişte kesiyorlar mı?
İncecik yufka açan, açmayı bilen kaç kadın var?
Hazır salça kavanozları, reçeller, paketlerde her yöreden tarhanalar, erişteler, konserveler, dondurulmuş sebzeler, envai çeşit hazır turşular almadı mı mutfaklardaki yerlerini?
Kadınlar erkek dünyasına karıştıklarından beri, kim uğraşıyor tarhanalarla, eriştelerle, reçellerle?
 
“Onları yapmaya/hazırlamaya ne zamanları var artık kadınların, ne takatları. Tüketim dünyasının dev marketleri/hiperleri,onların yerine yapıyor çoktandır kış hazırlığını..
Kadınlara kalansa, ‘Koy sepete/diz mutfaktaki raflara’ oluyor” diyorsunuz içinizden bu satırları okurken. Biliyorum.
Doğru. Ama.
Hangi tarhana “anne tarhanası”na benzer ki? Kokusu, rengi, kıvamı, mümkün mü?
Hangi salça; hele bir de içine baharat döküp ceviz ekleyince taze ekmekle birlikte fena yedirir insana?
Hangi makarna, üzerine tulum peyniri rendelenmiş o eriştelerin tadını tutturabilir ki?
İpe dizilmiş patlıcanlardan yapılan dolmaların lezzeti, hangi dondurulmuşla eş tutulabilir ya da?
Sadece tüketim/güzellik sektörü değil kadınla erkek farklarını törpüleyen, giderek karşı cinsleri aynılaştıran. Ya da sadece gerçekten çok çalıştığımız, yorulduğumuz, zamanımız, takatımız kalmadığından değil anne tarhanalarına, salçalarına, turşularına, eriştelerine yüz çevirmemizin tek nedeni.
Gelenekleri ayıklamadan hepsini birden küçümsememiz, reddetmemiz de yok mu nedenlerin arasında? Ve ‘Annelerimize benzemeyeceğiz, farklı kadınlar olacağız’ diye ter ter tepinmemiz?



“Eski ev kokularının, annelerimizle özdeşleşmiş yemeklerin/yiyeceklerin sadece lezzet/besin değeri açısından değil, aslında ruha da nasıl iyi geldiğini, şifa verdiğini kendimce keşfedip yıllar önce kaleme aldığım eski bir yazının girişini paylaşıyorsam eğer sizlerle… Sebebi var;
Elimde tuttuğum, tasarımıyla ve adıyla bile insanı cezbeden bir kitap o sebep: annesininkızı.
Sevgili Sarıgöl Köymen’in hazırladığı “kaybetmekte olduğumuz, belki de hiç tatmadığımız yöresel anne tariflerinin, anne-kız hikayeleri”yle harmanlandığı çok farklı,
zengin anne birikimlerini kayıt altına alıp gelecek nesillere armağan eden çok güzel/çok nitelikli bir kitap.
İçinde yer alan tariflerin kiminde, bazen ‘sarmaşık kavurmasında, bazen ‘kahvaltı pişi’sinde, bazen ‘anne keki’nde, bazen ‘ekmek dolması’nda kendi annemi bulup ayrıca sevinip duygulandığım;
İçeriğiyle de görselliğiyle de doyuran, incelikli bir çalışma.
Eskiden bir çırpıda donatıverdiği sofraları kurmaktan sağlığı nedeniyle bir süredir uzaklaşmış annemle biraz daha haşır neşir olmak adına, işlerimi rölantiye aldığım, daha az yazar olduğum şu günlere denk düşmüş bir emek ürünü olması da ayrı bir tat şahsım adına…
Kitabın sayfalarını çevirirken, kimi (annem) tariflerinde burnuma o yemeğin kokusunun geldiğini, bazen burnumun direğinin sızladığını yazsam…
Her bir sayfasında acı-ekşi-tuzlu tarifler arasında çocukluğumun acı/tatlı günlerinde dolaştığımı söylesem…
İl kez bir yemek kitabının bana hem keyif, hem alabildiğine hüzün verdiğini itiraf etsem… İnandırıcı bulur musunuz bilmem. Alır okursanız, anlayacağınızdan eminim ama…
 
Ağzımda hüzünlü bir tat bırakan Güler Sarıgöl Köymen’e ve ‘annesininkızı’ kitabında tuzu olan, annelerinden el alan ve bu eli cömertçe paylaşan herkese, bütün vefalı kızlara…
Elinize sağlık.