GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
23 Kasım 2015 Pazartesi

Bu nasıl CHP Kongresi?

CHP Konak İlçe Kongresi yapıldı. Kongre niyetine sergilenen bu rezilliği sonuna kadar izledim. Yazmazsam olmazdı. Olan biteni CHP’ye oy veren İzmirlinin bilmek hakkıdır.
 
Kongrenin başladığı saatlerde, Konak Belediyesi’nin seçimlere fazlaca dâhil olduğu, bu durumun dengeleri etkileyebileceği endişesi vardı. Bu endişeye katılmamak ne mümkün! Şakir Başak ve yandaşları mağdur ediliyordu.
Daha sonra konuşmaları izledim. Çok hazin ama konuşmacıların gündeminde “Türkiye” hiç yoktu. Türkiye’nin en büyük kapitalistleri bile kapitalizm sonrasına kafa yorarken, CHP’den bir tek kişinin bile böyle bir derdi olmadığını görmek çok umut kırıcıydı. Yurtta ve Dünya’da olanlar bir tarafa, CHP delegelerinin siyaset oyunları bir tarafa… Bu yapıdan her şey çıkabilir ama siyasal muhalefet asla... İzmir yerelinde iktidar olan CHP’de siyaset yapanlar bir yandan yerel iktidar nimetlerinden nemalanırken, bir yandan da yerel yönetimleri yerden yere vurmayı siyaset zannediyorlar. Hâlbuki CHP yerel iktidarı kaybetse, bunların büyük çoğunluğu anında CHP’yi terk eder.
 
Bir başka sefalet, sosyal demokrat düşünceye bir tek vurgu yapılmamış olmasıydı. Bütün bildikleri ve yaptıkları “devrimciyiz, emperyalizme karşıyız” demekten ibaret. Araya da iki Atatürk attırdılar mı, al sana siyaset! Sonra, “al takke ver külah” üçüncü sınıf paylaşım ilişkileri…
Cumhuriyet devriminin öyle elde meşale denize karşı beklenen bir süreç olmadığını anlamadılar, anlamayacaklar da…
 
Kongrenin gösterdiği bir başka gerçek ise, delegelerin parti içi demokrasiden bihaber olmalarıydı. İlçe Başkanı M. Şakir Başak, ‘iki yıl içinde koltuğunu Çağrı Guruşçu’ya bırakacağını’ açıkladı. Ve yandaşı delegeler bu kararı alkışladı. Helal olsun! Bu hanedan kafasını alkışlayan delegeleri ben de alkışlıyorum. (Bir küçük not; Bu vesayet ilişkilerinin dolaşım alanına da galiba “örgüt” diyorlar.)
 
Ve gelelim müthiş finale. Oylar kullanıldı. Sayım yapıldı. Sonuç açıklandı. M. Şakir Başak ve ekibi seçimi kazanmıştı. Buraya kadar her şey normaldi. İşte tam bu sonuçlar açıklandığı sırada, kürsüye çıkan Belediye Meclis üyesi Mehmet Şerif, iki eliyle Kürtlerin silahlı mücadele simgesi olan “v” işaretiyle seçimi kaybeden gruba ve o grubu destekleyen Belediye Başkanına meydan okudu. Grubundan bir tek kişiye bile dokunulursa artık ne yapacaksa… Ve aynı işareti yapan kalabalıkla zaferlerini kutladılar.
 
Bu sahne, CHP’nin Kongre sefaletinin son perdesiydi. Kürt milliyetçilerinin meydan okuması, benim açımdan, bardağı taşıran damla oldu.
Aynı tabanda siyaset yapan M. Şakir Başak ve Mehmet Şerif sırt sırta vermiş, biri “Mustafa Kemal ilkeleri” diyor, diğeri de Kürt milliyetçilerine selam gönderiyor.
Bu samimiyetsizliği sorgulamak gerek. Zaferi işareti yapan Kürt milliyetçisine cevabım; “Sen ne kadar Kürt isen, ben de o kadar Türküm!” olacaktır. Ve bundan sonrası tufandır.
Atatürk postunda Kürt şövenizmi yapanlar, CHP’de kimlik siyasetine karşı verilen mücadelenin farkında bile değiller.
Yaratılan husumet ve sevgisizliğin elbet de bir bedeli olacak. Böylesine nefret yüklü insanlarla kuşatıldığımızı görmek gerçekten çok endişe verici.
Öğrencilik yıllarımdan beri, Kürt kimliğinin ve Kürt dilinin, Kürtlerin onuru olduğunu savunuyorum. CHP içinde, HDP ile diyalogu savunduğumu herkes bilir. Gelin görün ki, benim gibi bir insanı dahi isyan ettirebiliyorlar.
Sakın ola ki, bu rezilliği bir sevinç anında ortaya çıkmış taşkınlık olarak geçiştirmeye kalkışmasınlar. O zafer işaretiyle sevinen insan, ne yaptığını çok iyi bilir.
Ayrıca, bir insanın bu işareti yapma hakkını da sorgulamıyorum. Gider ilgili örgütlerde bütün gün elleri havada dolaşabilir. Ve ben bu hakkını sonuna kadar savunurum. Ama CHP’de bunu yapmak, ikiyüzlülüğün daniskasıdır. Ya mertçe çıkıp davanı savun, o zafer işaretinin gereğini yerine getir, ya da otur oturduğun yerde. Ucuz kahramanlığın lüzumu yok.
 
CHP oylarının %80’ni kıyılardan gelir. Kıyılarda oturanlar bu durumu öğrendiğinde CHP’ye oy verir mi? Bence vermezler. Çevremden biliyorum; oğlum ve çevresi bile CHP’ye oy vermekten vazgeçmeye başladı. Örgütün bu sefaletini daha yakından gördüğünde, İzmir’in insanı hiç tereddüt etmeden oy tercihini değiştirecektir.
Ve ben bu gerçeğin, “kol kırılır yen içinde kalır” kafasıyla toplumdan saklanmasını hiç ahlaki bulmuyorum. İnsanları kandırarak siyaset yapmak solun işi değildir.
 
“M. Şakir Başak ve Mehmet Şerif’in örgütünün” yolu açık olsun. Hiçbir açıklama yapma gereği duymadıklarına göre gittikleri yoldan memnunlar. Ne var ki, bu yol, Mustafa Kemal ve Aydınlanma devrimi ardıllarının yolu değildir. İnsanları aldatarak nereye kadar?