GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
19 Kasım 2015 Perşembe

Yeni dünya belirsizliği

Bütün sonuçların belirsiz olduğu Araf çağındayız. Bir tarihsel sistem daha çöküyor. Çökmekte olan bu sistemin adı, kapitalizmdir.
Ve bütün bilgimiz bundan ibaret.
 
Evet, bütün bilgimiz bundan ibaret. Nasıl çökeceğine ve yerine ne geleceğine dair bilgimiz yok… Sadece, çöküşü işaret eden öncüller var.
Bunun anlamı şudur; Kapitalizmden sonra sosyalizmin geleceğini gösteren hiçbir belirti yok. “Burjuvazi tarih sahnesinden çekilecek, yerine işçi sınıfı gelecek” diyenleri hüsran bekliyor. Böyle bir şey olmayacak. Ortaya çıkacak yeni sistemin neye benzeyeceğini bilen yok. Sadece öngörüler var. Kaldı ki proletarya da kendisi için sınıf olamadı. Geçen yüzyılda bunu öğrendik.
 
Beşyüz yıldır varlığını sürdüren burjuvazi, elan yeryüzünde varolan biricik devrimci sınıftır. Bütün büyük dönüşümleri, en hazırlıklı sınıf olarak burjuvazi gerçekleştirdi.
Burjuvazi, kapitalizmin kaçınılmaz sona yaklaştığını, belki de bu yüzyılı çıkaramayacağını görüyor. Ve sonrasına hazırlanıyor. Burjuvazi ne geleceğini bilmiyor ama hazırlanıyor. Çünkü yeni kurulacak Dünya’yı, o meçhul değişime ve dönüşüme en hazır olanlar yönetecek; Hiç değilse bunu biliyor.
Şimdilik görünen o ki, en hazır olan sınıf, burjuvazidir.
 
Bu günlerde, Ali Koç’un G20 ile ilgili bir toplantıda söyledikleri konuşuluyor. Pazar günü, Seferihisar’da, dostlarla bu konu üzerine konuşurken, Bill Gates de benzer bir açıklama yaparsa hiç şaşırmam, demiştim. Ve Salı günü böyle bir açıklama olduğunu öğrendim. 30/ Ekim günü, The Atlantic ile yaptığı söyleşide; “Kapitalizm bizi iklim değişikliğinden kurtarmayacak” demiş.
Sahip olduğu geniş imkânlar, bilimsel çalışmalar ve yüksek nitelikli donanımı, burjuvaziye, sistemde olan biteni izleme ve yorumlama imkânı sunuyor.
Dengeden uzaklaşan sistemin çatallanma noktalarında, küçük girdiler büyük çıktılar yaratıyor. Artı değerde sürekli genişleme, bir sendrom olarak, sistemin yarattığı eşitsizlikle kendi kendini yok etmekte olduğunu gösteriyor. Ve kapitalistler bunu görüyor.
Sonuç itibarıyla, kapitalizmin çökmekte olduğu fakat sonrasının belirsiz olduğu gerçeğiyle yüz yüze gelen burjuvazi, kapitalizm sonrasına kafa yormaya başladı. Yoksa Ali Koç veya Bill Gates aklına eseni söylüyor değil. Sosyalizme yaptıkları göndermelerin ise, o bildiğimiz sosyalizm ile çok fazla benzeştiğini söyleyemeyiz.
Bilişim Devrimi, yatay toplumda, eşitlik ve özgürlük koşullarında gerçekleşecek. Çevre ve iklim en yakıcı Dünya problemi olarak çözüm bekliyor. Ve bu koşullar sosyalizmde mevcut.
Sosyalizmi bir sınıf mücadelesi olarak görmeyen fakat bilişim devriminin koşullarının hazırlayıcısı olarak gören burjuvazi, bundan sonra da benzer çıkışlar yapacak. Fakat mesele şu ki, bu gidişle, kapitalizm sonrasında kurulacak yeni sistem de burjuvazinin eseri olacak. Ve yeni Dünya sistemini kurmayı başarırlarsa, sözünü ettikleri sosyalizm, bizim bildiğimiz sosyalizme hiç benzemeyecek.
 
Umarım, yazdıklarımdan, burjuvaziye övgü yaptığım gibi bir sonuç çıkartılmaz. Elbet de kapitalist sistemin insani hiçbir tarafı yok. Bu sistemi kurmuş olmak ve 500 yıl sürdürmek, övünülesi bir durum değil.
Bununla birlikte, burjuvazinin bütün devrimleri yönettiği ve Sovyetik sistemin sosyalizm iddiasını yerle bir ettiği gerçeğini görmezden gelerek bir yere varamayız. Sadece burjuvazi ayakta kaldı. Ve her türlü imkâna sahip bir sınıf olarak kapitalizm sonrasını inşa etmeye ve yönetmeye aday.
Solun elinde ise, çökmüş bir işçi sınıfı iktidarı fikri, tarihsel varlık, yeni sosyolojinin başat unsuru “kent yoksulları” ve önemli bir entelektüel birikim var. “Buradan nasıl öncülük çıkar?” Sol bu sorunun yanıtını arıyor olmalı.
Öncülük meselesini nasıl ele alacağını, nasıl öncülük yapacağını ve Dünya’ya neler söyleyeceğini solun çoktandır biliyor olması gerekirdi...
Öyle zannediyorum, Yunanistan’da “Syriza”, İspanya’da “Podemos”, İtalya’da “Beş Yıldız Hareketi”, Portekiz’de “Sol Blok” ve Türkiye’de “HDP” böyle kaygılar taşıyan sol siyasal hareketler olarak ortaya çıktılar.
 

Ali Koç’un, Cem Boyner’in veya Bill Gates’in içinden ne çıktığına, içine ne kaçtığına dair öngörüde bulunmak yerine; solun, öncülük meselesine kafa yorması gerektiğini düşünüyorum. Yoksa 7 milyar insan, alıştığı üzere, yine burjuvazinin peşine takılır gider.