GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
4 Kasım 2015 Çarşamba

Bu ülkede yaşamak için…

Cümleyi tamamlayayım; Bu ülkede yaşamak için hala iyi bir nedeniniz var mı?
Korkarım, çoğumuzun nedenleri hızla tükeniyor. Uğrunda mücadele edecek pek bir şey kalmadığını düşünen insan sayısının tahminlerin çok ötesinde olduğunu düşünüyorum. Ertelene ertelene tükenen umutların yerini karamsarlık aldı.
 
Kendimi bildim bileli, kamusal yaşamda, demokrasi kültürü, özgürlükler, insan hakları, bilimsel düşünce, felsefi düşünce alanları sorunludur. Düşüncenin yöntemine hayli yabancı bir toplumuz. Fakat ikibinli yıllarda durum olduğundan daha da kötüleşti. Siyasal iktidarın sistemi İslamlaştırma arzusu, siyasal ve sosyal yaşamda düzeyi enikonu aşağılara çekti.
Devletin kurumlarını ve hayatın bütün alanlarını İslamlaştırmayı, Tanrı tarafından kendilerine verilmiş görev olarak anlayan islamcı kadrolar çok yol aldılar ve bu işi sonuna kadar götürecekler. Duracakları bir yer yok. Daha kötüsü, bilerek veya bilmeyerek,  halkın %50’si bu durumu onaylıyor. Tam da kıyamet alametlerinin ortaya çıktığı yer. Peki, ne oluyor da kıyamet alametleri ortaya çıkıyor?
 
Her şeyden önce, açık açık söylemekten kaçındığımız bir gerçeği artık dile getirmekte fayda var; AKP’yi destekleyen mütedeyyinlerin ne demokrasi ne özgürlükler, ne de insan hakları meselesi var. İslamcılar bu kavramlardan sadece iktidara gelmek için yararlandılar, iktidara geldiler ve bu gereklilik ortadan kalktı. Artık ötekilerle uzlaşmak zorunda değiller.
Kuran’da ön görülmüş bir yönetim biçimi var, demokrasi Kuran’a aykırıdır. Özgürlüklerin sınırı Kuran’da çizilmiştir. İnsan hakları ha keza Kuran’da bildirildiği kadardır. Yani bu taleplere İslamcıların yanıtı çok nettir; Kuran’da ne yazıyorsa onu yapmakla yükümlüsün! Tanrı kelamından ötesi yok…
Bu, her AKP’linin bildiği fakat fazlaca dillendirmediği örtülü gerçektir. Bundan böyle, Tanrı buyruklarını daha yüksek sesle ve daha yaygın olarak topluma tebliğ edecekler.
Fakat asıl can sıkıcı gelişmelerin kaynağı Saray olacak; Önümüzdeki aylarda, Türkiye, Türk usulü başkanlık sistemini meşrulaştırmak için Erdoğan’ın yapacağı yeni manevralara tanık olacak. ‘Müslüman Türklerin Devleti’ni inşa için elindeki bütün kozları masaya sürecek olan Erdoğan, bize bu günleri de aratabilir.
 
Cumhuriyet’e kafa tutmak çoğumuzun hoşuna gitti. Sosyalistlerin, 68’lilerin, 78’lilerin önemli bir kısmı bunu devrimcilik zannetti. Erdoğan ile elele verip neredeyse devrim yapacaklardı. Şimdi günah çıkarıyorlar. Hazindir, çok insan onların ağzının içine bakıyor, söylediklerinde keramet arıyor.
“Bak, ne güzel söylemiş!” “Okuyun, müthiş bir yazı!” Sinir ediyorlar insanı… Kardeşim, neden bana bu insanların yazdıklarını pazarlıyorsun? Ben zaten en başından beri bunları söylüyorum; bana o metinleri göstereceğine, o insanlara, “Şimdi mi aklın başına geldi?” diye sorsana…
Ne yazık ki, sorunları bütün derinliğiyle kavramaktan aciz satıh insanlar, salt önemli olmanın gerektirdiği gibi, sağda veya solda, iktidar gruplarına yamalanarak nemalanıyorlar.
 
Türkiye elbet de bir çıkış yolu bulacak. Böyle gitmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Ne yapacağımıza karar vereceğiz; yeter ki toplumun buluşacağı ortak dili ve ortak programı oluşturalım. O zaman, bu ülkenin yoksullarıyla, köylüleriyle, işçileriyle, gençleriyle, emeklileriyle, aydınlarıyla; ülkeye sahip çıkmak için, yolunda gitmeyeni yoluna koymak için yeniden yola koyulacağız.
Hazırlanıyoruz; İzmir’de ‘Kent Yoksulları’nı konuşacağız, kent hakkını savunacağız, solda ‘Ortak Program’ı tartışacağız. Bu ülkede yaşamak için her şeye rağmen umudumuz var.