GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Cemil DİRİM
YAZARLAR
1 Temmuz 2011 Cuma

Yemin krizi ve CHP…

Deniz Baykal’ın genel başkanlıktan istifası üzerine genel başkan seçilen Kemal Kılıçdaroğlu, ilk günlerde CHP tabanı ve sempatizanları için bir umut olmuş ve anketlerde CHP’nin oyu yüzde 33-35 oranına yükselmişti. Ancak parti içi demokrasi vaatlerini yerine getirmediği için ilk önce CHP örgütünün tepkisini çeken Kılıçdaroğlu, parti üyesi bile olmayan kırktan fazla kişiyi Parti Meclisi’ne alarak ne büyük hata yaptığını bugünlerde daha iyi anlamıştır. CHP’yi değiştirmek uğruna bunca insana kucak açan Kılıçdaroğlu, CHP’de yıllardır siyasetin değişik kademelerinde deneyim kazanmış pek çok ismi de partiden uzaklaştırdı. Çevresinde siyaseti bilen insanlar olmayınca da yemin olayında olduğu gibi acemice kararlar almak zorunda kalıyor. Daha önceki bir yazımda belirttiğim gibi Kılıçdaroğlu çok başarılı bir bürokrat olabilir ama siyasi tecrübesi yeterli değil. Çevresinde ya iyi danışmanları yok ya da onları dinlemiyor. Yoksa yemin olayı bu duruma gelmezdi. Belki sembolik olarak ilk gün meclise girilmez farklı bir organizasyon yapılır ikinci gün yemin edilebilirdi. Ancak tutuklu milletvekilleri yemin etmeden yemin etmeyeceklerini söylemek hatalıydı. Meclis iç tüzüğünü yanlış yorumlayarak CHP’nin yemin etmemesi halinde meclisin kilitleneceğini zannetmeleri ya da Meclis Başkanı kanun teklifi veremeyeceği halde böyle bir yol izleyeceklerini söylemeleri CHP gibi köklü bir partinin yapacağı hatalar olmamalı. Oysa bu dönem de güçlü ve çözüm öneren bir ana muhalefet partisine yani CHP’ye her zamankinden daha çok ihtiyaç var.

Mustafa Kemal Atatürk’ün “ Benim en büyük eserim” dediği TBMM’ni boykot etmek doğru bir davranış değil. Meclise girersin daha demokratik bir Türkiye’nin oluşması için kanun teklifleri verirsin hükümet kabul etmezse döner halka şikayet edersin. Ama bugün girmeye çalıştıkları TBMM’ni yıkmak için örgüt kurmaktan yargılanan kişileri aklanmadan TBMM’ne getirmek için bu yapılanlar doğru değil diye düşünüyorum. Anlayamadığım bir başka konu ise hapisten çıkarmak için meclis boykot edilen iki kişiden birinin Mehmet Haberal olması. Geçmişte CHP’ye emeği geçmiş Hikmet Çetin, Fikri Sağlar gibi birisi olsa anlayacağım. Oysa bu isimler aday bile yapılmadı. Ancak Demirel’in ricasıyla listelere alınan Haberal aday olmadan önce CHP üyesi bile olmayan bir isim. Ona bu kadar sahip çıkılması kulislerde konuşulan iddiaları doğruluyor sanki. Yine partiye büyük miktarda bağış yaptığı iddia edilen ve halen tutuksuz yargılanan Sinan Aygün’ün hapse girmesini engellemeye çalışmak CHP’nin önceliği olmamalı diye düşünüyorum. CHP’nin seçimlerde istenilen sonucu alamamasının nedenlerinden birisinin de Mehmet Haberal, Sinan Aygün, Turhan Tayan ve merkez sağdan 20’ye yakın ismin genel başkan kontenjanından ön sıralarda aday gösterilmesi olduğunu herkes kabul ediyor. Demirel’e yakınlığıyla tanınan bu isimlerin partiye oy kazandırmadığı seçim sonuçlarıyla da ortada. 

Ak Parti ve CHP’nin seçim vaatleri arasında daha demokratik bir Türkiye ve yeni anayasa yapılması varken. Bu süreç başlatılmayıp meclisin boykot edilmesi demokrasi düşmanlarından başkasının işine yaramaz. Seçim öncesi yapılan araştırmalarda vatandaşların yüzde 75’i Ergenekon sanıklarının aday gösterilmesini istemiyordu. Yine aynı araştırmalarda CHP’ye oy vereceğinin söyleyen seçmenlerin yüzde 33’ü de Ergenekon sanıklarının aday yapılmasına karşı olduğunu belirtiyordu. Tüm bunlara rağmen bu kişileri aday yapmak krize davetiye çıkarmaktı ve beklenen oldu.

Yemin krizi bir süredir kulislerde konuşulan bazı iddiaları da gündeme taşıdı. Deniz Baykal’ı kaset tezgahıyla genel başkanlıktan uzaklaştıran gücün, genel başkanlığı altın tepside sunduğu Kılıçdaroğlu’ndan diyetini istediği söyleniyor. Yoksa Kılıçdaroğlu’nun böyle büyük bir hatayı yapmayacağı iddia ediliyor. Ak Parti’nin iktidar olmasını engelleyemeyen bu odağın, CHP aracılığıyla yeni bir anayasa yapılmasını engellemek için böyle bir yol izlediği konuşulanlar arasında. Bu yaşananlar aklıma 367 krizi sırasında Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar’ın son anda açıklayamadıkları bir nedenle meclise girmekten vazgeçmelerini getiriyor. O gücü dinleyenler bugün siyaset sahnesinde yoklar. CHP’de yemin krizini uzatırsa halkın tepkisini üzerine çekecektir. CHP’nin ve diğer partilerin içindeki Ergenekon lobisi var gücüyle daha demokratik bir ülke olmamızı engellemeye çalışıyor. Son yıllardaki seçim sonuçları gösterdi ki halk yaşadıklarından memnun değil ve değişim vaat edene destek veriyor. Kılıçdaroğlu, seçim sonrası süreci iyi yönetemedi. Bu kriz Ak Parti’nin işine yarar. Erdoğan da avantajını bildiği için ayak sürüyecek. Milletvekilleri bildiğim kadarıyla ilk maaşlarını aldılar. Bu kriz birkaç ay sürerse CHP sıkıntıya girer. Arkasından gidilecek bir seçimde bugünkü kadar da milletvekili çıkaramaz. Aslında Kılıçdaroğlu blöf yaptı ve dipsiz kuyuya atlamış oldu. Hukuk devletinden bahsedip sonra da Başbakan’a “gelde çöz” demek siyasi etiğe sığmaz. CHP bugün çözüm de öneremez durumda. İlk önerdikleri çözümden daha sonra Karayılan’ın bile yararlanacağının anlaşılması ne kadar hazırlıksız olduklarını gösteriyor. Bu politikaları sürdürmesi parti içinde ilk başta prim yapsa da uzun vadede CHP yönetiminin aleyhinde olacaktır. Tahminim önümüzdeki günlerde Kılıçdaroğlu, bir bahane bulup geri adım atacaktır. Yoksa liderliği tartışmaya açılır ve partiyi yönetemez hale gelir.

Aslında Kılıçdaroğlu genel başkan seçildikten sonra üst düzey bir CHP heyeti Amerika’ya gitti. Oradaki görüşmelerle ilgili duyumlarımıza göre “ katı laiklik söyleminden vazgeçilmesi ve ılımlı İslamcı kesimlerle ilişki kurulması, kürt sorununun çözümü konusunda daha yapıcı bir politika izlenmesi” gibi konularda mutabakat sağlanmıştı. Seçimden sonra CHP’den Ak Parti ile diyalog içinde ve yapıcı bir muhalefet izlemesini bekleyen çevreler eminim hayal kırıklığına uğramışlardır.

Bu krizin parti içi yansımaları da olacaktır. Kurultay için yeterli imzanın toplanacağını düşünüyorum. Baykal’dan yaka silken CHP’liler bile izlenen politikalar karşısında tereddüt içinde. Yeni CHP söylemini parti tabanı içine sindirmiş değil. Özellikle PM’nin yapısı yıllardır CHP’ye emek vermiş tabanın tepkisini çekiyor. Aday listelerinde yapılan hatalar sonucu küstürülen örgüt yöneticileri de rövanşı almak için çaba gösteriyor. Neler olacağını bekleyip göreceğiz.