GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Cemil DİRİM
YAZARLAR
19 Nisan 2011 Salı

Ak Parti’deki operasyon ve sonuçları

Ak Parti de milletvekili aday listesi açıklandığında 167 milletvekilinin listelerde yer almadığını ayrıca partinin ağır topları olan bazı bakanların başka şehirlere kaydırıldığını gördük.
Başbakan Erdoğan tarafından gerçekleştirilen operasyonun arka planına baktığımızda stratejik bir oyun planının etkilerini görüyoruz. Başbakan Erdoğan, "bazı milletvekillerini dinlendirerek bir sonraki dönemde veya genel merkezde değerlendirmek istediğini, değişim ve yenilik amacıyla böyle bir değişiklik yaptığını” söylese de tek nedenin bu olduğuna inanmak güç.
Başbakanın inisiyatifiyle bazı milletvekilleri seçim bölgesinden çok uzaktaki illere gönderildi. Onlarda itiraz etmeden istemeseler de bu kentlere gitmek zorunda kaldılar. Çünkü önlerinde bir zamanlar Ak Parti nin ağır topları olan ama çatlak ses çıkardıkları için uzaklaştırılan  Abdüllatif Şener, Erkan Mumcu, Murat Başeskioğlu, Köksal Toptan gibi onlarca örnek vardı.  
Bu operasyonla, Bülent Arınç Bursa’ya, Mehmet Ali Şahin Karabük'e, Vecdi Gönül Antalya'ya, Ertuğrul Günay İzmir'e, Zafer Çağlayan Mersin'e, Binali Yıldırım İzmir'e, Mehmet Şimşek Batman'a gönderildi...
Bu isimlerin aday gösterildikleri kentlere gönüllü gittiğini sanmıyorum. Erdoğan’ın kararına uymak zorunda kaldılar ve bunu da “ Başbakanımız böyle taktir etti” sözleriyle açığa vurdular. Bunun gerekçesini analiz etmeye çalışırsak şöyle bir tablo ile karşılaşırız.
Başbakan Erdoğan’ın, kişisel kariyerini ve partinin başından ayrıldığında olabilecekleri hesaplayarak bir plan yaptığı anlaşılıyor. Normal takvimin işleyeceğini varsayarak kilometre taşlarına bir göz atalım...
12 Haziran 2011 genel seçimleri...
27 Ağustos 2012 Cumhurbaşkanlığı seçimi...
29 Mart 2014 yerel seçimleri...
12 Haziran 2015 genel seçimleri...
Bu takvimde 12 Haziran seçimiyle Cumhurbaşkanlığı seçimi arasına yeni Anayasa gibi önemli bir tartışmanın ve pek muhtemel bir Anayasa referandumunun da girebileceğini hesaba katmak gerekiyor. Erdoğan, bütün oyun planını bu takvim üzerine oturtuyor. Bu oyun planının kritik kavşakları var. Erdoğan kendisiyle birlikte partinin ağır topları olarak adlandırılan Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Vecdi Gönül gibi çok sayıda ismin tüzük gereği son kez milletvekili adayı olduğunu çok önceden ilan etmişti.
Erdoğan açısından kendisinin son kez aday olması kendi oyun planında pek bir şey ifade etmiyor. Çünkü kurduğu bu oyun planında Erdoğan'ın hedefinde zaten 2007'de kapısından döndüğü Çankaya'ya çıkmak var. Yani zorunlu olarak bir dönem mola veriyor. Kaldı ki Erdoğan'ın planı eğer sorunsuz işlerse bir değil iki dönem ara vermiş olacak. Erdoğan halkoyu sonucu 2012'de Köşk'e çıkarsa 2017'ye kadar görevini sürdürecek. Bir dönem daha seçildiği zaman 2022'ye kadar Köşk'te kalacak demektir Erdoğan. Bu  Erdoğan'ın bir slogan haline dönüştürdüğü "2023 hedeflerine" de uygun düşüyor.
Eğer bu oyun planı doğruysa ki bunun aksini işaret edecek hiçbir belirti yok şu anda, o zaman Erdoğan için önemli olan bu planın işlemesini sağlayacak bir siyasal sistemin kurulması ve kurgulanmasıdır. Turgut Özal'ın deneyiminden büyük dersler çıkaran Erdoğan’ın, Köşk'e çıktıktan sonra gücün elinden kayıp gitmesini istememesi çok normal. Bunun için iki farklı yol izleyebileceğini düşünüyorum.
Bunlardan birincisi, köklü bir Anayasa değişikliğiyle Başkanlık sistemine geçmek, Başkan olarak yola devam etmek. Buna yönelik mesajlarını da zaten daha önceden kamuoyuna açıklamıştı. Ancak başta Cumhurbaşkanı Gül olmak üzere Bülent Arınç ve Mehmet Ali Şahin hemen başkanlık sistemiyle ilgili aleyhte görüşlerini açıklamışlardı. 
İkincisi ise, eğer Başkanlık sistemi mümkün olmayacaksa, o zaman teknokrat bir başbakan üzerinden partiyi ve ülkeyi yönetmeye devam etmek. Yani parlamenter sistem görünümlü, başkanlık sistemi. Bu oyun planı için Parlamento grubu ve parti yönetiminin sorunsuz işlemesi gerekiyor. İşte Erdoğan, bu yol haritası için hazırladığı milletvekili listeleriyle ilk büyük hamlesini yaptı diye düşünüyorum. Milletvekili  listelerinde gözlemlenen ana unsur listelere alınan birçok yeni ismin teşkilat içinden gelsin ya da gelmesinbu plana engeloluşturabilecek güçlü bir siyasi kimliğe sahip olmamaları. Bu oyun planı için önemli bir hamledir.
İkincisi ise, kendi kentlerinde güçlü bir teşkilat ağı kurmuş olan isimleri, bu ilişki ağından ve köklerinden koparmak olmuştur... Arınç, Çelik, Şahin, Çiçek operasyonunun altında bu yatıyor diye düşünüyorum. Erdoğan gibi hiçbir şeyi şansa bırakmayan ve ilmik ilmik ören bir strateji ustasından beklenebilecek bir davranış.
Bundan sonraki hamle hemen seçimin ardından gelecek. Bugün başka kentlere "tayin" edilen bu isimlerin önemli bir kısmı yine "yenileşme ve dinamizm" gerekçesiyle kabine dışında bırakılacak, belki bir kısmı pasif bakanlıklara atanacak. Yine grup ve parti yönetimi de yeni isim ve yüzlerle takviye edilecek ve bu yumuşak geçiş ile tasfiye tamamlanacak.
Bu plan içerisinde önemli olan Abdullah Gül figüründe olduğu gibi güçlü bir siyasi kişiliğin ortaya çıkmasını, bunun partide organik bir taban bulmasını engellemek. Bu süreçte parti içerisinde bir takım farklı seslerin yükselmesi olası gibi gözükmesine rağmen Parlamento grubunun birlikte hareket etmesi çok önemli.
2012 yılında Erdoğan Köşk'e çıktıktan sonra teknokrat hükümetle yola devam edilecek, 2015 yılındaki genel seçimde ise tüzük gereği Parlamento dışı kalacak olan Bülent Arınç, Faruk Çelik, Cemil Çiçek, Vecdi Gönül, Abdülkadir Aksu, Mehmet Ali Şahin, Beşir Atalay gibi önemli isimlerin kenara çekilmesiyle plan işleyecek. Burada Abdullah Gül faktörü de önemli, ama Erdoğanaday listeleri ile onu da zayıflattı diye düşünüyorum. 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında Gül'ün kararlılığına şahit olan Erdoğan, artık Gül partinin başına geçmek istese de bunun mümkün olamayacağı bir grup inşa etmek üzere.
Erdoğan, Köşk'e çıkmasıyla partisinin parçalanacağı yönünde muhalefet temsilcilerinde ve hatta kamuoyunda oluşan güçlü beklentinin farkında. Şu anda tüm hazırlıklarını bu beklentiyi boşa çıkarmak üzerine yapıyor ve Köşk'e çıksa da "mutlak gücü" elinde tutacak bir yolun taşlarını döşemeye çalışıyor. Erdoğan gibi AK Parti’yi kurduktan 6 ay sonra tek başına iktidara taşıyan, kamuoyu araştırmalarına göre 3. Defa tek başına iktidara gelmesi beklenen bir siyasi figürün gelecekteki Türkiye ve Ak Parti’yi şekillendirmek için gerekli hazırlıkları yapmadığını düşünmek onu hiç tanımamış olmaktır.
Erdoğan’ın planının şu ana kadar işlediği görülüyor. Ama tarih ve hayat, her zaman planların arzulandığı gibi işlemediği onlarca örnekle dolu. Bu planın işleyip işlemeyeceği yönündeki ilk sonuç ise, 13 Haziran sabahı ortaya çıkacak. Biz sadece siyasette görünen önemli bir değişikliğin nedenleri hakkında yorum yapmaya çalıştık. Önümüzdeki süreçte bu yorumlarımızı destekleyecek gelişmelerle karşılaşacağımızı düşünüyorum.