GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Cemil DİRİM
YAZARLAR
30 Mayıs 2011 Pazartesi

Anketler ve seçim sonuçları…

Genel seçimlerin yapılacağı 12 Haziran’a çok kısa bir süre kaldı. Mitingler ve seçim bürosu açılışlarının dışında çok fazla ses getirecek ve sonuca etki edecek çalışma temposunu partilerde göremiyoruz. Son yapılan kamuoyu araştırma sonuçlarını bir ay önce yapılan araştırmalarla kıyasladığımızda oylarda fazla değişiklik yok. Partilerin büyük önem  verdikleri seçim kampanyaları daha çok mevcut oyları korumaya ve kararsız seçmenlerin oylarından birkaç puan almaya yarıyor. Türkiye genelinde yapılan ve birkaç gün önce biten bir araştırmanın sonuçlarını inceleme şansım oldu. Daha önce açıklanan sonuçlardan çok da farklı değil. Araştırma sonuçlarına göre AK Parti yüzde 45, CHP yüzde 27, MHP ise yüzde 11 oranında oy alacak. Her araştırmada olduğu gibi bu sonuçlarda da yüzde 2 oranında bir hata payı bulunuyor.

Son günlerde değişik kamuoyu araştırma şirketleri tarafından açıklanan anket sonuçları da benzer sonuçlar veriyor. Görünen o ki AK Parti ulaşabileceği maksimum oy oranına yaklaşmış durumda. Vatandaş ağır ekonomik sıkıntılar içinde bulunsa da istikrarın sürmesi adına bir dönem daha AK Parti’yi iktidara taşıyacak. Bence halkın son defa vereceği bu krediyi AK Parti iyi değerlendiremezse bir daha bu oranları yakalaması çok zor. Zaten siyasi tarihe baktığımızda 3. Döneminde bu oranda oy alabilmek bile büyük başarı olarak gözüküyor.

CHP’ye baktığımızda ise herkes 12 Haziran’da alınacak sonuçlara kilitlenmiş durumda. CHP’nin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçildiği günlerde yakaladığı yüzde 34-35 oranını koruyamadığı görülüyor. Bunu belli başlı nedenlerini şöyle sıralayabiliriz; parti içi çekişmelerin yarattığı küskünler, aday belirlemede yapılan hatalar, PM değişikliği ile yapılan kan değişiminin seçim nedeniyle örgütlerde yapılamaması, partide yapılan ve Yeni CHP diye adlandırılan değişimin bazı kesimlerde kuşku yaratması, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bazı konularda ikircikli davranması, Merkez sağ kökenli çok sayıda ismin önemli görevlere getirilmesi.

Aslında CHP yeni söylemiyle geniş halk kitlelerinin ilgisini çekmeyi başardı. Daha önceki söylemlerinin tersine halkın ekonomik ve sosyal sorunlarını gündeme taşımaya başladı. Daha önce statükonun temsilcisi görünümü verirken, halkın değişim talebini görerek özgürlüklere vurgu yapmaya başladı. Tüm bu olumlu değişikliklere rağmen hala yüzde 30 bandını aşmakta zorlanması, yeni CHP’yi anlatmanın yetmediğini bu konuda kararlılık göstermesi gerektiğini vurguluyor.

CHP’yi olumsuz etkileyen önemli bir etken de Ergenekon Davası konusunda hatalı tutum takınması. Mustafa Balbay ve benimde masum olduğuna inandığım birkaç ismin dışında sanki gözaltındakilerin hepsini siyasi iktidar keyfi olarak içerde tutuyormuş gibi bir söylem halkın CHP’nin değiştiğine olan inancını sarsıyor. Yıllardır statükonun devamından yana olan ve katı devletçi bir söylemi bulunan CHP uygulamalarıyla da daha demokrat, özgürlükçü bir Türkiye istediğini halka anlatmalıdır. Yoksa bu ülkede Başbakanların asıldığını, binlerce faili meçhul cinayet işlendiğini, cezaevlerinde yaşanan işkenceleri, aynı silahtan çıkan kurşunların sabah saatlerinde bir ülkücüyü, öğleden sonrada bir solcuyu vurduğunu vatandaşlar biliyor. Çok eski değil 28 Şubat’ta halkın oylarıyla seçilen bir hükümetin nasıl alaşağı edildiğini kimse unutmadı. O süreçte sahte andıçlar düzenlenerek, Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar gibi bir çok gazetecinin PKK’lı ilan edilerek kovulduğuna da medya camiası yakından şahit oldu. Yine Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında e-muhtıra ile siyasete dışarıdan müdahale edildiğini hep birlikte yaşadık. O dönemlerde demokrat bir tavır sergileyemeyen CHP’yi halk oy vermeyerek cezalandırdı. AK Parti’nin bir çok hatalı politikası olmasına rağmen rekor sayıda oy vererek bu tür müdahaleleri istemediğini gösterdi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun son günlerdeki açıklamaları mesajı aldığını gösteriyor. 12 Haziran’dan sonra koltuğunu koruyabilir, demokrasi, özgürlük ve değişime yönelik söylemini sürdürürse bence CHP’ye her kesimden vatandaşın oy vermesini sağlayabilir. Eğer halkı samimi olduğuna inandırabilirse gelecek seçimlerde, geleneksel sol oyların çok üzerinde bir oy oranına ulaşması hiçte zor değil.

Son günlerde ismi kasetlerle anılan MHP’ye bakacak olursak baraj sıkıntısı olmadığı ancak bir yönetim problemi olduğunu görüyoruz. 12 Eylül Referandumunda “ hayır” oyu verilmesi kararı alan MHP, ezeli rakibi CHP ve BDP ile aynı safta yer alarak en büyük hatasını yapmıştı. Eğer o dönemde “ evet “ kararı alsaydı hem tabanıyla ters düşmeyecek hem de AK Parti’nin yüzde 58 “evet “ oyunu sahiplenmesini önleyecekti. İzmir’de Musavvat   Dervişoğlu gibi çalışkan bir ismi 3. Sıraya koyduklarına göre demek aday belirlemede de hatalı kararlar alıyorlar. Son kaset olaylarının da MHP’nin üst yönetimini değiştirmeye yönelik bir tezgah olduğu ortada. Bu tür olaylar ideolojik bir partiyi çok fazla etkilemez ama siyasette bu yöntemlerle sonuç alınıyor olması çok tehlikeli bir sürecin başladığını gösteriyor.

Bir de geçtiğimiz seçimlerde baraja takıldığı için çok fazla medyanın gündeminde olmayan partiler var. DP yeni lideriyle ilk sınavını verecek bu seçimlerde. Geçen seçimlerde aldığı yüzde 5 civarındaki oyu alması zor görünüyor. Bence bu seçimin asıl sürprizini Saadet Partisi yapacak. Fikir partisi olmanın avantajını kullanan Milli Görüşçüler, hiç ara vermeden çalışmalarını sürdürüyorlar. Rahmetli Erbakan Hoca’nın talebeleri onun kendilerine emanet ettiği bayrağı taşımanın sorumluluğu içinde seçimlere hazırlanıyor. İlk hedefleri yüzde 10 barajını bu seçimlerde geçmek, daha sonra da AK Parti de aradığını bulamayan milli görüş tabanını SP çatısı altında toplamak. Milli Görüş hareketinin daha uzun yıllar Türk siyasi hayatında belirleyici rol oynayacağını düşünüyorum.

Saadet Partisi’nden tartışmalı bir şekilde ayrılarak kendi partisini kuran Numan Kurtulmuş ise bu seçimlerde ilk sınavını verecek. İyi bir hatip olan ve birikimiyle değişik kesimlerden vatandaşların takdirini kazanan Kurtulmuş’un alacağı oyda merakla bekleniyor.

Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatı sonrasında Genel Başkanlığa seçilen Yalçın Topçu’nun liderliğinde seçimlere katılacak olan BBP’de seçim çalışmalarını sürdürüyor. Son günlerde MHP’de yaşananları izleyen BBP’liler “ biz ayrılmakta haklıymışız.”diyorlar.

Siyasi parti olarak seçimlere katılamasa da Genel Başkanları Doğu Perinçek’in bağımsız aday olarak seçilmesini sağlamaya çalışan İP’lileri de unutmamak gerekir. Çok sayıda seçim bürosu açan İşçi partililer arı gibi çalışarak liderlerini Silivri’den kurtarmanın çabası içerisindeler.

Aslında barajı aşma şansları düşük olmasına rağmen büyük bir gayretle seçimlere asılan partilerde siyaset yapanları alınlarından öpmek lazım. Kısa vadede iktidar olma şansları olmamasına rağmen idealleri uğruna, fikirlerini halka anlatmak için en uygun platform olan seçim sürecini değerlendiriyorlar. Seçim yarışına katılan tüm partilere başarılar diliyorum.

Notlar:
 

1- CHP Mitingini izledim. Beklediğim gibi heyecanı yüksek, katılımın yoğun olduğu bir mitingdi. İl örgütü iyi çalışmış. İzmir de CHP’nin en büyük dezavantajı yerel yönetimler. İl örgütüyle, yerel yönetimler arasında bir uyumsuzluk var. CHP’li belediyelerden en çok şikayet edenler de CHP’liler. Bence bu ve benzeri nedenlerle AK Parti İzmir’de beklenilenden çok daha yüksek oy alacak.
2- Geçtiğimiz hafta Aziz Kocaoğlu’nun daveti üzerine bir grup gazeteci ile birlikte metro çalışmalarını yerinde izledik. Üçyol durağından inip, Hatay durağından çıktık. Bu arada yerin 30 metre altında dinlediğim ilk konuşmayı da Aziz Kocaoğlu yaptı. Yaklaşık 40 dakika sürdü ya da bana öyle geldi. Kocaoğlu, Metronun bitişiyle ilgili tarih vermekten kaçındı. Ama inşaatı ve yapılan işleri yerinde görünce, işinin kolay olmadığını söyleyebilirim. Aziz Kocaoğlu ile ilgili izlenimimde de bir değişiklik olmadı. Dürüst, samimi ve bir şeyler yapmak için çırpınıyor ama hala iyi bir ekip kurabilmiş değil ve A Takımı yok. Bu da bir çok çalışmanın aksamasına neden oluyor.
3- Elimde olsa seçimlere 3 ay kala siyasi araştırma yapılmasını yasaklarım. Her akşam televizyonlarda boy gösteren anket firmalarının yetkilileri vatandaşları yanlış yönlendiriyor. Sanki sandıklar açıldı da sonuçları açıklıyorlar. Olan bizim gibilere oluyor. Her seçimde sonuçlarla ilgili iddialara girip takım elbisesinden, tatiline, yemeğine bir çok iddia kazanırken bu seçimlerde iddiaya girecek kimseyi bulamıyoruz. Yetkililerden bu mağduriyetimizin giderilmesini talep ediyoruz (!)