GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Cemil DİRİM
YAZARLAR
8 Haziran 2011 Çarşamba

Seçimlerden nasıl bir sonuç çıkar?

Seçim günü yaklaştıkça siyasi tansiyon yükseliyor, meydanlar kızışıyor, sinirler geriliyor. Sinirleri geren projeler değil, polemikler. Hedef, hala safını belirlememiş kararsızlardan bir bölümünün oyunu alabilmek.
Son günlerde herkes birbirine soruyor, “ seçimden nasıl bir sonuç çıkar? AK Parti anayasayı değiştirecek milletvekili sayısına ulaşabilir mi? CHP yüzde 30’un üzerine çıkar mı? MHP, barajı aşacak mı? Saadet mi daha çok oy alır, HAS Parti mi?” bunlar ve benzeri çok sayıda soru, cevabını 13 Haziran’da bulacak.
Ak Parti’ye baktığımızda seçimden birinci olarak çıkacaklarının güveniyle hareket ediyorlar. Geçtiğimiz günlerde yapılan İzmir mitingi de morallerini iyice yükseltti.
 CHP’liler ise Kılıçdaroğlu’nun kampanyasından çok ümitliler. İlk kez “laiklik gidiyor, şeriat geliyor” paranoyasından uzak, Türkiye’nin sorunlarına yönelik çözüm önerileriyle halkın karşısına çıktılar. Birde Kılıçdaroğlu’nun akıl hocası Demirel’in bol vaatli yeni söylemi ile meydanlardalar. Tabii Demirel’den alınan sadece bol vaatli söylem değil. Demirel’in has adamlarından 25 kişiyi de listelerine aldılar. Onlara göre en iyi sonuç, Ak Parti’nin oyunun yüzde kırklara düştüğü, CHP’nin de yüzde 35 ve üzerine çıktığı bir orana ulaşmak.
 MHP, aslında durumu en sıkıntılı parti. Bir yanda kaset skandalları ile uğraşırken, diğer yandan bu sıkıntılı durumdan ve mağduriyetten yararlanıp oylarını yükseltmeye çalışıyorlar.
Demokrat Parti, Saadet Partisi, Has Parti, Büyük Birlik Partisi gibi partiler ise sınırlı imkanları ile medya desteği olmadan seçimlerde en iyi sonucu almak için var güçleriyle çalışıyorlar.
 
***
 
Siyasi Söylem Belirlemek ve Sonuçları
Daha önceki bir yazımda siyasi strateji belirleme ve siyasi danışmanlığın öneminden bahsetmiştim. Geçtiğimiz günlerde TV’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir sözünü işittiğimde yine aynı konu aklıma geldi. Kılıçdaroğlu’nun Başbakan Erdoğan’a yönelik, “ Dişlerini sökeceğim onun, hiç endişe etmeyin siz.” sözleriydi dikkatimi çeken. Aslında bir süredir dikkatimi çeken bu konuyu yazma gereği duydum. Anladığım kadarıyla Kılıçdaroğlu’nun siyasi danışmanları onu yanlış yönlendiriyorlar. Kılıçdaroğlu’nun söylemlerinden anladığım şu, siyasi danışmanları Tayyip Erdoğan’ın karizmasından halkın etkilendiğini çözmüşler ve “Tayyip’i halk çok seviyor. Her iki kişiden birinin ona oy vermesinin nedeni onun karizması. Karizması çok yüksek, onun için onu halkın karşısında aşağılayarak, küçümseyerek, söylediğimiz sözlerle onu sıradanlaştırarak karizmasını çizelim” demişler. Bunun üzerine de daha önce efendi ve halim selim tavırlarıyla dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “ Recep Bey” ile başladığı bu söylemde, Türk toplumunda muhatabını aşağılamanın en kolay yolu olan “ anasını…” diyecek kadar ileriye gitti. Daha sonra da pek çok hakaret ve küçümseme sözü duyduk Kılıçdaroğlu’ndan. Ancak, Türk halkının genel başkan seçildiği ilk günlerde “ sakin güç” ve “ Gandi” lakabıyla benimsediği Kılıçdaroğlu’nda tüm bu söylemler çok sakil duruyor ve yakışmıyor. Seçim sürecinin başından beri Kılıçdaroğlu’ndaki bu değişimi yadırgıyorum. Kasımpaşalı edasıyla Tayyip Erdoğan söylediğinde yakışacak bir üslubu, Kılıçdaroğlu kullandığında vatandaş yakıştıramıyor. Ancak Kılıçdaroğlu, yanlış yönlendirildiği bu imajı benimsemiş görünüyor. Yine baştaki cümleyi inceleyecek olursak, bir ülkenin Başbakanına “dişlerini sökeceğim” demek hatalı bir söylemdir. Bu sözler muhataplarında, söyleyenin agresif kişilikli, işkence çağrışımı yapan sözler söyleyen, saldırgan dil kullanan birisi olduğu izlenimi bırakır. Aynı zamanda karşı tarafın dişleri olduğunu ve dolayısıyla ona zarar verecek güçte olduğunu, ondan çekindiğini de dolaylı olarak anlatır. Tayyip Erdoğan da zaman zaman bir Başbakan’a yakışmayacak argo ve sert üslupla sözler söylüyor. Ancak ilk günden beri aynı tarzda ve halk bu tarzını yadırgamıyor artık. Kılıçdaroğlu ise onu popüler yapan TV’lerde Siyasi tartışmalarında efendi, sakin, kolay sinirlenmeyen tavrı ile karşısındaki AK Partilileri kızdırmış ve bu tartışmaları kazanmıştı. Hatta Melih Gökçek gibi bir polemik ustası bile Kılıçdaroğlu ile başa çıkamamıştı. Son günlerdeki sert, argo ve kavgacı üslup Kılıçdaroğlu’nda eğreti duruyor. Belki alkış getiriyor ama oy getirdiğini sanmıyorum.
Siyasi Partilerin genel başkanlarının söylediği her sözü düşünüp taşınıp kullanması lazım. Çünkü milyonlarca kişiyi etkiliyorlar. 
 
Meclise beşinci parti mi geliyor?
Süleyman Demirel, cumhurbaşkanlığı görevinin sona ermesiyle çekildiği Güniz Sokak’ta siyasi çalışmalarını sürdürüyor. Demirel, son zamanlarda çok heyecanlı. Çünkü has adamlarını CHP ve MHP listelerinde seçilecek sıralara koydurdu. Şimdi ellerini ovuşturarak seçimlerin sonucunu bekliyor. Hedefi meclise giren adamları aracılığıyla yeni dönemde etkili olmak. Seçimlerden sonra Mehmet Haberal veya Süheyl Batum liderliğinde onursal genel başkanı Süleyman Demirel olan bir partiyi mecliste grup kurmuş görürseniz şaşırmayın.
 
***
 
Miting İzlenimleri
Yıllardır parti farkı gözetmeksizin İzmir’de yapılan mitinglerin çoğunu izlerim. Gündoğdu Meydanı’nda birkaç gün arayla CHP ve AK Parti’nin mitinglerini izledim. CHP mitingine katılım ve coşku güzeldi. Ancak CHP’de il yönetimi ve Aziz Kocaoğlu’nun dışında miting öncesi çok fazla çalışan olmadığını da gözledim. İlçe belediye başkanları nedense partilerine yeterince sahip çıkmıyorlar. Bir de nasıl olsa kazanırız rehaveti   var. Mitinge katılım daha fazla olabilirdi. Bir de AK Parti mitinginde böylesi bir kalabalığın olacağına ihtimal vermedikleri için miting organizasyonuna fazla asılmadılar diye düşünüyorum.
AK Parti mitingine gelince son yıllarda izlediğim en büyük mitingdi. Katılım daha önceki AK Parti mitinglerinin de çok üzerindeydi. AK Parti İl Başkanı Cihat Akay, il başkanlığına kısa süre önce atanmasına rağmen düzenlediği ilk miting ile organizasyon yeteneğini ispatladı. AK Parti Teşkilatı da iyi yönlendirildiğinde neleri başarabileceğini görerek güven tazeledi. Başbakan Erdoğan’da memnuniyetini Cihat Akay ve organizasyonda görev alanlara teşekkür ederek gösterdi.
 
Miting ile ilgili bir başka izlenimim ise katılanların arasında çiftçisinden, işçisine, başı açığından türbanlısına, pek çok kesimden vatandaşların bulunması idi. Alandaki mozaik AK Parti’nin Türkiye’nin partisi olduğunu gösteriyordu. CHP’nin politikalarını belirleyenler, artık AK Parti’nin de İzmir’de büyük bir tabanı olduğunu kabul etmeliler ve ona göre politika belirlemeliler. Ancak hala yok çevre illerden taşımaydı, yok toplamaydı gibi mazeretler üretmeye devam ederlerse, yerel seçimlerde hayal kırıklığına uğrarlar.
 
Notlar:
- Siyasi partilerde seçim sonrasına yönelik hesaplar büyük artış gösteriyor. Seçim sürecinde kenarda durarak mevcut aday ve yönetimlerin başarısız olmasını isteyenler 13 Haziran’ı bekliyor. Seçimlerde alınacak sonuca göre tutum belirleyecek bu kişileri seçim sonuçları yakından ilgilendiriyor. Seçim sürecinde değişik partilerde siyaset yapanlar ile ilgili çok fazla bilgi akışı oldu. Özellikle bazı partilerdeki yüksek tansiyon seçimleri aratmayacak. 12 haziran dan sonra bu bilgileri sizlerle paylaşacağız.
 
- Demokratik bir yarış olan seçimlere katılan bütün parti ve adaylara başarılar diliyorum.