GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
8 Mart 2013 Cuma

Umudun yorduğu kadınlara…

Sevilmemekten çok korkan ama öte yandan sevilmek için bu kadar az şey yapan politikacılarla, onların günün mana ve önemine binaen söyledikleriyle geçecek bir gün daha…
Söylediklerini yüreklerinde hissetmeyenlerle söylediklerinin ne kadarının alkışa tahvil olacağını hesaplayanları biz kadınlar –eğitimli ya da eğitimsiz- şıp diye anlasak da…
Bu günü ağız tadıyla düşünüp konuşamayacağımıza/konuşamadığımıza dair bir his var içimde.
 
Bir erkeğin var olması için ne çok kadının çabaladığını, bir kadının var olmak için ne çok erkeği alt etmek zorunda olduğunu… Konuşamayacağız mesela. En iyimser haliyle konuşsak da aralara bir yerlere sıkışıp kaynayıverecek muhtemelen.
Neden anneannelerimizden daha az mutlu oluşumuzun nedenleri üzerine de laf edemeyeceğiz, fikir çarpıştıramayacağız mesela.
Çok para kazansan da, kalem gibi yaprak sarmaları yapsan da, jilet gibi ütülesen de pantolonları/gömlekleri, içindeki ‘neyi eksik yapıyorum ki’ duygusunun bir türlü kaybolmayışının nedenleri üzerine kafa da yoramayacağız. Kadın olmanın neden çok çekmek olduğunu, kahkahaların neden içimize kaçtığını, neden en büyük ihaneti kendimize yaptığımızı da… 
Şiir yazan erkeklerin kadınları nasıl da kolayca tavlayıverdiklerini, şiir yazan kadınlardansa erkeklerin kıyı kıyı neden kaçtıklarını da soramayacağız ‘hafif kaçar’ diye. Konuşma ve yazı aralarına burgulu, büklümlü, rüzgarlı, endamlı, kahkahalı hikayeler de katamayacağız aynı hafiflik gerekçesiyle…
‘Savaş bitsin, barış olsun, analar ağlamasın’ diyen bir kırık plağa dönüştürdü bu ülke bizi zira. ‘Kadına şiddet dursun’ diye vızıldayan korkudan açılmış kocaman gözlere…
Kazanılmış hakların dahi tartışma konusu yapıldığı zamanlardan geçerken,
Kadın olmak işe alınmakta bir dezavantajken,
hamile kaldığında işine son verilirken,
evde/işte/tarlada var gücünle çalıştığın halde emeğin görmezden gelinirken,
eğitim hakkı engellenirken, çalışma hakkı engellenirken,
kürtaj olup olmamana, doğumu nasıl yapacağına senin adına ‘devlet baba’ karar almak isterken,
babandan sonra kocanın namusu sayılırken,
dayak yerken, öldürülürken, fuhuşa sürüklenirken, töreydi, inançtı diye diye vurulup morgda 15 gün bekleyen sahipsiz ölülere dönüşüyorken… 
Her soru, her sorun hafif kaçıyor sahiden…
Eşit iş, eşit ücret istediler, başkaldırdılar diye 155 yıl önce yanarak can veren 129 hemcinsine de, 8 Mart’ı tüm dünya kadınlarına kazandırmış, kadınlara mücadele yolu açmış kadınlara da haksızlık oluyor.
 
Yorgun bir yazı oldu sanırım.
Çok kullanılmış cümlelerle, oyuncak yaygaralarla dar odalarda küçük hükümdarlıklara kanaat edenlerin sesleriyle… Umudun da yorulduğu için…
Panellerde kadınlar da küçük hükümranlıkları için erkek kılıklarına büründükleri için…
Yıvış yıvış, dünyaya yatıya geldiğini zanneden muktedir adamlar/kadınlar, bugünü gösteri günü ilan edip içini/seni anlamaktan uzak cümleler kurdukları için… Yorgun bir gün, yorgun bir yazı oldu…
Sıkı tutmadığında seni bırakıverecek sesleri, arsız yağmacıları, bildiklerinden bahsettikçe mühim şeyler söylediklerini zannedenleri, yorucu nezaketleri, aptallaştırıcı cesaretleri koyup bir kenara… Kutluyorum bugünü. Yine de.