GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
28 Şubat 2011 Pazartesi

Sosyal demokratlar ve değişim

’“Sosyal demokratlar değişmiyorlar, değişimi nasıl okumak gerektiğini ve değişim süreçlerini nasıl yönetmek gerektiğini tartışıyorlar.’” CHP’’de olan biten bu olmalı, diye düşünüyorum. Belki de temenni ediyorum.
AKP baskısı altında değişimi bir zaruret gibi algılayan ’“yenilikçi CHP’’liler’” kimi zaman utangaç Atatürkçü, kimi zaman da utangaç AKP’’li gibi davranıyorlar. Onların bu halleri, İslamcı kesimin ahlaklı yazar ve kanaat önderlerinin AKP’’li iktidar zümresi için yaptığı, ’“abdestli kapitalistler’” nitelemesini hatırlatıyor bana.
Akıl almaz bir coşkuyla değişime sarılan liberaller ve muhafazakarlar, Cumhuriyet’’in aydınlama fikrini, değerlerini, geleneklerini, oluşa gelen teamüllerini, statüko olarak tanımlıyorlar. Sözüm ona değişime direnen laik Cumhuriyet yanlılarını, modernistleri,  statükocu olmakla suçluyorlar. Utanmasalar devrimci olduklarını da söyleyecekler.  
Laik Cumhuriyet yanlıları değişime değil, teslimiyete direniyorlar.
Muhafazakarlar ve liberallerin yaptıkları; değişim adına toplumun belleğini silmektir.
 
Dünyada yaşanmakta olan değişim bir vakıadır. Bu değişim, kapitalizmin dünya egemenliğidir. Bu değişim, bilimde ve teknolojide yeni buluşların gereğidir. Bu değişim, bilişim devriminin ayak sesleridir. Ama, din normlarına dayalı kamu düzeni ve devlet yönetimi ne değişimdir ne de yenilik’…
Değişim adına statükoyu burnumuza dayayanların oynadığı oyunu bozmak, bu pis oyunu halka anlatmak gerekirken, yenileşme adına AKP’’nin oyununa dahil olmak, halkın CHP’’den beklediği siyaset tarzı değildir.
 
CHP’’nin sorunu, değişmek değil, değişimi anlamak ve yönetmek olmalıdır. Başı kapalı kadını da, otonomi isteyen Kürt yurttaşı da, yoksulluğuyla baş edemeyen halkı da anlamak gerek. Birlikte nasıl yaşayacağımızı konuşmak gerek. Ancak, bunların olması için kendi kimliğimizi inkar etmek gerekmiyor. Nasıl ki, İslamcılar kendi değerlerini sonuna kadar savunmakta beis görmüyorlarsa, nasıl ki, Kürtler otonomi taleplerinde sonuna kadar diretmekte beis görmüyorlarsa’…
 
Sahip olduğumuz değerleri yok sayarak, kimliğimizi hor görerek değişmek bir yıkım projesidir. Elbet de değerlerimizle, kimliğimizle ilgili sorunlarımız olacaktır. Elbet de toplumsal gelişme zorladığında değişimin yolu açılacaktır. Ancak, değişimin dinamikleri yapısal olarak din normlarına göre oluştuğunda, buna değişim denmiyor. Sosyal evrim bu tür değişime imkan tanımıyor. Sosyal demokratlar değişimin evrim süreçleri olduğunu söylerken, nasıl olacak da dogmatik düşünceye, din normlarına dayalı değişim iddiasını ciddiye alacaklar?
 
Ne Atatürk’’ün arkasına saklanmak ne de onu yok saymak’… Asıl mesele, devraldığımız Cumhuriyet devrimini sürdürmek için insan haklarına dayalı devleti talep etmektir.
 
Türkiye Avrupalı olmayabilir ama, batılıdır. Batı, Doğu Akdeniz’’den başlar. Bir başka deyişle, Batı uygarlığı Doğu Akdeniz’’de doğmuştur, Anadolu’’da boy atmıştır. Bu nedenle, ’“batılı’” olmak için kimseden icazet alacak değiliz. Ve Türkler Asya’’dan itibaren hep Batı’’ya doğru ilerlemiştir. Türklerin yolu Ortadoğu’’dan geçmez.
 
AKP’’nin ülkeyi sürüklediği yer, Türklerin olmak istedikleri yer değildir. AKP’’lilerin bile artık tereddüt ile karşıladıkları AKP politikaları, CHP tarafından sessiz kalarak geçiştirilmemeli’…
 
Atatürk’’ün adını ağzına almaktan çekinenler, laiklik ilkesini savunmaktan özenle kaçınanlar için CHP pek doğru bir adres olmasa gerek’…