Siyasetçiler tarafından kuşatılan hayatlarımız siyasi işgal altında.
Günümüz dünyasında siyaset yapmak netamelidir. Çünkü siyaset artık halka yalan söylemenin en etkili yolu oldu. Siyasetçi ise,yalan söyleme disiplinine dönüşen siyaset bilimi normlarına uygun insan...
Mülkiyete dayalı üretim/tüketim sarmalında oluşan piyasaya düşen insan vasatlaştı. Vasatlaşan toplumunsığ insanı haliyle siyaseti de kendine benzetti.
Tüketim kültürüyle hemhal vasatlaşmanın ve ikiyüzlü ahlakın insanlığı getirdiğiyerde, siyasetin de piyasaya düşmesi olağandır.
Kamu imkanlarını ele geçirerek kamu kaynaklarına çökmek üzere siyaset yapmak, serbest piyasanın olağanlaştırdığı etkinliklerdendir.
Piyasaya odaklı her türlü siyasi etkinlik demokrasinin teminatı altına alınmıştır. Seçimlerle halka onaylattırılan piyasa siyaseti ve siyasetçisi böylece aklanıyor.
Siyasetçi, “siyasi parti” denen işletmelerde, siyasetin finansmanına yaptığı katkıya göre değer kazanır. Herkesin karlı çıktığı bu alışveriş, siyasetin omurgasıdır. Siyasetçiler birbirlerine “omurgasız” diye çemkirdiklerinde anlayın ki akçeli konularda itilaf söz konusu…
Mülkiyete dayalı sistemde hayatın top yekûn metalaşması sonucu her şey parayla alınır satılır olunca, kitleleri siyaset yaparak bu dolaşımın içinde tutmak, siyasetçinin varlık nedeni oldu.
Toplum ve içinden çıkan siyasetçi mütecanistir. Bileşik Kaplar kuralı.
Piyasa ekonomisi, piyasa siyaseti, piyasa toplumu. Ve bu üçlüden zuhur eden çağın insanı… Bunlar birbirini sürekli olarak yeniden üretir. Sistem, dediğimiz…
Ve bu meşum dolaşımın bekası, ülke bekası olarak topluma benimsetilmiştir.
Bütün mesele, sistem kuran aklın insanlığı kontrol altında tutmasıdır. İnsanın kayıt altına alınışının hikayesine de galiba “tarih yazmak” diyoruz.
Sürgit iktidar kurmak, mülkiyet toplumunda gerçek beka sorunu olup muktedirin varlık nedenidir.
Siyasetçi, mülkiyete dayalı toplumsallaşmayı mümkün kılansiyasete göz kulak olmakla yükümlüdür. Ve muktedirler tarafından kontrol edilirler.
Siyasal partilerde halkçılık, tabanın karar sürecinde söz sahibi olması, parti içi demokrasi gibi uyduruk olgu ve edimleri ciddiye alarak komik duruma düşenlere ise sadece yurttaş veya seçmen, diyoruz.