GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
25 Ağustos 2023 Cuma

Batılılaşma fikrinin sonu mu?

Batılılaşma fikri ömrünü tamamlıyor. Endüstri devriminin son bulması ve kapitalizmin yaklaşan tarihsel sonu, endüstri çağının batılılaşma fikrini hükümsüz kılacak. Artık yeni şeyler söylemek zorundayız.

Batılılaşma hareketi, Anadolu’da yaşayan Türkler tarafından pek benimsemedi.

Osmanlı köylü tebaasından Cumhuriyet yurttaşlığına geçiş ve sonrasında batılılaşmanın yarattığı kimlik kargaşası sadece Türkiye’yi kontrol altında tutmak isteyen Batı’ya yaradı.

Batılılaşmayı, Avrupa kültürüne hayranlık ve Avrupa’yı tekrarlamak olarak (sonraları ABD’ye biat öne çıktı) algılayan modern Cumhuriyet’in eğitimli yurttaşı ve aydın zümresi, aydınlanayım derken beyninden oldu.

Batılı her ne demişse tekrarlamak suretiyle entelektüel, aydın, eğitimli falan olmak, kendi aklıyla düşünmeyi imkânsız kıldı. Entelijansiyası Avrupa ve ABD’den icazetli köprü üstü kalabalığına dönüşen yurttaş topluluğu, kimliksiz kaldı.

Hazin ama gerçek; Batılı düşünürlerin ağzının içine bakan Cumhuriyet aydını ile Anadolu halkının buluştuğu bir yer yok. Kimse birbirini anlamıyor. Daha kötüsü, bu boşluk, Selefi ve Vahabi kültürünün İslam yorumuna göre dolduruluyor. Batılılaşmak veya Araplaşmak…

Türkiye, Batı’nın Doğu Akdeniz’den başladığını, batılı olmak için Avrupa ve ABD icazetine ihtiyaç olmadığını bir türlü anlamak istemiyor. Batı’nın Roma ve Eski Yunan ile başlattığı Avrupa kültürüne biat ile yetiniyor. Öncesini adeta yok sayan bu anlayışın yol açtığı sığlık, düşünce tembelliği yaratıyor. Ve emanet akılla yol almanın konforu öne çıkıyor.

Böyle böyle günlerimiz geçip giderken bir an geldi, gerçeklerle yüzleşmeye başladık. Bir arpa boyu yol almamışız.

Bizde hal böyle iken, Batı’da dert üstü, murat üstü günler yaşandığı da söylenemez. Rönesans, Reform, Aydınlanma derken Avrupa endüstri devrimiyle hemhal kurduğu modern çağın sonuna geldi.

Batı’da, yetmiş yıldır tüketim ve refah toplumuna koşut sürmekte olan vasatlaşma, ABD ve Avrupa’yı vurmaya başladı. Roman, hikâye, şiir, müzik, sanatta yaratıcılık neredeyse durdu. Ne Avrupa ne Rusya’da artık o büyük sanatçıları görmek mümkün.

Yirminci yüzyılın ilk yarısından sonra büyük romancı çıkmadı, büyük besteci yetişmedi, büyük ressam ha keza… Popüler kültür sığlığında tüccar sanatçı yetişti.

Batı ancak post modern düşüncenin sığ imkanlarıyla entelektüel yetiştirebiliyor.

Görüntü ve gürültüyle mütecanis gösteri toplumu ve ekranlarda görüntüleşenlerin sanal dünyası; yeni hayat bu çatışma üzerine inşa edilecek.

Dünya, o bildiğimiz Dünya olmaktan uzaklaşıyor. Çölleşen yeryüzünün yanı sıra, zihinler de çölleşiyor. Tam olarak paradigma çökmesi…

Batı kültürü ile Arap kültürü arasında oluşan gerilim hattında Türkiye’yi geren koşullar, Türkiye yüzyılı başlarken ülkeyi yerle bir edecek potansiyele sahip.

Dünya’da ve yurtta olan biteni yeniden düşünmek ve yeniden söylemek gerek.

Lakin bunu başarmak için yeni akla ve yeni dil kurmaya ihtiyaç var.