GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
20 Temmuz 2023 Perşembe

Fena halde azınlıktayız

Ülkede olan bitenler üzerine oğlumla konuşuyorduk. “Ne umduk ne bulduk” durumunun yarattığı hayal kırıklığıyla öylesine konuşuyorduk...

Hangi meseleyi konuşsak sorun olarak ya ahlaki yoksunluk ya düşünce sefaleti karşımıza çıktığından olmalı, konuşmaların ucu hep açık kalıyordu.

Sonunda, oğlum konuşmayı şuraya bağladı; “Biz bu ülkede azınlığız. Temsil edildiğimiz bir siyasi parti de yok. Kim dinler bizi! Boşuna nefes tüketiyoruz.”

Peki, azınlığız, onu anladım… İyi de biz kimiz?

Biz, kural tanıyan, kendini tutmayı bilen, “Muktedirim ama yapmam.” diyebilen ve bir başına var olabilen insanlardanız. Öyle yetiştirildik.

Buna karşılık, dayanışma adına oluşan örtülü çıkar gruplarına, din ve etnisite gruplarına dahil olarak rant peşinde koşanlardan hiç olmadık.

Toplumca onay verdiğimiz toplumsal mutabakatın gereğini yerine getiriyoruz. Ancak toplumun kahir çoğunluğunun centilmenlik kurallarına çok uzak olduğu koşullarda, bu durum sadece saflığın emaresi olarak kabul görüyor. Asıl olan, “mış” gibi yaparken bildiğini okumak.

Kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi başına var olabilen Türkiye Cumhuriyeti yurttaşını her renge boyadılar. En son, Beyaz Türk’te karar kıldılar, galiba…

Balkanlar’da yetişen kadrolarla birlikte Anadolu’yu derleyip toplayıpTürkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk ve arkadaşlarını “Selanik Cuntası” olarak niteleyen ötekisiyaset, rövanş için hep fırsat kolladı. Ve ikibinli yıllarda, 1980 darbesiyle endüstriyel üretimden uzaklaşan Türkiye’de, o rövanşın alınışına tanık oluyoruz.

Şark zihniyetinin duyduğu öfke ve rövanş arzusunun,Türkiye Cumhuriyetikurum, kanun ve kurallarıyla baş edememekten kaynaklandığını biliyoruz.

Cemaat toplumu, seküler toplumun devlet-yurttaş ilişkisini yadsıyor. Kişinin tek başına var oluş talebini, siyasallaşan din ve etnisite gruplarının altında eziyor.

Onlara göre, cemaat her şey, birey ise hiç olanın vücut bulmuş halidir.

Dijitalleşen gündelik hayatın getirdiklerinde hiyerarşik yapıların yok olma eğilimi öne çıkınca, yönetilebilir toplumun sürüleşmekle mümkün olabileceği görüldü. Ve cemaat toplumu çözüm olarak kendini muktedirlere sundu.Cumhuriyet devriminin kaleleri bir bir yıkılırken İslam adına Arap kültürüyle kuşatılan Cumhuriyet böylece geri saymaya başladı.

Batı bu durumdan katiyen rahatsız değil. Batı için önemli olan, isteklerinin yerine getirilmesidir, kimin yaptığının önemi yoktur; Humeyni örneğinde olduğu gibi.

Gerçek yürüyor; Her türlü cemaat ilişkisinden azade bir başına ayakta kalmak, Cumhuriyet devriminin tarih sahnesinden çekildiği koşullarda, bir avuç laik Türkiye Cumhuriyeti yurttaşına mahsustur. Ve bu yurttaşlar nicedir siyasi temsilden yoksundur.

Sonuç olarak, Balkan Türklerinin öncülüğünde kurulan Cumhuriyet ile Anadolu arasında entegrasyon yüzyıldır gerçekleşmiyor. Doku uyuşmazlığı var. Anadolu kendi yoluna gitmek istiyor. Din gruplarının açtığı o yol hiç tekin olmasa da…

Evet, fena halde azınlıktayız. Ve siyasi temsilden yoksunuz.