GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
7 Mart 2011 Pazartesi

Sakın kapımızı çalan faşizm olmasın!

Artık insan haklarından söz edildiğinde, hangi insanın, hangi hakkından söz edildiğini anlamak çok zor. İnsan hakları kavramı yozlaşmış, bulanıklaşmış halde.’¶
İktidardakilerin yandaşı insanların bütün hakları -olmayanları bile- güvence altında..
İktidara karşı olanların hak ve özgürlüklerinin güvencesi ise, bir var bir yok. Başlarına her şey gelebilir. Geliyor da...
 
Kaç yıldır ne ile suçlandıklarını bilmeden hapis yatmaları yetmiyormuş gibi, Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan gibi iki değerli gazeteci hücreye atılabiliyor.
Kadının dekoltesini tacizin haklı nedeni gibi gösteren adamı sessiz kalarak onaylayan iktidar, aba altından sopa gösterebiliyor.
Sokakta yürüyen insan alkollü ise, para cezasına çarptırılabiliyor.
Sabahın köründe insanlar, ’‘bal gibi düşünce suçundan’’ göz altına alınabiliyorlar.
Maliye, namluya sürülü mermi gibi’… 
İş adamlarını korkuyla terbiye edebiliyorlar.
Basın özgürlüğü, iktidar gücü kullanılarak engellenebiliyor.
 
Gazetecilerin üzerindeki baskılar bu hızla devam ederse, içerideki gazetecilerin, dışarıdaki gazetecilerden daha kalabalık olacağı günler yakındır.
Telefon ile konuşmaktan korktuğumuz günler geldi bile’…
Mahallelerimizin imamlardan sorulacağı günler uzak değil.
 
Yargı ve yasama, büyük ölçüde yürütmenin emrine girmiş durumda.
Polis, devletten ziyade, bir ideolojinin hizmetinde’… Devlet bütünüyle ele geçirildiğinde, polis kendiliğinden devletin polisi olacak’…
İnançlarından teslim alınan toplum; ’“Allah rızası için veriyor, Allah rızası için alıyor’…’”  Soyulduğunda sessiz... Haksızlığa uğradığında tepkisiz’… Ezildiğinde munis’…
Halk sessiz sedasız başının çaresine bakıyor’…
Kimse sıranın kendisine de gelebileceği ihtimali ile ilgili değil.
 
Siyaset, bir avuç adamın iktidarı ele geçirmek için kullandığı araç.
İktidarı teslim ettiğimiz siyaset erbabı, demokrasinin bir tramvay olduğunu düşünüyor.
 
Kimsenin kendisi gibi düşünmeyene tahammülü yok. Sağıyla soluyla cemaatleşmiş, kendi içine kapanmış toplum, ’“tolerans’”ı hiç düşünmüyor. Batı, din normlarının neden olduğu kavga ortamını ’“tolerans’” fikriyle aştı. Oysa, ülkemizde tolerans fikri, birkaç entelektüelin farkında olduğu, üzerinde tartıştığı kavramdan başka bir şey değil.
 
İnsanlarımız başlarına gelecek her şeye razı gibi’…
İşsizliğe razı’…
Sadakaya razı’…
Haksızlığa razı’…
Yoksulluğa razı’…
Yolsuzluğa razı’…
Zulme razı’…
Zalimlere razı’…
’“Allah sizden razı olsun!’” diyen siyasetçilere razı bir toplum’…
Sadece; ’“Koyun gibisin kardeşim!’” diyenlere razı değil.
Bu ülkeye faşizm gelmesin de ne yapsın!..