GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
3 Mart 2011 Perşembe

İzmir'in siyasal misyonu

İzmir’’in ülke siyasetindeki rolü ve siyasete getirdikleri, son yıllarlarda sıkça kendi
kendime tartıştığım kritik bir siyasal olgu. AKP’’lilere sorarsanız, netameli bir konu’…
İzmir’’in giderek önem kazanan siyasal konumunu ve misyonunu üç soru sorarak
tartışmak istiyorum:
İzmir halkı, ülke siyasetine yön verebilir mi? Bu amaçla daha fazla sorumluluk ve
inisiyatif alabilir mi? Bu zor misyonu sürdürmenin bedeli nedir?

Birinci sorunun yanıtını İzmir halkı zaten vermiş bulunuyor. Ülkeyi, dini duyarlılıkları
kaşıyarak otokratik bir yönetime taşımak isteyen zihniyete, ’“hayır!’” dedi. Hem de
ekonomik yaptırımlara direnerek.
İzmir’’in, Batı Anadolu’’da öncü rolü ve ülke genelinde ’“rol model’” gibi algılanması,
siyasal iktidara karşı duruşunun sonucudur.

İktidardakilerin ’“bu Cumhuriyet’’i bozalım, yenisini yapalım’” anlayışı, Aydınlanma
fikrine dayalı Cumhuriyet’’in yurttaşlarını tedirgin ediyor.
Çağdaş ve modern bir ülkede, Atatürk ilkeleri ve laik Cumhuriyet ile barışık yaşamak
isteyen yurttaşlarımız, İzmir’’i izliyor. Sosyal dinamikler ve toplumsal siyaset, tedirgin
yurttaşlara İzmir’’i işaret ediyor.
Bu durumun farkında olan İzmir halkı daha fazla sorumluluk almak konusunda
tereddüt etmeyecektir.

İnisiyatif meselesine gelince; İzmir insanı sivil inisiyatif hareketini başlatalı hayli zaman
oluyor. Çok ciddi eleştiriler yönelttiği CHP’’ye oy vermesi bu yüzdendir.
Bu ülke, ANAP’’ın iktidar döneminde, T. Özal’’a kafa tutulabileceğini İzmir’’den öğrendi.
N. Erbakan’’ın yemek üstüne yenecek tatlı gözüyle baktığı İzmir, ona da geçit vermedi.
Şimdi sıra R. T. Erdoğan’’da.

Asıl sorun, ülkeyi aydınlığa taşıyacak yolu açmak gibi çok zor bir misyonu sürdüren
İzmir halkı, ağır yaptırımlara direnecek morali ve dayanışma ruhunu nasıl yükseltecek?
Verilmekte olan mücadele geçmiştekilere benzemeyecek; çünkü, siyasal iktidarı ele
geçiren cemaatler koalisyonu, ekonomik iktidarı da ele geçirdikten sonra, ki buna çok az
kaldı, din normlarına dayalı otokratik bir Cumhuriyet kurmak istiyor. Başarırlar veya
başaramazlar, ama niyet bu. Kaldı ki, direnmezsek başarırlar.

Bu ahvalde, ne yapılmalı?
Her şeyden önce, kısır tartışmalar bir kenara bırakmalı. Yerel yönetimlere yönelik
olanlar da dahil tüm eleştiriler askıya alınmalı. Şahsi talepler ötelenmeli.
Tek hedef, AKP iktidarına son vermek olmalı.

İzmir halkı, kamusal yaşamı cemaat ve gurupların din ve etnisite normlarına göre
düzenlemek isteyen iktidara karşı çıkmak konusundaki kararlılığını sürdürmelidir.
İzmir başarırsa, Türkiye de başarır.

Bütün mahallelerde, bütün sokaklarda çalışmak gerek. Kapıları çalıp hepimizi bekleyen
tehlikeyi söylemek gerek. Ülkenin getirildiği yol ayrımını anlatmak gerek. ’“Demokles’’in
Kılıcı’” gibi tepemizde asılı duran savaş tehditini göstermek gerek. Bütün sosyal
gurupları birbirine karşı kışkırtan zihniyete karşı durmanın zaruretini anlatmak gerek.

Gençlerimizle konuşacağız, kadınlarımızla konuşacağız, esnafımızla konuşacağız,
çiftçimizle konuşacağız, işçimizle konuşacağız, işsizimizle konuşacağız, emeklimizle
konuşacağız’…

Herkes sesini yükseltecek. Ülkeyi sonu olmayan maceralara sürüklemek isteyenler
anlayacaklar ki, bu ülke sahipsiz değil.