GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
5 Mart 2011 Cumartesi

İktidar olmak, kendi yoluna gitmek ise...

Yeryüzünü yöneten muktedirler koalisyonu, uluslararası sistemin iktidar gurubudur;  Bizim iktidara getirdiğimiz ve gerçek iktidar zannettiğimiz alt iktidar guruplarının iktidar yetkilerini belirleyen güçtür.
Bir başka deyişle, halkımızın iktidara getirdiklerine, uluslararası sistemin önceden yeşil ışık yakmış olması zarureti vardır... Acı ama gerçek’…
’“Ya halk bildiğini okur da, iktidar olabilirliği onaylanmamış bir gurubu iktidara getirirse ne olur?’” diye soracak olursanız; ’“Tarihe bakın anlarsınız,’” derim. Sosyalist sistemi çökertmek için yapılanlar. Bağımsız davranan liderlerin başına gelenler. Eski Yugoslavya’’da yaşananlar. Arap halklarının başına gelmekte olanlar. Yakın zamanda İran’’ın başına gelecek olanlar’…
Hoşnut kalmadıkları yönetimleri bertaraf etmek için bütün yolları deniyorlar, hiç olmadı savaş çıkartıyorlar. (Savaş çıkartmak, bilinenin aksine, baş vurulan son çaredir.)
 
Ülkemiz de aynı dolaşımın içinde yuvarlanıp gitmekte idi... İktidar olabilirliği test edilip onaylanmış iktidar gurupları ile yönetilip gidiyorduk’… Şu son dört yıl içinde her ne oldu ise; ’“büyük efendilerimiz’” ile ’“küçük efendilerimiz’” arasında anlaşmazlık çıktı. Sayın Erdoğan; ’“Ben muktedirim, ben iktidarım, artık kendi yoluma gideceğim!’” demiş gibi’… Muhtemelen bu şekilde söylemedi ama, olana bitene bakınca bu anlama gelebilecek bir tutum içinde olduğunu görmek zor değil.
 
R. T. Erdoğan, gerçekten ’‘kendi yoluna gidiyor’’ ise ne olacak?  Bu konuyu, her türlü ön yargıdan uzak, tartışmak gerektiğine inanıyorum.
Sayın Erdoğan, uluslararası sistemin emrinde mi, karşısında mı?..
İktidarının ilk beş yılında kapitalist sistem ile tam bir uyum içinde olduğu izlenimini veriyordu. İkinci iktidar döneminde ise, önce bir uyum sorunu yaşandığını düşündüren olaylar yaşandı; ardından da, uluslararası sistem ile köprülerin atıldığını düşündürecek gelişmeler oldu.
Evet, R. T. Erdoğan bu işin neresinde? Sanki, ne içinde ne dışında...
Bir bakıyorsunuz içinde; sistemin büyük efendilerinin istediklerini vermek için canla başla çalışıyor. (Bkz. Kıbrıs sorunu-Kürt sorunu-Kur politikaları-Özelleştirme..)
Bir bakıyorsunuz dışında; büyük efendiler ile dalaşıyor, İsrail’’e meydan okuyor, Arap kardeşlerinin kurtarıcılığına soyunuyor, ’“İslam Birliği’” kurmak için Arap dünyasına, ekonomik ve sosyal işbirliği çağrıları yapıyor.
 
Bütün bu olan bitenin, gelgitlerin nedeni olarak; ’“uluslararası sistemin R. T. Erdoğan’’ı gözden çıkardığı söylentisi’” gösteriliyor.
Sayın Erdoğan’’ın öfkesi ve hoşgörüsüzlüğü söylentileri doğrular gibi’… Sanki gemileri yakmış’… İran’’ın yaptığı, ’“gel birlikte yeni bir sistem kuralım’” çağrısı, kuşku uyandırıyor. Mesajın alt metninde, ’“ikimiz de aynı yolun yolcusuyuz’” denmiş gibi’…
 
Eğri oturup doğru konuşalım. Sayın Erdoğan, halkın kendisine altın tepside sunduğu eşsiz fırsatı sonuna kadar kullanacak. İktidarını sürdürmek için gerektiğinde uluslararası sisteme meydan okuyacak, alternatif arayışlarına girecek. Çünkü, İslamcı hareketin 80 yıldır vaat ettiği düzen şimdi kurulmazsa, bir daha asla şansı olmayacaktır.
 
Kenarda duran, Cumhuriyet devrimi ve getirdikleri ile barışık yaşamayan toplum kesimlerini temsil eden, onların sözcülüğünü üstlenen AKP, çevreyi merkeze taşırken, devleti de dönüştürme çabası içine girdi.  
Modernite ile tanışan bir çok Müslüman, yeni dönemin burjuvası olmak peşinde. Fakat bir o kadarı da durumdan hoşnut değil. Olan bitene inanç dünyasında yer bulamayanlar tedirgin olmaya başladılar. Sisteme uyum sağlayanlar ile karşı duranlar aynı gemideler; ve bu paradoks gemiyi sallamaya başladı.
 
Sayın Erdoğan, yol ayrımına gelmiş bulunuyor. Ya sisteme entegrasyon sürecek, ya da uluslararası sistem ile köprüleri atacak.
Doğaldır, köprüleri atarken, içeride ve dışarıda partisine destek veren kapitalistlerle yolları ayrılacak. Yeni ittifak arayışlarının Batı’’da yaratacağı algının, ülkenin pek hayrına olmayacağını görmek gerekir.
’“Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır,’” diye düşünüyor ise; işi çok zor. İ. İnönü bunu söyledi, ama gerçekleştirmedi. Türkiye’’nin Batı ile sosyoekonomik, kültürel ve tarihsel ilişkileri son derece girifttir. Türklerin Asya’’dan başlayan uzun yürüyüşlerinin yönü daima batı olmuştur.
 
Sayın Erdoğan kendi yoluna gitmek istiyor olabilir. Bakalım, halk kendisine eşlik edecek mi! Çok değil, üç ay sonra öğreneceğiz.