GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ayda ÖZEREN
YAZARLAR
30 Nisan 2022 Cumartesi

Oyunbozan

Müzik Önerisi: Çocukken Sahip olduğum Kırmızı Rugan Ayakkabılar – Şebnem Ferah

Baharın bayramı 1 Mayıs, Ramazanın kutlaması Şeker Bayramı’nı sevinçle karşılamak varken…

İçimizde bir hüzün, kırgınlık, yılgınlık, haksızlıklar, dertler, zorluklar, keder, memleketin hali…

Bayram demek çocuk demek ya, aklımdan tüm çocukluk anılarım gelip geçer bu arife zamanlarında.

Kırmızı rugan ayakkabılar, cici bici kıyafetler, şeker dolu mendiller, önemsenecek büyüklükte kâğıt paradan bayram harçlıkları, gün boyu süren ziyaretler, tüm gün sınırsızca yediğin atıştırmalıklar, akşam karın ağrısına rağmen tüm gün biriktirdiğin şekerin ve paranın muhasebesi.

Ne güzeldi!

Çocukluğumun anılarında oradan oraya zıplarken sokakların oyun alanı olduğu zamanların en güzel karelerini yakalarım. Seksek, saklambaç, füze, hırsız polis, parola, yakar top ne kadar kalabalık oyun varsa hepsini oynardık saatlerce hiç dağılmadan, sıkılmadan. Her mahallede olduğu gibi bizimkinde de birkaç oyunbozan vardı.

Mızıkçı olanlar sudan sebeplere sarılıp sizin ahenginizi bozan, heyecanınızı ve keyfinizi kaçıran, oyunun sonunu getirmeden sizi yarı yolda bırakanlardı. Onları tanırdınız, bilirdiniz. Aldım verdimle yapılan takım seçmelerinde sona kalanlar genelde onlar olurdu. Çocukça bir affetme dürtüsüyle aranızda tutardınız. Ama ufak bir vukuat oldu da mı oyundan ilk atılan ya da arkasına bakmadan oyunu ilk terk eden o olurdu. Omuzlar silkilir oyuna devam edilirdi, kendi kendine yok ettiği varlığı içten içe sevindirirdi.

Bir de o kalabalık grupların içinde oyunbozanlar vardı. Bunlar sanki bir çeteleri varmış da kendilerini o çetenin efendisi, lideri, her hakkı elinde tuttuğunu sanan madrabazlar vardı. Aslında tek başlarına hiçbir güçleri yoktu. Ancak öyle öfkeli ve kıskançtılar ki bu nefretleri hepimizi korkuturdu. Bu kötü bakışlı oyunbozanlar yandaşları ile var olurlar ve mahallede terör estirirlerdi. Güçsüzleri hedef alırlar, oyunu sabote ederler, kızlara zayıf erkeklere musallat olurlardı.

Çocuk olarak bu haksızlıklarla nasıl baş ederdik?

Mızıkçıları affederdik, ancak aramızda tutmaya devam ederdik. En ufak bir hatasında cezasını keserdik, oyunda kalmazdı artık. Kendi tercihi ve ayıbıyla yüzleşir yalnızlığa mahkûm edilirdi.

Oyunbozanlarla işler biraz daha zor olurdu. Zulüm görenler olurdu aramızda ama asla onları yalnız bırakmazdık. Hepimiz birimiz içindik, haksızlıkla mücadele ederdik. Eğer mücadele etmez isek zalimin tarafında yer almış olacağımıza inanırdık. Zalimden ne farkımız kalırdı? Dayak da yesek hırpalansak da günün sonunda haklının yanında olmak vicdanımızı ve bizi mutlu ederdi.

İyi olmak kolaydı da adil olmak zorlu bir mücadeleydi.

O oyunbozanların hak ettikleri ve çocuklukları boyunca çektikleri ceza hiçbir oyunumuza dâhil olmamalarıydı.

Çocukluk anıları bahçe duvarında oturttukları yalnızlıklarıydı. Özenen gözlerle bakan keskin kıskançlıklarıydı.

Dostluklarımıza sahip olmamalarıydı.

Eğlenmeden, terlemeden, gülmeden, yakalamadan, düşmeden ebe olmadan geçirdikleri çocukluklarıydı.

Çocukluğumuzda son damlamıza kadar savunduğumuz hakları ve dağıttığımız adaleti düşündüm bu hafta hep Gezi davalarından çıkan kararları izlerken.

Haksızlıklara mı, tutarsızlıklara mı, delilsizliklere mi, eşitsizliklere mi neye yanacağımı bilemedim.

“yaşamımdan onur duydum” sözleri yüreğime kocaman bir bıçak gibi saplandı.

Diğer taraftan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali için görülen duruşmada “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” mücadelesi veren hukuku ve yaşamı savunan binlerce kadının “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” diyerek tarih yazması bıçağın yarasına pansuman gibi geldi.

Gözlerimizde nem, kalbimizde sızı, zihnimizde sorular, aklımızda adalet kavramı…

Çocukken bazı kavramlara daha çok sahip çıkmışız meğer.

Yenik düşüyor demek ki her şey zamana; Biz büyüdük ve gerçekten kirlendi dünya…

Çocukluğumdaki kırmızı rugan ayakkabılarımı özledim.

Çocukluğumdaki bayramları, sokakları, bahçeleri özledim.

Çocukluğumun şekerlerini, lokumlarını, sürpriz dolu mendillerini özledim.

Çocukluğumdaki paylaşmayı, koşturmayı, yakalamayı, körebeyi, misketleri, lastiği özledim.

Ve çocukluğumda haksızlık karşısında gösterdiğimiz birliği, beraberliği ve adalet direnişimizi özledim.

Hukuk Bayramını kutlayacağımız günlere özlemle Bahar Bayramınız ve Şeker Bayramınız keyifli geçsin.