GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ayda ÖZEREN
YAZARLAR
19 Mart 2022 Cumartesi

Bakan körler (Algısal körlük)

Müzik Önerisi: I’d rather Go Blind – Etta James

Dünya daha sakin bir ritimde kendi etrafında tıngır mıngır dönerken 2000’li yılların ortalarında elime geçmişti Saramago’nun “Körlük” adlı kitabı. Yazarın kendine has üslubunu başında pek benimseyememiştim aslında. İlk sayfalarından itibaren başlayan ilginç ve distopik hikâye sardı sarmaladı beni. Okudukça gerildim, gerildikçe duygudaş oldum kitaptaki karakterlerle.

Görme engelli olmanın zorluklarını tek tek algılattı yazar bana kendine ait dünyasında. Yaşadım.

Körlüğü okurken yaşadım adeta. Toplumsal yaşamın nasıl bir vahşete dönüştüğüne bakan görmeyen gözlerimle eşlik ettim. İnsanlığa dair son umut kırıntısını sadece görmeye devam eden bir kadına yüklendiğini, dayanışmanın ve örgütlenmenin bir kişiyle nasıl mümkün olabildiğini satır aralarında iliklerimde hissettim.

Bitirdiğimde buz kesmiştim adeta. Çarpıcı, korkutucu, düşündürücü, yıpratıcı hatta mide bulandırıcı. Sonrasında iki üç hafta elime başka kitap alamamış, karanlıktan korkar olmuştum.

Bence biz kör olmadık. Biz zaten kördük. Gören gözler mi? Yoksa gördüğü halde görmeyenler mi?”

Yazarın bu sözleri hepimizin kör olduğunu acımasızca dile getiriyordu aslına bakarsanız.

Dünya üzerinde yaşanan vahşete zulme duyarsız kalarak umursamadan hayatların devam etmesine, yönetenlerin yaşamı değersizleştiren tutumlarına, bencilce veya sadece kendi çıkarlarını kollayarak verdikleri kararlara bakıp da hala gören gözlerden bahsedebilir miyiz?

Yanı başımızda insancıklar öldü. Ortadoğu’da, Afganistan’da, Suriye’de, Yemen’de, Ukrayna’da dünyanın her bir köşesinde. O kadar öldüler işte. Neden öldükleri zaman içinde unutulacak bir sürü masum insan. Sadece bomboş buz gibi bir kelime “öldüler”

Beklenmedik olaylarda ortaya çıkıveren bir olgu bu işte “ALGISAL KÖRLÜK”

Halk arasında “Bakar Kör” diye tanımladığımız amiyane tabir literatürde “istemdışı körlük” olarak da nitelendiriliyor. Bakmakla görmek arasındaki o ince detayı çok güzel anlatıyor, yazarın da üzerinde durduğu konu bu.

Bakan Körler.

Değişimin farkına varamayan/varmayan,

Tekrarlanan olayları idrak edemeyen/etmeyen,

Görsel maskeleme yapan, bilerek bilmeyerek görmezden gelen,

Görüş alanındaki uyarıcıyı “bilinçli olarak” dikkat etmeyen…

Göz ardı eden…Göz yuman…

Bakıp da görmeyenler…

Sorun görmemek değil aslında sorun tamamen duyularla ilgili. Duygularla ilgili.

Bakmak görmek demek değil. Dünyanın bütün sorunu bu değil mi?

Göz yumanların, görmezden gelenlerin çoğaldığı bir dünyada eşitlikten bahsedebilir miyiz?

Kafam çok karışık…

Savaşın gri tonunu, barışın öksüz mavisini, özgürlük vaatlerini, demokrasi çığlıklarını, silahsızlanma sözlerini yüz bin milyon kaç varile satışı yapılırken ekonominin çarklarının insanlığı öğürdüğü bir dünya görmeyi kaçımız arzu eder?

Çocukların yaşlı gözlerini, ailelerin parçalanışını, kucakta taşınan hayatları bakıp da gören kaçımız?

Daha önceleri başka kıtalarda yaşanan aynı olaylara daha kör bakanlara ne oldu?

Milyonlarca mülteci evsiz barksız sınırlarda iteklenirken, denizlerde botlara kurşun sıkan gözler el kadar Aylan bebek kıyıya vurduğunda görmezden nasıl gelebildi?

Bu dünya ne zaman böyle zalim hale geldi?

Normal insanlar gibi yaşama yeteneğimizi ne zaman kaybettik?

Körlük gerçekten görememek miydi? Yoksa umudun tükendiği bir dünyada yaşamaya çalışmak mıydı asıl körlük?

Yaşadıklarımızdan daha kötüsü elbet var. Kötülüğün ve şiddetin sınırı yok. Ama iyiliğin ve merhametin de sınırı yok. Bakan ve görenler, farkına varanlar elbet düzeni değiştirecek bir gün.

Duygularımızın sükûnetinin bozulduğu zamanlardayız.

Sinirlerimize hâkim olamadığımız, hatta tahammülümüzün sınırlarını epey zorlandığı sonlardayız.

Susalım, sözlerin işe yaramadığı andayız. Belki şiirdir görmeyen gözlere dokunacak, şiirdir görmeyen gözlerin perdesini aralayacak…

Körlük gözde kalsın, Sağırlık kulakta…

Dermansızlık dizde kalsın, Sükûnet dudakta.

Lakin yürek sağırlaşmasın, Körleşmesin, dermansız kalmasın

Seni görsün, Seni duysun, Sana koşsun çatlarcasına.

Yürekte yaşanmazsa, Göz görüneni neylesin?

Gönül hissetmezse, Kulak duymuş neylesin?

Kalp sevmedikçe, El dokunmuş neylesin.” Mevlâna Celâleddin-i Rûmî