GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ayda ÖZEREN
YAZARLAR
19 Şubat 2022 Cumartesi

'Scoty! Işınla beni'

Müzik Önerisi: Hayalin kadar – Sedef Sebüktekin

İçimdeki çocuğu avutamadığım, güldüremediğim, sevindiremediğim, umut veremediğim Tarkan gibi “geççek” diyemediğim zamanlarda bilim kurgu romanlara ya da mitolojik öykülere kayarım ben.

Kendi çapımda dünyanın bu kirli ve keşmekeş halinden başka evrenlere atlarım.

Sıra dışı, özgün, burada olmayanı var ettiğim, olanı mükemmelleştirdiğim, yeni olasılıklara yer açtığım, şaşırttığım hayal gücümle…

Scoty! Işınla beni” emir kipiyle çocukluğumuzda salondaki koltukların minderleri ile gemisini inşa ettiğimiz “Uzay Yolu” zamanlarında, bırak başka dünyaları yan komşuya bile gidemediğimiz dört duvarla sınırlı oyun alanlarında ancak hayal gücünün sonsuz sınırları sayesinde dünyaları aşıp kendi yarattığın şimdilerde trend “metaverse” diğer bir deyişle çoklu evrenlerde gezer gibi yapınca iyi geliyor ruhuma ve içimdeki çocuğa.

Geçiyor karamsarlığım…

İşte o kaçışların şimdisinde çok ilham aldığım efsane bilim kurgu yazarlarından Ursula K. Le Guin’in ödüllü romanlarından “Karanlığın Sol Eli” adlı evrenindeydim bu hafta.

Dünyamıza çok benzeyen Kış adlı gezegenindeydim.

Adından anlaşıldığı gibi en sıcak zamanı bile yarı-kutup ikliminin yaşandığı,

Gezegende yaşayan tüm sakinlerin “çift cinsiyetli” olduğu,

Hormonlar yüzünden yılın belli bir döneminde kadın belli bir döneminde erkek olarak hayatlarını sürdükleri,

Bu nedenle cinsel kimliğin bir statü ya da güç aracı olarak kullanılmadığı,

Öyle ki; birkaç çocuk doğuran ananın sonrasında o çocukların babası olabildiği bir gezegen…

Kadın-erkek düalizmi ortadan kalkınca tüm ikircikliklerin de anlamsızlaştığı bir evren.

Şimdiki dünyanın tüm bipolar yapısını alt üst eden, zihin kapasitesini zorlayan ve imgelemekte zorlandığın alternatif dünyalar yaratma konusunda müthiş bir yapıt…

Sanal gerçekliği kitaplarda yaşamak benim neslimin fantezisi aslında…

Olmayanı kafada kurgulamak, imkânsızı oldurmak.

Bir durup düşündüm, nasıl olurdu diye…

Kadın cinayetlerinin ve savaşların sonu gelmez miydi? Güç ve statü cinsiyetsiz kaldığında

Ekonomi bir farklı dönmez miydi? Evde oturanla ağır işte çalışan cinsiyet değiştirdikçe

Tüketim çok daha ihtiyaca yönelik olmaz mıydı? İstekler karşı cinse hitap etmekten çıkınca?

Hamile olduklarını öğrendiklerinde ilk soru kız mı erkek mi olur muydu?

Çocuklar için fırsat eşitliğinden bahseder durur muyduk?

Yanlış anlaşılmalar, tacizler, erken evlilikler ortadan kalkmaz mıydı?

İlişkiler çok farklı bir hal almaz mıydı? Dostluk sevgili kavramları anlamını yitirir miydi?

Evliliklerde mal paylaşımı, boşanmalarda nafaka ne hal alırdı?

Cazibe, seksapel, estetik, hoş görünme sadece kadınların ilgi alanı; güç, mevki para sadece erkeklerin hayallerini süsler miydi?

Çocuk bakımı, doğurganlık, çocuğu büyütme sorumluluğu iki farklı cinsiyete eşit dağılabilir miydi?

Kadın evinde erkek işinde olgusu yerleşik olur muydu?

Dünyaya düştüğün ilk andan itibaren, ilk nefesten başlayarak ikiye bölünüyor her şey.

Aslında insansın!

Herhangi bir cinsiyete atfedilmiş görevin yok, sorumluluğun yok, cinsiyet nedeniyle üzerine yapışmış özelliklerin, renklerin yok.

Sadece insansın!

Erkekler ağlamaz, kadınlar çalışmaz, erkek güçlü kadın kırılgan değil. Erkek korkmaz, kadın ürkek değil. Her ikisi de olabilirsin yaşadığın duygu durumuna göre.

Çünkü insansın!

İşte cinsiyetsizliğin getirdiği sosyal yapı bu kitapta kurgu da olsa sınırlarımı zorladı. Kendime sorduğum yüzlerce soruya cevap üretemezken, keşfetmesi okudukça daha da şaşırtıcı bir hal alan sanal bir dünyada yüzümde bir gülümseme.

Çünkü insanım.

Cinsiyetsiz yaşamanın verdiği özgürlüğü düşündükçe hoşuma gitti. Erkek ya da kadın her iki rolün de gerektiği gibi yaşanması fikri.

Kıskançlık yok, üstünlük duygusu yok, korunan yok, korumaya ihtiyaç yok.

İş bölümü var, anlayış var, hoşgörü var.

Savaş yok, kavga yok, küfür yok.

Uyum var, ahenk var, halden anlamak var.

Tecavüz yok, taciz yok, şiddet yok.

Kurallar var, kanunlar var, değerler var.

Kış Gezegeni’nde tek sevmediğim şey soğuk. Gezegen hep soğuk ve hep karlı. O da gülün dikeni.

İşte bilimkurgunun kraliçesi Ursula k. Le Guin’in ödüllü kitabı “Karanlığın Sol Eli” kısa da olsa beni astral bir seyahate götürdü bu hafta.

Kadın cinayetlerinden, savaş tamtamlarından, yuvarlak masanın tek ayaklı dört ayaklı kavgasından, elektrik faturalarından, geçim sıkıntısından, enflasyondan, paradan, ünvandan, yalanlardan, egolardan, üstünlük duygularından, ayrımcılıktan, kayırmacılıktan uzak…

Geri dönmesem, buralarda kalsam mutsuz olur muyum?

Kitap Önerisi: Karanlığın Sol Eli – Ursula K. Le Guin / Ayrıntı Yayınları