GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ayda ÖZEREN
YAZARLAR
16 Nisan 2022 Cumartesi

Leylek Havada Marteniçka!

Müzik Önerisi : Ederlezi –Le Temps Des Gitans / Goran Bregovic

Baharı müjdeleyen en keyifli geleneklerden birisi de Marteniçka. Kırmızı ve beyaz yünlerden oluşan bu bileklik tarihi çok eskilere dayanan Bulgar ve Balkan geleneği.

Ben ilk kez bu Mart’ta taktım bileğime. Daha önce hediye eden biri olmamıştı, Bursalı dostlarım sayesinde bu gelenekle tanışmış oldum.

Marteniçka; martipi ya da martenitsa adıyla da anılan Balkan ve Trakya coğrafyasında martın gelişiyle tüm ay boyunca takılan ve uğur getirdiğine inanılan bilekliklere verilen isim. Baharın gelmesiyle hediye edilen bu bileklikler sevdiklerine huzur ve sağlık dileyerek mart ayının sonuna kadar çıkarılmıyor. Marteniçkalarda kullanılan beyaz renk yün uzun bir ömrü; kırmızı renk yün ise sağlık ve gücü temsil ediyor.

İnanışa göre bu bileklikler asla parayla satılmıyor, sadece hediye edilebiliyor. El yapımı olan bilekliklerin hem nazardan koruduğuna hem de bileğinizde taşıdığınız süre içerisinde leyleği görür ritüeli yerine getirirseniz dileklerinizin gerçekleşebileceğine inanılıyor.

Bileğinde marteniçka takanlar leyleği havada ilk gördüklerinde en yakın çiçek açmış bir ağaca bu bileklikleri bağlıyor. Bu da bereketin, sağlığın, iyiliğin, gücün duası ve adağı oluyor.

Leyleklere olan inancımı bu bileklikle taçlandırmış oldum. Pandeminin gölgesinde yasaklı onca hafta sonu, bayram, tatil geçirince bu yıl bu hediye bana daha bir anlamlı geldi.

Leyleği havada görmek gezmek seyahat etmek demekti bizim çocukluktan kalma inançlarımızda. En çok sevilen hayvanların arasında bir de elbette çünkü müjde getirdiğine inanır herkes.

Öncelikle baharın müjdecisidir. Göç yollarının üzerinde olmamız, her halükarda üzerimizden uçup gideceklerini bilsek de onu bizzat havada uçarken görmek başkadır bizim için. Kazayla bacada konaklarken görmüş olsak bile umudumuz bu sefer ev sahibi olmaktan yana çalışır. Eğer bir leyleği bacasında otururken gördüyseniz ev sahibi olacaksınız demektir. Uçsa da konaklasa da müjdeleri leylek getirir bize.

Çocukken bizi inandırdıkları diğer bir konu da bebekleri de onların getirdiği. Çocuklarına küçük yaşta cinsellik veya üremeyle bilgi vermekten kaçınan ebeveynler aslında çocukluğumuzun masallarının yaratıcısı Hans Christian Andersen’in “Leylekler” masalıyla  bu kandırmacayı uygun buldu. Aslında Norveç efsanesi ile bütün İskandinavya’nın bildiği leyleğin bacadan bu bebeği eve bıraktığı, giderken de annenin ayağını ısırdığı gerçeği evdeki büyük kardeşlerin anne ve bebeği mümkün mertebe rahat bırakması için tasarlanmıştı. Andersen Masalları sayesinde tüm dünyaya yayılan gerçek bir yalan oldu. Bebeğin müjdesini de leyleğe havale ettik.

Leyleklerin her yıl dönüp dolaşıp aynı bacaya aynı noktaya yuva yapması ve tek eşli olarak ortalama 30 yıl yaşadığını bilmek de onlara ayrı bir saygı duymayı gerektiriyor. Belki de bu yüzden onları ailecek yuvada konaklarken görmek ev sahibi olacağımız inancını pekiştiriyor. Daha genç olanları daha yaşlı olanlara bakıyor, sakatlananlarla ilgileniyor ve kanatlarıyla onları destekliyorlar. İbranice de leylek sözcüğü “erdemli, bağışlayıcı, merhametli” anlamına gelen hasid kelimesinin dişil hali hasida.

Leylekler birbirlerine yardım etmeyi biliyor, paylaşabiliyor. Kendinden güçsüzlere kol kanat geriyor.

49 günde Ayrupa’ya gelen leylekler, Afrika’ya doğru gerçekleştirdikleri sonbahar uçuşlarını ise 26 günde tamamlıyor. Hayatlarının büyük kısmı göç yollarında geçiyor. Bu nedenle onları havada görmek bize seyahati gezmeyi çağrıştırıyor.

Yeryüzünde 26 milyon yıldır bulunduklarına dair fosiller mevcut. Bizim hegemonyamıza ve bilinçsiz tüketim alışkanlıklarımıza rağmen bizden milyon sene fazladır bu yeryüzünün en değerli varlıkları.

Geleneklerin hatırlattığı değerlerimize sahip çıkmak lazım.

İnsanlığımızı hatırlamak için doğadan öğrendiklerimizi uygulamak lazım.

Leyleği hem havada hem de yuvada aynı gün gördüm.

Marteniçkamı yeni çiçek açan bir erik dalına bağladım.

Dileklerimi ve umutlarımı da leyleğin kanatlarına yükledim.

Gökyüzüne her süzülüşünde kanatlarını çırptıkça yeryüzüne tüm umutlarımı serpiştirebilsin diye…