GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
14 Eylül 2023 Perşembe

Laiklik sadece Aleviler’in derdi olabilir mi?

Son dönemde İslamcı Saray iktidarı, yetmezmiş gibi, okullarda imamların da görevlendirilmesinin yolunu açacak yeni bir düzenlemeyi gündeme getirdi.

Toplumda buna karşı tepkinin cılız kaldığını söyleyebiliriz. Başta muhalefet partileri olmak üzere çağdaş ve Cumhuriyetçi tüm meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının sert tepki göstermesi gerekirdi. Ama yeterli düzeyde tepki oluşmadı ne yazık ki.

Bu Siyasal İslamcı uygulamaya karşı, daha fazla hareketlilik içinde olan kurumlar Alevi Dernekleri. Çeşitli isimler altında toplanan Alevi Dernekleri haklı olarak birçok il ve ilçede protesto mitingleri düzenlemektedir.

Alevi Derneklerinin daha hassas olmalarının nedeni çok anlaşılır bir durum. Çünkü bu uygulama aynı zamanda inançlar/mezhepler arasında ayrımcılığı ve asimilasyon gayretini de içermektedir.

Çünkü İmam, Sünni İslamın din görevlisidir ve dini değerler olarak öğreteceği değerler de doğal olarak Sünni İslama ilişkin değerler olacaktır. Oysa ki, farklı inanç ve mezheplerin değerleri arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır.

İmam, kızlarla erkeklerin aynı ortamda olmalarını uygun bulmazken, Alevi Dedesi için bu hiçbir sorun oluşturmaz, Papaz için de. Veya kılık kıyafet konusunda, müzik ve dans konusunda da İmamın çocuklara aktaracağı değerler ile Alevi veya Hristiyan ya da Musevinin inançlarına uygun düşmeyecektir.

Dolayısıyla böyle bir uygulama ile devlet farklı inançlardan yurttaşları arasında net bir ayrımcılık yapmış olacaktır. Bu eşitlik ilkesine aykırıdır. Tam da bu nedenle bazı Alevi derneklerinin kullandığı sloganlardan biri, “eşit yurttaşlık” sloganıdır. Ama yurttaşlık zaten, eşitlik demektir.

Almanya’da yaşayan milyonlarca Müslüman’dan kaç tanesi, okullarda çocuklarına Papazlar tarafında değerler eğitimi verilmesini benimser acaba?

Onun için devlet bu türden uygulamalarla eşitlik ya da yurttaşlık kavramlarını ret etmektedir. Sünni İslamı benimsemeyenleri yurttaş kabul etmemekte ve yok saymakta veya asimilasyona zorlamaktadır.

Bu aslında Cumhuriyetin kuruluşundan beri böyledir. Bu yüzden Alevilerin birçoğu, çok partili hayata geçildiğinde DP ve AP, hatta bazı Ege köylerinde MHP destekçisi olmuşlardır. (Bunu ayrı bir yazı konusu olarak buraya not düşelim)

Ayrımcılık bu meselenin bir boyutu. Ama asıl sorun devletin laiklik karakterini kaybetmiş olmasıdır. Tam olarak zaten laiklik uygulaması yoktu görüşü de haklı olmakla birlikte, devletin dini değerler ve inançlardan bağımsız olması için epeyce çaba gösterildiği açık. Diyanet ve İmam Hatipler uygulaması da aslında, ayrımcılık içermekte ve laiklik ilkesine ters düşmektedir. Cumhuriyet’in bunlardan hedeflediği sonuçlar yeterince alınmamıştır.

Okullarda din adamının bulunması ve görev alması, Alevi olmayan kesimlerin de karşı çıkması gereken bir uygulamadır. Dini ve dini değerleri çocuklara öğretmek devletin değil, ailelerin işidir.

Yurttaşların dini inançları kendilerini ilgilendirir. Ateist, Alevi, Hristiyan veya Sünni hiç fark etmez. Bu alan devletin müdahale edeceği alan değildir. Dolayısıyla bu alana devlet müdahalesi sadece Alevilerin değil, her inançtan yurttaşın kendi özel alanına müdahale etmek anlamında laiklik karşıtı bir girişimdir.