GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
24 Ağustos 2023 Perşembe

Maçoğlu’nu neden bu kadar sevdik?

Geçen dönem Tunceli’nin Ovacık İlçesi’nde TKP’den belediye başkanı seçilen Fatih Mehmet Maçoğlu, hem seçimi kazanan ilk komünist belediye başkanı oldu hem de uygulamaları ile bir anda en popüler belediye başkanlarından biri haline geliverdi.

Bu popülerliğin sağladığı destek ile Komünist Maçoğlu, 2019 seçimlerinde bu defa Tunceli Belediye Başkanı seçildi. Hem de CHP ve HDP gibi bölgedeki güçlü partileri geride bırakarak.

Ovacık’ta birlikte etkinlik de yaptık. Seferihisar Belediyesi o zamanki Belediye Başkanı Tunç Soyer ve ekibi ile. Biz de bir topluluk olarak bu etkinliğin organizasyonunda yer almıştık. Yerel tohumlar, güvenli gıda ve yerel yönetimlerin tarım politikaları konularında söyleşiler ve paneller gerçekleştirmiştik. Bu nedenle de ayrıca gözlem şansım olmuştu.

Gelelim asıl sorumuza, yani bir komünist başkan bu kadar anti komünist bir toplumda neden sevildi? Üstelik Alevi ve Kürt (Zaza) kökenli bir kişiden söz ediyoruz.

Aslında Maçoğlu, etnik ve mezhepsel kimliğini pek de öne çıkaran bir politikacı değil. Tunceli’de buna ihtiyaç yok zaten ama ülke geneline hitap ederken de bunlara pek başvurmaması dikkat çekici.

Orada bulunduğumuz süre içerisinde büyük bir misafirperverlikle karşılandık ve bazı özel sohbetler yapma fırsatı da bulduk. Çoğu zaman yaptığım gibi, orada da rahat durmayıp, mezhepçilik eleştirisi yaptım. Hatta yaklaşık olarak şöyle bir ifade de kullandım, “Siz burada daha güzelsiniz, yani daha samimi. Çünkü ayrımcılığa uğramış bir kimlikten dolayı daha masumsunuz. Ama büyükşehirlere geldiğinizde bu kimlik, başka bir anlama bürünüveriyor. Yani Tunceli’de ihtiyaç duymadığınız ‘biz ve onlar ayrımı’, metropollerde mezhepçiliğe dönüşüveriyor.”

Maçoğlu, en az Tunceli’de olduğu kadar (hatta belki de daha fazla) ülkenin diğer metropollerinde de sevilen bir politikacı. Üstelik çoğunluğu beyaz Türk olan bu kitleler, bu adamda ne buluyor?

Samimiyet ilk akla gelen cevap olabilir. Yerel yönetimi belli ölçüde artık kaybolmuş olan dayanışma ve kollektif amaçlar için değerlendirme. Kişisel iktidar hırsından uzak durmaya çalışarak, mütevazı bir yönetici tarzı sergileme vb. Sokakta ve tarlada insanlarla birlikte çalışma, iktidar olanaklarını kötüye kullanmama gibi birçok özelliği buna ekleyebiliriz.

Sol gelenekten gelen birçok kişi de Maçoğlu’nda Terzi Fikri ile sembolleşmiş yerel yönetim uygulamasını görmekte adeta.

Aslında Batılı ve metropollerin üst orta sınıflarını oluşturan semtlerinde bile Maçoğlu’nun bu kadar çok popüler olması ve çok sevilmesi, aslında kaybettiğimiz ve bir daha da bulamayacağımız değerlere özlemden kaynaklanıyor büyük ölçüde.

Çünkü büyükşehir yaşamında artık dayanışma ve ortak iyi için bir çaba içinde olmak duygusu hem üst orta sınıflarda hem de yoksul mahallelerde kaybolmuş durumda. Dayanışmanın bölgeci ve mezhepçi karakteri yoğun bir şekilde varlığını sürdürmekte ama bu dayanışma türü ayrımcı bir karakter taşımaktadır.

Maçoğlu’nun kişisel üslup ve tavrı önemli tabii. Çünkü benzer özellikler ve iddialar ile yola çıkan pek çok siyasetçi, mevcut siyaset çarkının ihaleci karakterine kolaylıkla meyil etmektedir. En iyi örneklerden biri yine Tuncelili olan ve sıkça mezhepçiliği siyasete malzeme eden Gürsel Erol’un siyasetteki en ağırlıklı etkinliklerinin inşaat ve ihale işleri olması gibi.

Büyükşehirlerde bu türden örnekler çok yaygın. Kimlik mağduriyetine dayanarak kimlikçi dayanışmayı avantaja çeviren siyasetçi ağırlığı, siyasetin modernleşmesi önündeki en önemli engellerden biridir.

Maçoğlu’nun siyasette kimlikçiliğe yaslanmayıp ve ısrarla buna elverişli partiler yerine TKP’den aday olmayı tercih etmesi de önemli bir değişken.