GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
18 Haziran 2024 Salı

Hayaletin gölgesindeki Avrupa

Avrupa’nın eski şehirlerindesokaklar tarihin derin izlerini taşır. Dar ara sokaklarda yüzyıllar boyunca gelişen ve değişen birçok hikâye saklıydı. Bir akşam, soğuk rüzgâr eserken, eski katedralin yanında bir gölge belirdi. O gölge, Avrupa’da dolaşan hayaletin kendisiydi.

Hayalet, uzun bir yola girdi… Onun varlığı, sadece duyulan sesler ve belirli anlarda hissedilen bir soğukluktu. Efsanelere göre, bu hayalet yüzyıllardır Avrupa’nın çeşitli köşelerinde dolaşıyor, adalet arıyor ve belki de intikam peşindeydi. Hayaletin en sık uğradığı yerlerden biri, büyük meydanın karşısındaki eski kütüphaneydi. Burada, karanlık raflar arasında kaybolmuş kitaplar ve tozlu sayfalar arasında geçmişin sırları saklıydı. Hayalet, zaman zaman bu kütüphaneye gelir, kitapların arasında kaybolur ve geçmişin derinliklerinde yolculuk ederdi.

Bir gün, hayalet kütüphanede, eski bir günlüğe rastladı. Günlük, 19. yüzyılın sonlarına aitti ve savaşın yıkımı ve göçmenlerin acı hikâyeleriyle doluydu. Hayalet, bu sayfalarda geçmişin acı hatıralarını yeniden canlandırdı. Savaşın yıkımını gören ve ailesini kaybeden bir kadının gözyaşları, hayaletin ruhunu titretti.

Avrupa’nın eski şehirlerinde, hayaletin varlığı hâlâ hissediliyor…

Sokaklarda dolaşan rüzgârlar, onun sessiz çığlıklarını taşıyor…

Belki de bu hayalet, insanlara geçmişin derslerini hatırlatacak…

***

“Avrupa’da dolaşan hayalet” metaforu, Karl Marx ve Friedrich Engels’in 1848’de yayımladıkları “Komünist Manifesto” adlı eserlerinin ünlü açılış cümlesinde kullanılmıştır. Cümle şu şekildedir:“Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor – komünizm hayaleti.”

Bu metaforun birkaç önemli anlamı vardır:

Korku ve endişe: Marx ve Engels, komünizmin Avrupa’nın egemen sınıfları arasında büyük bir korku ve endişe yarattığını belirtmek için bu ifadeyi kullanmışlardır. Komünizm, işçi sınıfının devrimci hareketi olarak görülmekte ve mevcut kapitalist düzen için ciddi bir tehdit olarak algılanmaktaydı.

Yayılma ve etki: Hayalet metaforu, komünizmin Avrupa’da hızla yayıldığını ve birçok yerde etkisini hissettirdiğini ima eder. Bu dönemde çeşitli işçi hareketleri ve devrimci faaliyetler, komünizmin etkisini ve cazibesini artırıyordu.

Görünmezlik ve belirsizlik: Bir hayalet, fiziksel olarak görülmeyen ancak varlığı hissedilen bir varlıktır. Bu metafor, komünizmin henüz tam olarak somutlaşmamış, ancak etkileri ve potansiyeliyle hissedilen bir güç olduğunu ifade eder.

Bu metafor, 19. yüzyılın ortalarındaki siyasi ve toplumsal dinamikleri anlamak açısından da önemliydi. O dönemde, sanayileşmenin getirdiği toplumsal değişimler, işçi sınıfının büyümesi ve kapitalizmin yarattığı eşitsizlikler, komünist ideolojinin doğuşuna ve yayılmasına zemin hazırlamıştı. Marx ve Engels, komünizmin kaçınılmaz bir toplumsal dönüşüm olarak geldiğini ve mevcut düzenin bu dönüşümü engellemek için büyük çabalar sarf ettiğini vurgulamak için “hayalet” metaforunu kullanmışlardı.

***

Son AP seçimleri sonuçlarına bakarak aşırı sağın Avrupa’da dolaşan hayalet metaforuna benzetilmesi, genellikle benzer amaçlar doğrultusunda kullanılan bir retorik aracı olarak değerlendiriliyor şimdilerde…

Hayatın her alanına yansımış durumda aşırı sağın yükselişindeki kaygı. Mesela dün…17. Avrupa Futbol Şampiyonası’nda maç öncesi düzenlenen basın toplantısında Fransa A Milli Futbol takımının kaptanıMbappe siyasi mesajlar da verdi. Fransa halkına seslenen futbolcu “aşırı ve ayrıştırıcı fikirlere” karşı olduğunu dile getirerek, Fransız gençlerini, ülkesi için “kritik bir an” olarak nitelediği seçimlerde oy vermeye çağırdı.

Mbappe, “Bugün hepimiz aşırılıkçıların iktidarı kazanmaya çok yakın olduğunu görüyoruz ve ülkemizin geleceğini seçme fırsatımız var. Aşırı sağa oy vermeyin. Bu ülkenin formasını taşıyorum. Gurur duymadığım bir ülkenin formasını taşıyamam” dedi.

Evet korku ve endişe yaratmada benzerlikler var gördüğünüz gibi.  Marx ve Engels’in komünizm hayaleti metaforuyla, aşırı sağ da toplumda korku ve endişe uyandıran bir güç olarak görülüyor. Aşırı sağ partilerin ve hareketlerin yükselişi, genellikle mevcut siyasi ve sosyal düzen için tehdit oluşturduğu düşünülüyor.

Aşırı sağın Avrupa’da giderek artan etkisi ve popülaritesi, bu metaforla ifade edilen bir “hayalet” gibi toplumu sarması ve etkilemesi olarak yorumlanıyor.  Özellikle ekonomik krizler, göçmen politikaları, kültürel değişimler gibi faktörlerin etkisiyle aşırı sağcı görüşler daha fazla destek bulabilir…

Aşırı sağ hareketler genellikle siyasi arenada gizli veya kapalı kapılar ardında örgütlenen gruplar veya ideolojiler olarak görülebilir. Bu nedenle, toplumda varlıkları hissedilen ancak net bir şekilde tanımlanamayan, belirsiz bir güç olarak algılanabilirler.

Aşırı sağın yükselişi, toplumsal dengeleri ve değerleri sorgulayan bir güç olarak da ele alınabilir. Özellikle popülizm ve milliyetçilik gibi unsurların öne çıktığı aşırı sağ hareketler, mevcut siyasi ve toplumsal düzeni sarsabilir ve değiştirebilir.

Bu nedenlerle, aşırı sağın Avrupa’da dolaşan hayalet metaforuna benzetilmesi, bu hareketlerin toplumsal etkilerini ve tehlikelerini vurgulamak için kullanılan bir dil ve retorik aracı olarak karşımıza çıkıyor… Her ne kadar tarihsel ve ideolojik kökenleri farklı olsa da, hem komünizm hayaleti hem de aşırı sağ hayaleti metaforları, toplumsal değişimlerin ve siyasi eğilimlerin nasıl algılandığını ve yorumlandığını gösteren önemli örnekler…

Marx ve Engels yanıldılar.

Umarım aşırı sağ üzerinden yeni hayalet duygusu yaratanlar da yanılır. Yoksa Avrupa’nın gidişi iyiye doğru değil.