GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
30 Mayıs 2022 Pazartesi

Gezi’yi anlamak!

Üzerinde dokuz yıl geçti ama “Gezi” diye bir gerçek devam ediyor hala. Davaları, tutuklamaları, iddiaları ve belli ölçüde eylemleri ile.

Gezi Olayları sırasında önemli bir söz dikkat çekmişti. “Mesele sadece Gezi Parkı değil.”

Gezi Parkı mesele ama asıl mesele neydi? Biraz bunu yorumlamaya gayret edelim.

İktidarı boyunca ama aratan bir düzeyde inşaat ve bayındırlık işlerine yönelen ve finansmanını buna dayandıran bu iktidarın geleneksel ve kutsal olana dayanarak çevre değerlerine en fazla zarar veren iktidar olduğuna şüphe yok.

Son yıllar ülkenin her yerinde maden ocakları, barajlar, RES’ler uğruna pek çok doğal değeri ve yaşam alanlarını tehdit etmesi nedeniyle, Türkiye’de, tarihinde görülememiş oranda çevre mücadeleleri ve davaları yaşandı.

Taksim Gezi parkına AVM inşaatı da bunlardan biriydi. Ama bu girişim, ülke çapında protesto ve sivil itaatsizlik eylemlerine neden oldu. Ülke çapında ve günlerce süren bu eylemler, Gezi Olayları olarak tarihe geçti.

Gezi Parkında başlayan olay aslında bu kadar etkili ve yaygın eylemlerin sadece ateşleyicisiydi. Yani baskıcı rejimin biriktirdiği enerjinin ortaya çıkmasıydı.

Gezi Olaylarının mesajları ve niteliğine baktığımızda, aslında birikmiş enerjinin, geleneksel ve kutsal ile meşrulaştırılmaya çalışılan yönetim ve toplum modeline modernitenin verdiği bir tepki olduğunu söyleyebiliriz.

Çünkü AKP ve daha sonra da Saray rejimi, din ve geleneğe dayanarak, Cumhuriyetin bu zamana kadar iyi kötü sağladığı birikimleri ortadan kaldırmaya yönelik bir anlayışla ilerlemeyi seçmişti.

Dikkat edilecek olursa bu iktidarın en çok tepki gördüğü ve kendisine siyasal muhalefet yarattığı alanlar kadın hakları, çevre ve bireysel özgürlükler alanında ortaya çıkmaktadır. Çevre talanın yanı sıra, dört çocuk önerisi, kadın davranışları ve kıyafetleri konusunda aldığı tutum, belli bir inancı dayatması gibi konularda modern toplum ve modern insan karşıtı baskıcı tutumlar gündeme gelmektedir.

Dolayısıyla Gezi Olaylarında ortaya çıkan muhalefet enerjisi, profesyonel bir siyasi muhalefetten ziyade modern yaşamı savunma refleksi niteliğindeydi. İktidar hedeflemiyor, özgürlükleri öne çıkarıyordu. Hem de çoğulcu bir mesaj ile. “Mustafa Keser’in askerleriyiz”, “Boyun Eğme”, “Yasak ne ayol” ve onlarca yaratıcı slogan, otoriterliğe olduğu kadar geleneksel baskıya da karşı mesajlar içeriyordu.

Kıyafetime, sanatıma, cinsel tercihlerime, yiyip içmeme karışma gibi mesajlar aynı zamanda modern toplum talebine yönelikti.

Aslında o günkü yaygınlık ve yoğunlukta olmasa da biz, halen Gezi’nin bıraktığı yerden bu mücadelenin sürdüğüne tanık olmaktayız. Dikkat ederseniz siyasi arenada hayat pahalılığı ve gelir adaletsizliğinden çok ekolojik katliamlar, kadın cinayetleri, kültür sanat alanındaki özgürlük talepleri sürekli gündem oluşturmaktadır.