GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
4 Mayıs 2022 Çarşamba

Bir Mayıs'tan Gezi'ye!

Öncesi de var ama ABD’de 1886 yılında sekiz saat çalışma hakkı için mücadele eden işçilerin protestoları kanlı bir şekilde bastırılmıştı. 1889’da da İkinci Enternasyonal, işçilerin başlattığı mücadele günü olan 1 Mayıs’ı “Birlik ve Dayanışma Günü” ilan etti.

O günden bugüne dünya çok değişti. İşçi sınıfı da o günkü durumda değil elbet. Marx’ın tarifi ile “zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayan” ya da “kapitalizmin mezar kazıcısı” ilan ettiği bir sınıf artık ortada olmayabilir.

Fransız düşünür Andre Gorz yıllar önce “Elveda Proletarya” kitabıyla işçi sınıfının, artık Marx’ın tarif ettiği konumda olmadığını anlatıyordu.

İşçilerin kapitalizm karşısındaki konumu eskisiyle aynı değil şüphesiz. Çünkü kendi içinde epeyce farklılaştığı için işçilerin bir kısmının kapitalizme entegre olma kapasitesi artmış da olabilir. “Emekçiler” kavramı halen önemli olmakla birlikte eski anlamını da yitirmiştir. Sendikalar eski görkemli günlerinden çok uzaklaşmış da olabilir. Hatta işçi ya da memurların büyük çoğunluğu iktidara yakın sendikalara üye de olmuş olabilirler.

Artık işçilerin ya da emekçilerin eski devrimci ruhundan uzaklaştığını da kabul edebiliriz.

Ama yine de bütün bunlar 1 Mayıs’ı önemsizleştirmeye yetmez. 1 Mayıs, ortaya çıktığı koşullarda, kapitalizmin sömürü ve baskısına karşı çıkmanın günüydü. Bugün şartlar değişmiş olsa da, kapitalizme karşı çıkma önemsizleşmemiştir. Ama bu karşı çıkmanın ve karşı çıkanların yelpazesi epeyce genişlemiştir. Çünkü eşitsizlik ve adaletsizlik yelpazesi genişlemiştir.

1 Mayıs, modern dünyada sömürüye, sadece emeğin sömürüsüne değil, her türlü sömürü, baskı ve dışlamaya karşı çıkmanın sembolüdür. O halde sömürü, baskı ve dışlama oldukça bu mücadele devam edecektir. 1 Mayıs 1986 Şikago’da gösterilere katılan yüzbinlerce işçi de, 28 Mayıs 2013 tarihinde Gezi Parkı’ndan başlayan protestolar da aynı ruhun ürünüdür.

Bu yüzdendir ki, kapitalizme karşı işçi sınıfıyla başlayan bu itiraz, bugün daha geniş bir yelpazede ortaya çıkmaktadır.

Onun için, 1 Mayıslar’da ve Gezi Olayları’nda biz sadece işçileri değil, Kürtleri, Alevileri, çevrecileri, feministleri, anarşistleri ve hatta futbol taraftarlarını da bir arada görüyoruz.

Dolayısıyla 1 Mayıs sadece işçinin ve emekçinin değil her anlamda ezilenlerin veya eşitlik ve adalet arayanların bayramı olarak kendini yeniden var edecektir.