GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
13 Ocak 2021 Çarşamba

Kayyum, kelepçe ve üniversite!

Bir süredir bu ülkede, her kurum ve konuda, tek bir kişi ve etrafındaki üç beş danışmanın kanaatleri ve niyetlerine göre karar veriliyor. Parlamentodaki çoğunluğa dayanarak da yasalar buna göre tekrar dizayn ediliyor.

Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum rektör atanması olayı, bu durumu bir daha gözler önüne serdi. Öğrenci ve öğretim üyeleri bu atamaya iki açıdan karşı çıkıyorlar. Seçimle gelmiyor ve kurum dışı atama...

Bu iki itiraz da yasal olmaktan ziyade kurumsal özerkliğe ve geleneğe işaret ediyor. Çünkü bu Tek Adam rejiminde bütün yetkiler Cumhurbaşkanında toplanmış durumda… Hiç bir sınırlama ve denetimin olmadığı bir rejim bu.

Bu nedenle de Saray yönetiminin aldığı kararlar genellikle yasal olmakla birlikte meşruiyet zafiyeti taşıyor. Meşru değil, çünkü evrensel normları ihmal ediyor. Meşru değil, çünkü kurumun fıtratına aykırı ve gelenekleri hiçe sayıyor…

***

Aslında bu yeni değil. Üniversite yönetimleri son yıllarda adeta AKP’nin taşra teşkilatı gibi şekillendi. Birçok üniversite yöneticisi artık liyakat ve akademik geleneklere göre değil, iktidar partisi mensupları arasından biat derecesine göre görevlendiriliyor.

Ege ve Dokuz Eylül Üniversite Rektörleri’nin de eski AKP milletvekili ve parti yöneticisi olduğunu unutmayalım. Rektör ya da dekanın bir parti tercihi olabilir elbet. Ancak bu atama ve yönetme şekline bakıldığında, particilik tavrı akademik tavrın çok önüne geçmektedir.

Daha birkaç yıl önceydi, AKP İl Kongresine katılmak için İzmir’e gelen Parti Genel Başkanını havaalanı çıkışındaki kaldırımda saatlerce kimler bekledi ve karşıladı? Üniversite rektörü öncülüğünde dekanlar, müdürler ve senato üyeleri. Aynen AKP il ve ilçe teşkilatları gibi üniversite üst yönetimi, kaldırımda hazır bulunmuştu.

Yine aynı mekanizma tarafından görevlendirilen bir rektör Fetö şüphelisi olarak yurt dışına kaçınca, Ege Üniversitesi’ne yine kayyum olarak Prof. Dr. Beril Dedeoğlu rektör olarak atanmıştı. Ama ne seçimlerde diğer adayların gerisine düşen Fetöcü adayın atanmasına ne de ardından kayyum atanmasına İzmir akademik çevrelerinden yeterli tepki verilmemişti ne yazık ki.

***

Şimdi Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyum atamasına verilen etkili tepki, üniversitenin namusu ve demokrasi açısından çok kıymetli doğrusu. Kayyuma karşı çıkmak, üniversitede geleneğin ve kurum kültürünün önemini vurgulamak açısında değerli. Bu iktidar çoklu kurumsal çöküşü sağlarken aslında kurumsal ve toplumsal hafızayı da ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bu konuda epey de mesafe aldığını yukarıdaki örneklerden görebiliriz…

Artık en meşru hakları kullanmayı bile terör tehdidi olarak tanımlayan bu kontrolsüz/denetimsiz güç, üniversite kapısına kelepçe takarak, umudunu güvenlikçi politikalara bağladığını göstermektedir. Bu kelepçeyle, sadece Boğaziçi protestocularına değil, tüm muhalefete ve topluma mesaj vermektedir…