GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
14 Mayıs 2022 Cumartesi

İktidar, rıza ve baskı...

Demokrasilerde iktidara olmanın meşruiyetini sağlayan araç seçimlerdir. Ancak iktidara gelmek yetmez, yönetme sırasında da meşruiyetin korunması gerekir. Çok yanlış bir şekilde sürekli tekrar edildiği gibi, milli egemenlik sadece seçimden galip çıkma olayı değildir.

Temsili demokrasinin sığ sularına sığınan iktidarlar seçimleri, milli egemenliğin tek göstergesi olarak görme ve gösterme kolaycılığını tercih ederler.

Oysa iktidara seçimden sonra yönetim sırasında meşruiyet sağlayan unsur, yönetilenlerin (yurttaş veya seçmen) gösterdiği rızadır. Dolayısıyla seçimle gelen bir iktidar yönetim sırasında meşruiyetini kaybedebilir. Bunun göstergesi, iktidarın karar ve uygulamalarına yönetilenlerin rıza göstermemesidir.

İktidarın yönetim sırasında yeniden meşruiyet kazanması ve sürdürmesi, yönetilenlerin rızası ile ilgili bir durum olduğu kadar, hukuki ve evrensel insan haklarına ilişkin normlara uygun bir yönetim sergileyip sergilememesine de bağlıdır.

Bazı örnekler vermeye çalışalım. Kadına yönelik şiddete karşı çeşitli yaptırımları içeren İstanbul Sözleşmesini kabul etmesi ve hatta buna ev sahipliği yapması, iktidarın bu tavrına yönelik ciddi bir destek oluşmasına neden olmuştur. Seçmen tabanının eğilimleriyle sınırlı olmayan bu karar ve uygulama, iktidara hem toplum düzeyinde ve hem de uluslararası düzeyde önemli bir meşruiyet zemini sağlamıştır.

Aynı şekilde, Başkanlık yetkilerini kullanarak bu sözleşmeden çıkılması ise, iktidarın meşruiyetini sakatlayan bir karar olmuştur. Çoğunluk olmak, yasa ve yönetmeliklerde böyle bir yetki hakkının olması, bu sözleşmeden çıkılmasını haklı/meşru kılmaya yetmez.

Gezi Davası sanıkları ve Osman Kavala’ya verilen cezalar, hangi yasaya dayandırılırsa dayandırılsın, iktidarın meşruiyetini sakatlayan bir karar olmuştur. Aynı doğrultuda Canan Kaftancıoğlu’na şu veya bu düşünceyi açıklamaktan dolayı verilen ceza da yasa ile açıklansa bile meşru bir karar değildir.

Meşruiyet dışı karar ve uygulama örnekleri giderek artıyor. Peki, bu neyi göstermektedir? Bu iktidarın, yani Erdoğan’ın ülkeyi rızaya dayanarak yönetme kabiliyetini giderek yitirdiğini göstermektedir. Rıza için kullandığı ideolojik aygıtlar, artık yeterli olamamaktadır.

Bu baskıcı uygulamalar rıza sağlayamamanın sonucu olduğu gibi, iktidarın meşruiyetini giderek daha da zayıflatan etkiler yapmaktadır.

Siyaset Biliminin bize gösterdiği temel ilkelerden biri, “iktidarın baskıcılığı ile meşruiyeti arasında ters orantı bulunur” durumunu çok net olarak yaşamaktayız. Rıza ile yönetme kabiliyetini kaybeden iktidar, belli ki, bundan sonra baskıcı aygıtlara daha çok başvurarak kendini korumaya çalışacaktır.