GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
22 Mart 2013 Cuma

Diyarbakır zılgıt/halay çekiyor; ya İzmir?

Diyarbakır’daki Nevruz törenlerini, Öcalan’ın ‘barış’ metninin okunuşunu ekranlardan izlerken; aklıma, 7-8 yıl önce Ankara’da gündüz gözüyle atılan havai fişekleri, AB’ye girişimizin coşku ile kutlanması düştü niyeyse… O yıllarda AB argümanıyla muhalefeti susturan, liberalleri yanına çeken Başbakan Erdoğan’ın, yakın zamanda Putin’e söylediği ‘Gelin bizi Şanghay Beşlisi’ne alın, biz de Avrupa Birliği’ni gözden çıkaralım’ sözleri de hızla zihnimden akıp geçti. Havai fişekli kutlamalardan AB’de demokrasi olmadığı savunmasına geçen Erdoğan’ın, dünkü Diyarbakır görüntülerine varıncaya kadar, Kürt sorunu konusunda söyledikleri ve yaptıkları da…
“PKK ile görüşen şerefsizdir”den, Öcalan’a idam, BDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırıp hapse atmak tehditlerinden bugünkü tabloya gelinmesi, barış umutlarının yükselmesi güzel de içimize sinmeyen, bizi Diyarbakır’da zılgıtlar/halaylar çekenler kadar coşturmayan ne? Hangi duygu? Hangi endişe?
Bütün bunlar bir anda değişebilir, her şey eskisinden daha kötü olabilir; ya değişirse, ya olursa korkusu mu?
Gelecekte bizi nasıl bir Türkiye’nin beklediğine dair bilinmezlik mi?
 
Kendini solla tarif eden, ezberine 30 yıllık savaştan çok önce ‘Türkiye halklarının kardeşliği’ sözcüğünü yerleştirmiş biri olarak dahi içime sinmeyenlerin, Türkiye genelinde nasıl algılandığını merak ediyorum ben de sizler gibi.
Bu konudaki ilk veriler, geçen hafta sonu Habertürk’ün yayınladığı anketteydi.
İlgimi çeken oy yüzdeleri değil, ‘İmralı sürecinin’ toplumda nasıl bir karşılık bulduğuydu.  
Ankete katılanların yüzde 58.5’i “PKK sorununun çözümü için devletin Abdullah Öcalan ile görüşmesini onaylıyor musunuz?” sorusuna "hayır" derken, "evet" diyenlerin oranı yüzde 25.4’ti..
“BDP milletvekillerinin İmralı’ya gidip Abdullah Öcalan ile görüşmesini onaylıyor musunuz?” sorusuna ise yüzde 77.2 “hayır” derken “evet” diyenlerin oranı yüzde 22.8’ti.
Bu anketi nasıl yorumlarsınız?
Hem herkes ‘kan dursun, analar ağlamasın, evlatlarımız yaşasın’ derken, yüzde 58.5’in Öcalan’la görüşmeyi, yüzde 77.2’nin BDP milletvekillerinin İmralı’ya gidişini onaylanmayışını nasıl açıklarsınız?
Barışı desteklemenin her şeye evet denileceği anlamına gelmediğini mi?
Süreçteki özensizliğin, bir öyle bir böyle demelerin, bir ileri iki geri adım atmaların, insanları tabut ile barış arasında sıkıştırıp tepki yarattığını mı?
Kürtlerin hazır olduğu barışa, Türklerin hazırlıksız yakalandığını mı?
Her gün milliyetçilik duygularına seslenen konuşmaların, birkaç ayda yerini milliyetçiliğin ayaklar altına alınmasını isteyen dokunuşlara dönüşmesinin yarattığı hazımsızlıklar olduğunu mu?
Toplumdaki hassasiyetin görmezden gelinmesi, dikkate alınmaması mı?
İzlenen metodun, kullanılan dillerin özensizliği mi?
 
30 yıldır ‘Bebek katili, terörist başı’ sıfatlarıyla duygular kabartılırken…
Öcalan’ın birdenbire bu kadar meşrulaştırılması ve Kürtlerin meşru lideri pozisyonuna oturtulmasının,
Düne kadar ‘Kandil’den emir alıyorlar, PKK’nın arka bahçesi’ diye suçlanan, sık sık Başbakan’ın dilinin hışmına uğrayan BDP’lilerin, barış güvercini misali İmralı-Kandil arasında gidip gelmelerinin,
Başkanlık sisteminin pazarlık masasında olduğunun anlaşılmasının, travmatik bir yanı var bana göre.
Ve anketler de bu travmayı gösteriyor. Dün Diyarbakır’da halaylı/zılgıtlı kutlamaların, büyük bir çoğunluk tarafından sessizce, iç geçirerek izlenmesi de…
 
Bu derin sessizlik ve sineye çekmelerin yansımalarını, sonuçlarını nasıl göreceğiz, ben de bilmiyorum.
Dün sokaklardaki konuşmalar, ekranlarda dünkü tabloyu yorumlayan aydınların, gazetecilerin, siyasilerin söyledikleriyle hiç uyuşmuyordu; sadece bunu biliyor ve bunu görüyorum…