GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
8 Mayıs 2012 Salı

CHP'de nihayet sol kanat

İzmir’de CHP saflarında siyaset yapan bir grup sosyal demokrat, 4 Nisan Cuma akşamı Konak Otelde bir araya geldi.

Toplantıda, CHP’de sol kanat hareketinin başlatılması ve bu bilginin kamuoyu ile paylaşılması için oy birliğiyle karar alındı.
Söz konusu kararı alan 25 kişiden biri de bendim.
 
Sosyal demokrat partilerde sağ ve sol kanat hareketlerine neden ihtiyaç duyulduğunu bir çok yazımda anlattım. Eğitim seminerlerinde sosyal demokrasiyi anlatırken, kanat hareketleri üzerine tartışma açtım. Hiziplerin yerini kanat hareketleri almadıkça siyasetin üretken olamayacağını daima söyledim.
Kısacası, sosyal demokrasilerde kanat hareketlerinin siyaseti zenginleştirdiği fikrini savunduğumu ve sol kanatta mücadele ettiğimi, beni tanıyan çevreler bilir. Yani, o 25 kişiden biri olmam olağan.
 
Neden sol sosyal demokrasi?
Sosyal demokrasi, tarihsel bir sistem olarak Marksist düşüncenin ürünü olmakla birlikte, sınıf mücadelesini uzlaşma zeminine taşımak suretiyle komünizm ile yollarını ayırdı. Mülkiyet sorununda, üretim araçlarının mülkiyeti hakkında kapitalist sistemle uzlaşan sosyal demokratlar, kafa veya kol gücüne dayalı emekle geçinen yığınların yararını önceleyen siyaseti benimsedi.
Komünizm ile yol ayrımından itibaren sosyal demokratlar uzlaşma kültürünü geliştirerek sınıflar arasında denge oluşturmak gibi çok zor bir misyon yüklendiler. Uzlaştırmak zor iştir; Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamamak da var...
 
Tek kutuplu dünyada alıp başını giden kapitalistler, yeryüzünde yoksulluğu çoğalttılar. 4 milyar insan yoksul. 1.5 milyar insan açlık sınırında yaşıyor. Çevre sorunlarının yarattığı tehdit giderek büyüyor. Tablo son derece karamsar.
Kapitalistlerin yük gibi gördüğü sosyal refah harcamaları devletin üzerinden alındıktan sonra, sosyal güvenlikten yoksun yoksullar cemaatlerin merhametine terk edildi.
Sosyal demokrat politikaların hayata geçmesini mümkün kılan ekonomideki fazla, sistem tarafından yok edildi. Servet paylaşımı iyice vahşileşti. Kapitalistler yoksulları bitirdiler birbirlerini soymaya başladılar. Yeryüzünde kapitalist üretim ilişkilerinin dolaşımı içinde yer alan her insan borçlandırıldı; ama varsıl ama yoksul.
Tedavüldeki her bir liraya karşılık, sistem üç lira borç üretmedikçe kapitalistler mutlu olmuyor.
Kapitalist sistemin iyi insanı, borçlu yaşayan insandır; çünkü, tüketim ilahları önünde diz çöken insan itaatkardır, başkaldıramaz.
İç karartan bu tabloya bakarak, küreselleşen dünyada solun önemli ölçüde mevzi kaybettiğini söyleyebiliriz. Son otuz yılda kapitalistler sürekli mevzi kazanırken sol sürekli geriledi.
 
Yeni dünya düzeninde, bütün kuralları kapitalistler koyduğundan, emekçi sınıflar yararına siyaset yapmak hiç olmadığı kadar zorlaştı. Sol kanadın işinin zorlaşmasına paralel olarak önemi ve sorumluluğu da arttı.
Uzlaşma koşullarının kapitalistler tarafından büyük ölçüde yok edilmesine bağlı olarak; bundan böyle, sınıflar arası mücadelenin giderek sertleşeceğini ve sol kanada daha çok iş düşeceğini söylemek kehanet olmayacaktır.
Bu saptamadan hareketle, sol kanadın bir ölçüde radikalleşeceğini öngörmek mümkün. Yani, izlenegelen kapitalistlerle uzlaşmaya dayalı politikaların emekçi kitleler lehine revize edileceği söylenebilir.
Bu konuda kapitalistleri ikna etmenin çok zor olduğunu biliyoruz; lakin, kapitalistlerin kendi yoluna gidecek takatlerinin kalmadığı da biliniyor. Ya uzlaşacaklar ya da hayat kendileri için de zorlaşacak. Kapitalistlere bunu anlatmak, sosyal demokratların siyasal misyonunun gereğidir.
 
Sosyal demokratları bekleyen bir diğer kritik sorun da, kamusal yaşamda meydana gelen büyük çöküştür. Bu sorun gözardı edilemeyecek kadar alenileşti. Kürtlerin ve İslamcıların taleplerinden kaynaklanan sıkıntılar var.
Sol kanat kamusal alanda yeni bir mutabakatın koşullarını oluşturacak politikaları üretmek zorunda.
 
Laik Türkiye Cumhuriyeti’nde insan haklarına dayalı devlet için, barış ve demokrasi için, refahı tabana yayarak yoksullukla baş etmek için, bölgede mazlumların yanında olmak için yeni bir dil kurmak, yeni siyaset oluşturmak ve belki de her şeyi yeniden söylemek zamanıdır şimdi.
Sol kanat bunu yapmaya muktedirdir.
 
İzmir’de sol kanat siyaset arenasındaki yerini alırken, solun bir ahlakı olduğunu hatırlatıyor ve bu ahlakın gereğini yerine getirmedikçe sol siyasetin ve doğrultu tutarlılığının söz konusu olamayacağını söylüyor.
Solun sahip olduğu moral değerleri hatırlatarak yola çıkan sol kanat; çıkarlarınızı Parti yararının önüne geçirmeyin, grup çıkarlarına dayalı siyaset yapmayın, seçildiğiniz makamların sadece halka hizmet için olduğunu hiç unutmayın ve vicdanlı olun, diyor.
 
Nasıl bir il yönetimi oluşmalı ve neler yapmalı? Bu sorusunun yanıtı, yakında kamuoyuna duyurulacak deklarasyonda yer alacak.
 
Cumhuriyet devriminin ve Aydınlanma fikrinin takipçisi sosyal demokratlar, sol kanat hareketini ilan ederken, İslamcı güçlere karşı direnişin simgesi haline gelen İzmir’i almak için kesenin ağzını açan iktidara karşı da direniş azmini yükseltiyor.
Başarılar diliyorum.