GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
6 Nisan 2012 Cuma

12 Eylül yargılanırken

Üzerinden tam 32 yıl geçti; ülkenin üstünden silindir gibi geçen 12 Eylül askeri darbesiyle hesaplaşma nihayet başladı. Darbe yapan generallerden hayatta kalan iki tanesi yargılanıyor.

 
Gerek 12 Mart’ta gerekse 12 Eylül’de maddi ve manevi zarar görmüş biriyim. Ömrümde bunları konuşmadım. Siyasi kariyer yapmak için kullanmadım. Bunu, yaşamını yitiren arkadaşlarımızın anısına ihanet gibi algıladığım için, ödediğim hiçbir bedelin bana çıkar sağlamasına izin vermedim.
Ancak, 12 Eylül yargılanıyorsa, bu konuda söyleyecek sözüm olduğunu düşünüyorum.
12 Eylül darbesinin, halkın %92’sinin “evet” dediği bir darbe olduğu ve darbeden sonra 20 yıl boyunca halkın, “12 Eylül öncesine mi dönmek istiyorsun?” diyerek 12 Eylül Türkiye’sini meşrulaştırdığı gerçeğini bir kenara not ettikten sonra bu meseleyi tartışmaya geçebiliriz.
 
12 Eylül darbesiyle kimler hesaplaşıyor?
Başından beri direnen %8’e söyleyecek bir şeyim yok. Onlar bedel ödemiş, her zaman direnmiş namuslu devrimcilerdir.
Ancak o %92’ye söylenecek çok şey olduğunu düşünüyorum. Çünkü o %92’nin kahir çoğunluğu bugün AKP’nin öncülük ettiği karşı devrime alkış tutuyor.
O günlerde askeri vesayeti destekleyen bu halkın %50’si şimdi İslamcı vesayeti destekliyor.
 
Demem o ki, eleştirinin niteliği çok önemli. Askeri darbe sorununu tartışacaksak, problematiğini de (sorunsal) söylemek gerekir. Sorunu nasıl ele alacağız?
Halkın iktidarı önündeki engeli mi konuşacağız, burjuva devrimine karşı duran İslamcı ideolojinin önünü mü açacağız?
Her türlü vesayete mi, sadece askeri vesayete mi karşı çıkıyoruz?
Ceberut devlete mi karşıyız, yoksa “bizimkiler yönetiyorsa sorun yok” diyen oportünistlerden miyiz?
12 Eylül’ün kurduğu düzende yaşarken 12 Eylül’e atıp tutup evlerimize döneceksek, toplumun bundan çıkaracağı ders olamaz.
12 Eylül rejiminin bütün kurumları ayakta. Bu kurumlar kamusal yaşamı belirliyor. Başı kuma gömülü deve kuşu misali darbe eleştirisi yapmak hiç hoş değil.
Hesaplaşma diline ve yöntemine çok özen göstermeliyiz.
Hele hele AKP’nin ve o günlerde, “biz içerdeyiz, fikrimiz iktidarda” diyenlerin bu davaya müdahil olması, sözüm ona hesap sorması, çok tehlikeli bir saptırma olur.
Sapla samanı birbirine karıştırmayalım.
Unutmamalıyız; o gün darbenin arkasında duran güç ile bugün AKP’nin arkasında duran güç, aynı güçtür. Kim, kimden hesap soracak!
 
12 Eylül darbesini yapanların ilk işlerinden biri, bürokrasiden CHP’li ve Atatürkçü bürokratları tasfiye etmek olmuştur.
Bu sürecin yakın tanıklarından biriyim. Öyle ki, emekliliğine 6 ay kalmış Atatürkçü bürokratları, bu süreyi bile beklemeden 1402 sayılı yasaya dayanarak işten attılar.
Laik Cumhuriyet fikriyle yetişmiş, Aydınlanma düşüncesine bağlı bürokratların tasfiye edilmesinin ardından, ABD’de özel yetiştirilmiş “prensler” bürokraside köşeleri tuttu.
Laik Cumhuriyet’in tasfiye süreci 12 Eylül darbesiyle başlatıldı. İkinci Cumhuriyet fikri, 12 Eylül’ün ürünüdür.
12 Eylül ile başlayan Cumhuriyet Devrimine son verme operasyonu yeni aşamaya geçerken, Cumhuriyet karşıtlarının 12 Eylül darbesiyle hesaplaşmasında bir tuhaflık olduğunu görmek lazım. Kendi kuyruğu ile oynayan kediden farkları yok.
 
Bugün içinden geçtiğimiz dönem, 12 Eylül’ün yeni aşamasıdır. 12 Eylül ile hesaplaşalım derken, o darbeyi yaptıran iradenin öngördüğü yeni emperyal düzeninin değirmenine su taşımak da var.
32 yıl sonra hazır 12 Eylül darbecilerinden hesap sorarken, bunu yapmak için neden 32 yıl beklediğimizi de sorgulasak ne güzel olur.
 
NOT: CHP’nin bu davaya müdahil olmasını çok anlamlı bulmuyorum.
Ancak, referandumda “hayır” dediği için CHP bu davaya müdahil olmamalı diyenlerin aklıyla zoru olduğunu düşünüyorum.
26 maddenin tamamına tek yanıt vermek durumunda bırakıldığımız için ve bunu ne akılla ne de ahlakla bağdaştıramadığız için referandumda “hayır” dediğimiz nedense unutulmuş.
“Hayır” diyenlerin ne denli haklı olduğunu hala anlamayanların, AYM Başkanı Haşim Kılıç’ın yaptığı açıklamayı tekrar tekrar okumalarını tavsiye ederim.