GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
13 Nisan 2012 Cuma

CHP örgütleri ve siyaset

CHP’de kongre sürecini izlerken, kendi kendime hep aynı soruyu sordum; “Neden böylesine kısır siyaset?” Kongre delegeleri toplantı üstüne toplantı yapıyor. Adaylar öne çıkıyor. Partililer sessiz bir bekleyiş içindeyken, delegeler buldukları her zeminde kulis yapıyor.


Ama yapılan toplantılardan, heyecanlı konuşmalardan geriye kalan, siyasete kattıkları itibarıyla, suya yazılan yazı gibi.

Neden böyle? Çünkü, cemaat gibi içe katederek davranan örgütler öylesine kendi içine kapanmış, ideolojiden öylesine kopmuş ki, siyaset yapmak akıllarına gelmiyor. Gelse bile nasıl siyaset yapmak gerektiğini bilmiyorlar. Atatürkçüyüz veya devrimciyiz diyerek, AKP’ye kızarak bu işlerin hallolacağını zannediyorlar.

Deniz Gezmiş, Mahir Çayan gibi sosyalizmin silahlı mücadele sonucu kurulacağını savunan Marksist devrimcilerin adlarını konuşma yaparken geçirmek, delegeleri coşturmak için kullanılan bir yöntem olmuş.

Marksist olmayan sosyal demokrat bir parti için sıkıntılı bir durum. Solun meselelerinin konuşulmadığı örgütlerde solcu olmanın en kolay yolu bu olmalı. Slogan solculuğu.

CHP’de siyasetin tükenişi ortaya yeni çıkan bir durum değil; Baykal-Sav ittifakının yıllara yayılan çabaları sonucu ortaya çıkmış bir durum.

Malum ikili, örgütün üstünden buldozer gibi geçmiş. Ne düşünen beyin ne de düşündüğünü söyleyecek insan barındırmışlar Parti’de.

İçi boşaltılmış Atatürkçülük ve bulanık hale gelmiş kavramlar üzerinden yapılan sığ siyaset sonucu örgütler fikir üretemez, siyaset yapamaz hale gelmiş.

Yurtta ve dünyada olan biteni anlamak ve anlatmak konusunda örgütler hayli isteksiz.

CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte esmeye başlayan demokrasi ve hoşgörü havası karşısında şaşkın ne yapacağını bilemeyen kadim CHP’liler, bildikleri tek şeyi yapmayı sürdürüyorlar: “Uygun bir yer tutmak için siyaset.” O yer ki, siyasetin ereği olmuş.

Yeni CHP yönetimi statükoyu yıkıp yeni bir siyaset anlayışını hakim kılmak için mücadele ederken, örgütlerde değişim algısının yetersizliği çok düşündürücü.

Dünyada yaşanan değişim süreci öngörülmesi güç gelişmelere yol açıyor. Bilgilerimiz ve kullandığımız kavramlar değişimi kavramaya ve açıklamaya yetmiyor.
Hal böyle iken, CHP örgütlerinde süren rehavet kabul edilebilir bir durum değil.
Dünyada yaşanmakta olan değişimin heyecan verici olmaktan ziyade can sıkıcı olduğu bir vakıa; lakin içimize sinse de sinmese de bu gerçeklerle yaşamayı öğrenmezsek, yaptığımız siyaset ülkede ve dünyada karşılık bulmaz.

Zamanın ruhunu yakalayan etkili siyaset yapmak için değişimin kodlarını çözecek yeni bir dil kurmak solun öncelikli meselesi olmak gerekir.

Her şeyi olduğu gibi muhafaza etmek evrende sürekli devingenliğin doğasına aykırı olduğu gibi, solun diyalektik düşünme iddiasıyla da bağdaşmaz.
Bu durumun ayırdında olan bir avuç sosyal demokrat, CHP’yi kilitleyen statükoyu yıkıp Parti’nin düşünce ufkunu açmak için mücadele ediyor.

Uzun zamandır, sosyal demokrat politikaları mümkün kılan ekonomideki fazlanın artık olmadığını, bunun sosyal demokratları bekleyen ciddi bir sorun olduğunu, kapitalist sistemin yok ettiği bu fazlanın yarattığı sorunları tartışmak gerektiğini söylüyorum.
Hazindir, konuya ilgi duyan CHP’liye rastlamak, dört yapraklı yonca bulmaktan zor.
Zor, çünkü örgütlerin ilgi alanına girmiyor. Sosyal demokrat düşünceye dayalı siyaset yapmak kimsenin umurunda değil.
Kim kimin adamı? Hangi gurup, hangi gurubu alt edecek? Kim kime ne verirse, ne alır? Delege olmak için ne yapmalı? Delege ikna etmenin yolları?..
Bu ve benzeri konular söz konusu olduğunda her parti üyesi uzmandır. Gelin görün ki, hepsi bundan ibarettir. Siyaset burada başlar, burada biter. Oyun gibi…

Gençler, Parti’nin önünden bile geçmeyi düşünmüyorlar. Yaşlanmış fikirler ve kısır siyaset onları çekmiyor. Siyasetçilerden, bugüne ve geleceğe dair duymak istedikleri hiçbir şeyi duyamıyorlar. Onların ilgisini çekecek, onları heyecanlandıracak vizyon yok.
Gençleri salt bayrak asan, bildiri dağıtan, oraya buraya koşan bir yaş kategorisi olarak gören ilçe yönetimleri, “nerede bu gençler!” diye sorarken içine düştükleri komik durumun pek farkında değiller ki, hep aynı soruyu soruyorlar.
Demem o ki, CHP’nin sosyal demokrasi fikrine sahip çıkacak, siyaset yapacak, siyaset üretecek, yüreğiyle ve bilgisiyle halkın gönlüne ve aklına hitap edecek örgütlere acilen ihtiyacı var. Yoksa, İzmir gitti gider...