GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
31 Mayıs 2012 Perşembe

Adam/Şalgam kongresi!

Dün başlarken ‘Bu iş giderek ‘adam/şalgam’ meselesine dönüyor’ demiştim.
Ne yazık ki haklı çıktım. Adam/şalgam kongresine döndü bile…
CHP’nin 3 Haziran’da ‘il başkanı’ seçeceğini düşünüyorduk.
Ama bugün gelinen noktada ‘il başkanından fazlasını’ seçeceğini görüyoruz.
Genel merkezin bile ses çıkarmadığı, irade beyan etmediği kongrede İzmir’in yerel güçleri tam manasıyla kılıçları çekti. Operasyonlar nedeniyle birleşme görüntüsü veren CHP İzmir’de savaş baltaları gömüldüğü yerden çıkarıldı.
Başkan Kocaoğlu aleni bir şekilde ‘kimi istemediğini’ ilan etti çünkü. ‘Tacettin Bayır ya da Ali Engin olursa başımın üzerinde yerleri var. Ama Levent Eyipişiren için aynı şeyi söyleyemeyeceğim’ dedi bir anda.
Farklı adayları destekleme kararı alan İzmir’in yerel güçlerinin 2014 öncesi yarışı ‘olmak ya da olmamak’ noktasına taşıması bana göre CHP’nin de İzmir’in de hayrına değil.
Ama sonuçta olanı da yorumlamak gibi bir sorumluluğumuz var.
Pazar akşamı ‘Bornova yemeğinde’ çok sert konuşan ve ‘Üzerime gelmeyin yoksa…’ anlamına gelen cümleler kuran Kocaoğlu sonunda patladı. Sessiz ve derinden yürüttüğü kongre sürecinde ilk kez bu derece adres göstererek bir adayın seçilmemesi için tavır aldı.
Bu noktaya nasıl geldi? Ve Eyipişiren seçilirse ne olacak?
 ‘Ortaya yaptığı ama adresine gönderdiği’ uyarıların dinlenmediğini mi gördü yoksa Kocaoğlu? Yaptığım araştırmada Aziz Kocaoğlu cephesinde bardağı taşıran son damlanın Eyipişiren’in adaylık açıklamasında ortaya çıkan tablo, dahası fotoğraf olduğunu öğrendim.
Anlaşılan o ki Başkan Kocaoğlu, Eyipişiren’in arkasına dizilen 8 belediye başkanını görünce çileden çıkmış. Kendi adayı Ali Engin’in 7-8 ilçe başkanıyla fotoğraf vermesinden sonra Levent Eyipişiren’in 8 belediye başkanı, 10 ilçe başkanıyla görüntü vermesi Kocaoğlu patlama noktasına getirmiş yani.
Kürsüden esip, yağıp gürlediği Bornova örgüt yemeğinden birkaç gün önce bir araya geldiğim Aziz Başkan, ‘Levent Eyipişiren’i seçmeyin’ diyecek bir noktada değildi çünkü.
Hatta ‘Ne yapacaksınız. Ali Engin için açık tavır alacak mısınız? Bu topa ne kadar gireceksiniz?’ şeklindeki soruma net olarak; “Bornova kongresinde ne yaptıysam onu yapacağım. Suyu akışına bırakacağım’ diyor ve ‘Rakibi Eyipişiren olursa Engin zaten kazanır. Benim topa girmeme gerek bile kalmaz’ demeye getiriyordu.
*
Sonrasında ne değişti de Aziz Başkan, ‘Levent olmasın da ne olursa, kim olursa olsun’ noktasına geldi? Onlarca kişiyle konuştum. Yorumlar muhtelif…
Kimi Ali Engin’in kritik yarışı kaybetme ihtimalinin güçlendiğini, Kocaoğlu’nun zorunlu olarak topa girme ihtiyacı duyduğunu söylüyor kimi de Eyipişiren’in arkasındaki ‘başkanlar’ fotoğrafından sonra bu açıklamanın doğal karşılanması gerektiğini savunuyor.
Başka bir yorum, yakın siyaset arkadaşı Alaattin Yüksel’in sahaya sürdüğü Ali Engin’e sahip çıkmanın ötesinde seçtirme sorumluluğu ile baş başa kalan Kocaoğlu’nun, böylesine bir riskli çıkışı bile göze aldığı yönünde…
Ve tabi ki de bir dönem ‘Mahşerin atlıları’ olarak karşısına dikilen yapının İzmir siyasetinin patronluğunu alma iddiasıyla yeniden dirildiğini gören Kocaoğlu’nun, bu yapıyı 2014’te kendisi ve siyaset arkadaşları açısından bir tehdit olarak algılamış olabileceğini söyleyenler de var. Zaten planlanarak yapıldığı anlaşılan açıklamanın satır aralarında önemli mesajlar gizlemiş Aziz Başkan. İlk mesajı gayet açık…. ‘Levent Eyipişiren’i istemiyorum’
Ama asıl mesaj ‘Tacettin Bayır da olsa başımın üstünde yeri var’ cümlesinde gizli.
Görevde kaldığı 17 ay boyunca sürekli çatıştığı, zaman zaman görevden aldırmak için kulis yaptığı, ‘Büyükşehir’e yönelik şafak operasyonun sabahında ilçe örgütlerini görevden aldırmak için Ankara’ya giden, ilk operasyondan sonra ‘CHP’nin 9. sıra adaylarını arayıp tebrik ettim’ diyerek Büyükşehir’i tarumar eden süreçten siyasi rant umma gafletine düşerek bir çuval inciri berbat eden zaman zaman medya üzerinden kendisine yüklenen Bayır’dan söz ediyorum.
Yani diyor ki Sayın Başkan, “Levent Eyipişiren’i o kadar istemiyorum ki, Bayır’a bile razıyım”
Tabi ki Ali Engin-Levent Eyipişiren’in başa baş giden rekabetinde sonucu Bayır ve arkadaşlarının oylarının belirleyecek olması da Kocaoğlu’nun Bayır’a bir zeytin dalı uzatmasının gizli nedeni olabilir.
Hatta bu amacı açıklamanın ilerleyen satırlarında daha net görüyoruz. Kocaoğlu muhtemelen gazeteci arkadaşımızın, ‘Belediye Başkanlarının Eyipişiren’e açık desteği aranızı açar mı?’ şeklindeki sorusunu yanıtlarken ilginç ve manidar ifadeler kullanıyor.
”Onların kurultay için imza toplamaları aramızı açmadı, sekizi bana karşı birleştiler açmadı, olağanüstü İl Kongresi için imza topladılar açmadı, ‘grup seçimi yapalım’ dediler açmadı da İl Kongresi’nde taraf olmaları niye açsın ki? derken, Eyipişiren’e destek olan belediye başkanlarının, bir dönem Bayır’ı görevden aldırmak için de çaba gösterdiğinin altını çiziyor.

Hem Kılıçdaroğlu’na ‘Bunlar seni devirmek için imza topladı’ derken hem de Bayır’a, ‘bunlar düne kadar seni de istemiyordu sakın o tarafa gitme’ mesajını ustalıkla zerkediyor.
Bu açıdan Kocaoğlu’nun bu açıklaması Levent Eyipişiren’e ‘kırmızı kart’ gibi dururken aynı zamanda Bayır’ı ele geçirme operasyonu gibi de duruyor.
Kocaoğlu’nun gündem yaratan sözlerindeki tek çelişkili bölüm ise Ali Engin’e destek olmasının bazı kesimler tarafından eleştirildiğinin hatırlatılması üzerine söylediği, ‘Neden olmayayım. Ben siyasi yasaklı mıyım? cümlesi…
Siyaset özgürlüğü olduğunu hatırlatan bir Aziz Başkan, aynı özgürlüğü kullanan ilçe belediye başkanlarını ‘İzmir siyasetini dizayn etmek istiyorlar’ şeklinde topa tutarak kendi içinde tezada düşüyor. Ya da biri İzmir’i dizayn edecekse bunu ancak ben yaparım demeye çalışıyor.
*
Sonuçta dün itibariyle 3 ihtimalli bir maç olarak yorumladığım Levent Eyipişiren-Ali Engin yarışında Kocaoğlu’nun açıklaması bana göre dengeleri değiştirecektir.
Dengeler bugün itibariyle Ali Engin lehine değişmiş gibi görünüyor.
Ama bugünkü delege yapısına bakarak çok net yorumlar yapmak da mümkün değil.
Çünkü delegenin çoğu profesyonel… Ve de sahipli. Çünkü Aziz Başkan da çok iyi bilir ki İzmir dayatmayı sevmez… Kocaoğlu’nun ‘dayatma gibi duran’ bu sözleri karşısında yelkenleri indirecek olan da vardır ‘mağdurun yanında’ kalıp, daha net karşı tavır alanlar da olacaktır. Tam bir ‘adam/şalgam meselesine’ dönüşen kongreye sayılı günler kala Kocaoğlu’nun bu çıkışı Eyipişiren ve ona destek verenleri kamçılayacaktır.

Bu açıklama sandığa nasıl yansır diye sorduğum isimlerden farklı yorumlar geldi.
 “Bugün Eyipişiren’i istemiyorum’ diyen yarın ‘falan belediye başkanını, filan adayı istemiyorum” da diyebilir. O nedenle bu iş artık olmak ya da ölmek meselesidir’ diyerler oldu mesela… Koltuklarını, siyasi geleceklerini kurtarmak için PM Üyesi Levent Eyipişiren’e sarılan çoğunluğu Eski CHP’li damgalı belediye başkanları açısından bu kongre ‘ölüm/kalım’ meselesine dönüştü şimdiden. Köşeye sıkıştılar yani. Can havliyle ne yapacakları belli olmaz.
Ayrıca konuştuğum isimlerin önemli bölümü ise Kocaoğlu’nun sözlerinin maksadı aştığı görüşünde… Bu görüşü savunanlar, “İl Başkanı Genel Başkanın temsilcisidir. O nedenle ‘Şu kişiyi istemiyorum’ deme yetkisi sadece onda vardır. CHP’de o bile tartışılırken bir belediye başkanının ‘istemiyorum’ sözü maksadı fazlasıyla aşmıştır’ diyor.
Ve Kılıçdaroğlu’nun bu çıkıştan hoşlanmayacağı tezini ortaya atıyorlar.
Kılıçdaroğlu’nun bile ‘hayırlı olsun’ dediği birine ‘istemiyorum’ demek sanıyorum biraz bu yorumu haklı çıkarıyor.
Ve başka ilginç bir yorum… Bu açıklamanın sonuca olumlu olduğu kadar olumsuz da yansıyabileceğini söylüyor. Bu yorumun sahipleri de fizikteki altın bir kuralı hatırlatıyor. Etki-tepki prensibini…
Belediye başkanlarının Eyipişiren’in ardına sıralanmasından sonra belki bir anlık öfkeyle kalkan Kocaoğlu, bugün ‘zararla’ oturma riskiyle karşı karşıya…
Kongreyi kazansa bile kaybedeceği şeylerden söz ediyorum.
Operasyon sonrası bütünleşen CHP İzmir’in yeniden ayrışmasından…
Topa tuttuğu Eyipişirencilerin olası kongre kaybından sonra yaşayacakları küskünlükten…
Olası kongre zaferinden sonra Ali Engin’in doğruları kadar yanlışlarının da Büyükşehir’e fatura edilmesinden…
Olası kaybın ardından siyaseten yaşayacağı hayal kırıklığı ve de demoralizasyondan…
*
Kocaoğlu’nun bu açıklamasıyla Ali Engin de rahatlamıştır Levent Eyipişiren de…
Diyelim ki Ali Engin kaybetti. Gazeteler kalın puntolarla ‘Kocaoğlu kaybetti’ diye yazacaktır. Belki o gün açıktan olmasa da gizliden Ali Engin bile faturayı Kocaoğlu’na kesecektir.
Diyelim ki Eyipişiren kaybetti…
‘Kocaoğlu gibi bir ‘Büyük’ bir güce karşı kaybetti’ diye yorumlanacak ve bu kayıp ‘savaşın değil cephenin’ kaybı olarak nitelendirilecektir. Ve asıl mücadele o gün başlayacaktır.
Sonuçta Büyük Başkan’ın ‘Küçük Başkanlara’ kızarak yaptığı bu çıkışın geri dönüşü yok.
Eyipişiren’e karşı özel bir kininin olup olmadığını bilmesek de seçime tek listeyle gitmek için büyük çaba harcadığını, bugün Eyipişiren’in yanında duranların önemli bölümüyle tek tek görüştüğünü biliyoruz Kocaoğlu’nun…
İzmir gibi siyasi açıdan kuşatılmış bir kentin en büyük başkanı olarak istediği il başkanıyla çalışma gibi bir hakkının olduğunu da anlayabiliriz.
Bu hakkını kullanmak için yola çıkmasını, bir adaya açık destek vermesini vs…
Ama bir başka adayın önünü kesme çabasını ben anlamadım.
Anlayan varsa yorumlasın.

Ki ben de benim gibiler de anlasın.