GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
20 Aralık 2017 Çarşamba

Seçimin anatomisi

Siyasi atmosferin gölgesinde şu sıralar toplumun başka bir kesimi olan “esnaf” teşkilatıyla birlikte “tüccar-işadamlarını” ilgilendiren seçim süreci yaşanıyor. Ahilik kültürünün yaşatılmaya çalışıldığı tam 131 odayı bünyesinde barındıran İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları’nda(İESOB) heyecan var. Adaylar çıkıyor, rakiplerini değerlendiriyor. Kendisinde “irade” gören bu işi daha iyi yapabileceğini söylüyor.

Şu sıralar İzmir’in ekonomi-iş dünyasını yakından ilgilendiren bir süreç daha var. O da İzmir Ticaret Odası’nın Bakanlar Kurulu kararıyla Nisan Ayı’na ertelenen seçim süreci.

Herkesin bildiği gibi kentin en önemli, köklü kuruluşlarından birisi olan Ticaret Odası’nı 1981 yılından bu yana meclis üyesi, 1992 yılından bu yana yönetim kurulu başkanı olan Ekrem Demirtaş yönetiyor.

Dile kolay; tam 25 yıl.

Tabi ki Demirtaş’ın sadece oda başkanlığı görevi yok.  Demirtaş, İZTO’nun kontrolünde olan “Eğitim ve Sağlık Vakfı”nın sahibi olduğu İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin de mütevelli heyet başkanlığını yürütüyor.

Ve daha onlarca ticari şirket, ortaklık, milyon dolarları bulan kişisel/kurumsal mal varlığı…

Vakıf demişken geçtiğimiz aylarda Ticaret Odası’nın meclis toplantısında tartışmalara neden olan sonra da  “kapalı oturum” yapılarak kabul edilen bir konu vardı. O da, yaklaşık 77 milyon TL para harcayarak yeni binaya geçen odanın yıllardır kullandığı Kordon’a bakan hizmet binası ve karşısındaki sicil müdürlüklerinin bulunduğu ana yol üzerindeki binaların Demirtaş’ın mütevelli başkanı olduğu vakfa “eğitim” amaçlı devredilmesi meselesi.

Demirtaş, muhalefete ve uyarılara rağmen bu devri yaptı. Hatta, “oda seçimi kaybetse de mütevelli heyet başkan olduğu üniversiteye devir yapıldığından koltuğunu korumak istiyor” eleştirilerini de göğüsleyerek.

Peki daha sonra ne oldu?

Bu kararın ardından Bakanlar Kurulu, Türkiye genelinde bir uygulama yaparak oda seçimlerini kaybeden kişinin oda bünyesinde yer alan vakfa ait eğitim-sağlık kurumlarında “mütevelli heyeti” başkanı olamayacağını açıkladı. Bu karar da Resmi Gazete’de yayınlandı.

Ardından bir gelişme daha oldu. Yine muhalif bazı isimlerin “vakıf senedini değiştirmek istiyor” eleştirilerinin gölgesinde çağrısı yapılan ve 13 Aralık’ta yapılacağı açıklanan “vakıf mütevelli heyet toplantısı” ertelendi. Erteleme açıklamasında da, “Bildiğiniz gibi vakfımız, oda tarafından kurulmuş bir vakıf olmayıp, 38 kişi ve İzmir Ticaret Odası’nın da katılımıyla, 39 kişi ve kurumun, yani bizlerin kurduğu bir vakıftır” ifadeleri dikkat çekti.  Bu kişiler arasında Demirtaş, ‘şahsi” olarak da yer alıyor.

Şimdi akıllarda şu soru var:

Vakıf odaya ait değil, odanın kontrolünde değilse o zaman geçtiğimiz aylarda “eğitim hizmetlerinde kullanılmak” gerekçesiyle odanın yıllardır kullandığı Kordon’daki binalar neden vakfa devredildi?

İşte bu soru henüz tam anlamıyla yanıt bulmuş değil!

Odada yapılan ve devamı gelme ihtimali yüksek iç operasyonları şöyle bir kenara bırakırsak Demirtaş bu görevi 25 yıldan daha ileriye götürmek istiyor. Bu yüzden yine aday. Rakipleri yok mu? Elbette var. Demirtaş’ın çeyrek asırlık görev süresi boyunca hem içerde hem de dışarıda birçok rakibi karşısına çıktı. Kimisi yanındaydı devre dışı kaldı, kimisi dışarıdaydı yine sur duvarlarını dövdü ama yıkamadı.

Şimdi ise güçlü, stratejik olarak çalışmalarını sürdüren bir rakip var.

Türkiye İhracatçılar Meclisi Eski Başkan Vekili ve Türkiye Futbol Federasyonu'nun eski Başkanı İzmirli İşadamı Mahmut Özgener… Ege Tütün İhracatçıları Birliği eski Başkanı Esin Özgener'in oğlu Özgener, uzun süredir alt yapı çalışmalarına ağırlık vererek sessiz sedasız meclis üyeleri ve komitelerle görüşüyor.  En büyük destekçileri Demirtaş muhalifleri ve 25 yıllık rakipleri. Sayıları öyle hiç de yabana atılacak kadar değil.

Ticaret Odası’nda başkan adaylığı için “önce meclise girme” şartı var. Bunun için de şirketlerinizin aktif olduğu komitelerde çalışma yapmanız gerekiyor.

Özgener’in meclise girebileceği iki komite var. Bunlar otomotiv ile inşaat komiteleri.   Odanın genelinde 78 komite bulunuyor. Demirtaş “sağlamcı” yapısı nedeniyle şimdiden 20’ye yakın komitede şirkette ya kurucu ya da ortak olarak bulunuyor.

Özgener’in otomotiv destekçileri “dağınık” olsa da inşaat grubu “kilitlenmiş” görünüyor. Çünkü orada daha önceki rakibi İzmir Müteahhitler Federasyonu Başkanı Necip Nasır var. Egepol Hastaneleri’nin Yönetim Kurulu Başkanı da olan Nasır, Özgener’in en büyük destekçisi. Hem içeride Demirtaş’a karşı savaşıyor hem de dışarıdaki temaslarını yakından takip ediyor. Önceki seçimde Nasır’ın örgütlü olduğu müteahhitleri bölen Demirtaş amacına ulaşan hamlelerde başarılı olmuştu. Şimdi o yapı blok halde en başından “başkan kim olursa olsun inşaat/müteahhit yapısı bölünmesin” anlayışıyla hareket ediyor.

Geçtiğimiz günlerde Nasır’ın inşaatçılara gönderdiği mektupta yer alan bir konu vardı. O da Demirtaş’ın ayrıştırıcı söylemler kullanarak müteahhitleri “milliyetçilik” söylemleri üzerinden bölme çalışması. Bir de kartviziti ile görevlileri müteahhitlere göndererek oy kullanmak için gereken ilzam belgelerini toplatması. İşte bu mesele oda seçimindeki savaşın nerelere geldiğini açıkça gösteriyor.

Tabi ki oda seçimleriyle başlayan sürecin daha sonra siyasi atmosfere yansıması konusu var. Demirtaş’ın kamuoyuna yansıyan, kapalı kapılar ardındaki söylemleri arasında Özgener’in proje dahilinde, hükümet desteği alarak yarışa katılması bulunuyor.  Özgener’in 2019 yerel seçim sürecinde AK Parti’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday göstereceği isim olarak sunulması, seçimlerin de bunun altyapısı olduğunun anlatılması kentteki dengeleri değiştiriyor.

Bu da başta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu olmak üzere birçok ismin Demirtaş’ın yanında durması demek!

Yarış hızlı, sonuçları önemli

Bakalım süreç nereye gidecek…