GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
5 Kasım 2017 Pazar

Ne olacak bu köprü işi?

Hükümetin İzmir’e yönelik açıkladığı 2011 yılındaki 35 prestij proje arasında “en çılgını” olarak gösteriliyor.

Aradan geçen 6 yıllık sürede bürokratik süreci halen devam eden “yap-işlet-devret” modeliyle inşa edilmesi planlanan kentteki en büyük yatırımlar arasında bulunuyor. Mali boyutu ise 3 milyar TL’yi aşıyor.

İzmir Körfezi Tüp Geçit Projesi’nden bahsediyorum.

İzmir Milletvekili Başbakan Binali Yıldırım’ın Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yaptığı dönemlerde son şekli verilen proje devletin en üst makamları tarafından her İzmir ziyaretinde ya dile getiriliyor, ya konuyla ilgili mesajlar veriliyor.

Başbakan Yıldırım’ın, “İzmir’in ne kadar istediğini görmemiz lazım. Ona göre ihale sürecini başlatacağız” sözleri ise güncelliğini koruyor.

Bir gazetenin yaptığı kamuoyu araştırma anketine göre İzmirlilerin büyük bölümü bu projeyi istiyor fakat talebin projeyi yapacak iradeyi ne kadar “etkilediği” ise netleşmiş de değil.

Balçova İnciraltı ile Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nin arasında yapılacak 12.6 kilometrelik tüp geçiş projesinde 2 kilometre batırma tüp olacak. Köprü ve yapay adaların da olacağı projenin içinden karayolu dışında demiryolu da geçecek. Böylece kentin çeperleri birleşmiş, ana yollar birbirine bağlanmış olacak.

Buraya kadar her şey normal seyrinde devam ediyorken İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu önemli bir tespitte bulundu. O da Körfez’in yaşamı, yaşamın devamlılığı konusu. Kocaoğlu’nun açıklamalarından anlıyoruz ki tüp geçit projesi mevcut haliyle, doğrudan inşaat olarak yapıldığında Körfez’in önünü tıkayacak ve temizlik için açılacak sirkülasyon kanalını etkisiz hale getirecek. Başkan bu konuda ihaleyi alan firmanın ayrıca tarama yapması, denizdeki biriken yılların alüvyonlarının temizlenmesi gerektiğini söyledi. Büyükşehir’in kasasından sirkülasyon kanalı için çıkacak 1,5 milyar TL için ise tarama yapılmadığı takdirde “benim belediyemde bu kadar para, bu iş için harcanmaz” dedi. Tüp geçitsiz taramanın getireceği temizlik oranını yüzde 40’dan yüzde 10’a düşüren bu proje bakalım son şeklini nasıl alacak?

Açıkçası mevcut haliyle ortaya kısır bir döngü çıkıyor. Tüp geçidi yapmak için İzmirlilerin isteme oranını bekleyen başbakan bir yanda dururken diğer yanda sirkülasyon kanalını yapmak için tüp geçidin nasıl yapılacağını görmek isteyen belediye başkanı bulunuyor.

Kocaoğlu’nun dosyası dolu, görüşme talebini de iletmiş. “Sayın Başbakandan 4 aydır randevu bekliyorum. Acil olarak görüşme talebim var” diyor. Kente dair önemli 4-5 konunun masaya yatırılması gerektiğini anlatıyor.

Bu arada iki tarafı bekleyen önemli bir kesim de var. Onlar da uzun süredir mücadele eden İnciraltı’ndaki arsa sahipleri. Neredeyse dördüncü nesildir tarım alanında düğün salonu işleterek, kafe çalıştırarak geçinmek zorunda kalan, kentin ortasındaki değerli altın araziye bakarak bir bir mezara giden insanlar sabırsızlıkla işin noktalanmasını istiyor. Onlar aslında sorunu kimin çözeceğinden çok meselenin bir an önce halledilmesine bakıyor.

Tabi ki Körfez Tüp Geçişi’ne hiç mi karşı çıkan yok. Elbet de onlar da planlama aşamasını, inşaat sürecinin nasıl olacağını merakla bekliyor, izliyor. Bilindiği gibi Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), Doğa Derneği,Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve bazı isimler projenin “fizıbıl olmadığı, imar planlarında yer almadığı, körfezi kirleteceği, sulak ve doğa alanlarına zarar vereceği” gerekçeleriyle dava açmıştı.

Kentin siyasi arenasında da malzeme olan bu konu ne zaman halledilir bilinmez ama bu pilav daha çok su kaldıracağa benziyor.

Son söz: İnsanın zamanı varsa, her şeyin geImesini bekIemeye mecburdur. Her şeyi varsa eğer; zamanın geçmesini bekIemeye mahkumdur.